BEDEL 15 *HOŞGELDİN GÖNLÜME*

115K 4.4K 542
                                    

Multimedya: ÖMER

Kasım denen adam bana tokat atacakken elini tutup engel olan ve daha sonra merdivenlerde karşılaştığım kişinin ta kendisiydi.
Aslında o olabileceği aklıma gelmişti ama Kasım'ın kardeşi sanıp ihtimal vermemiştim. Faltaşı gibi açılmış gözlerimle ona bakarken alaycı bir gülümseme belirmişti dudaklarında.

"Ne o beni görmeyi beklemiyor muydun?"

Ben cevap veremiyordum. Bir an kapkara gözlerinin derinliğinden gözlerimi kurtarıp tekrar yere eğdim başımı.
Elleri, birbirine kenetlediğim bazen acıtırcasına oynadığım ellerimi birbirinde ayırıp ellerinin içine almıştı. Terleyen ellerim onun soğuk ellerinde serinlemişti. Ama benim ellerim hiç terlemezdi ki. Neler olmuştu bana böyle. Bu adam ilk dakikadan dengemi bozmuştu.

İlk kez yabancı bir erkeğin ellerine temas etmişti ellerim. Şükürler olsun ki eşimin helalimin elleriydi bu eller.

"Senle şimdiye kadar hiç iyi karşılaşmadık güzelim. Artık karımsın. Bu evin gelinisin. Ona göre davran. Kadın gibi."

Dedikleri doğruydu hep ters zamanlarda karşılaşmamıştık. Ama ben hayatımda ilk kez ogün evden kaçmıştım. Ve ilk kez birine tokat atmıştım.

Ben neden böyle oldum. Neden konuşamıyorum. Başım neden bu adamın önünde eğiliyor. Kaldırsana başını. Bugüne kadar hep dik tuttun başını. Konuş, cevap ver!

İç sesimle boğuşurken tekrar çenemden tutup kaldırdı başımı. Tekrar gözleriyle buluştu gözlerim. Gülümsemesine rağmen bakışları o günkü gibi sertti. Hemen kaçırdım gözlerimi gözlerinden.

Kapının çalınmasıyla çenemdeki elini çekip bir adım geriledi.
Kapı açıldığında Mihriban girmişti içeri. Ben sanki suç işlerken yakalanmış gibiydim. Yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Bizi tebrik ettikten sonra mevlidin başlamak üzerine olduğunu söylediğinde Ömer hemen çıkıp gitmişti. Hiç arkasına bile bakmamış beni yine yok saymıştı. Mihriban yüzüme manalı manalı bakarak gülmüştü.

"Zamansız geldim galiba." demesi üzerine başımı eğip "Yoo" diyebilmiştim.

"Mevlit erkekler arasında olacak. Odana çıkalım da dinlen artık. Pek iyi görünmüyorsun."

Gerçekten de iyi hissetmiyordum kendimi. Odama ulaştığımızda Mihriban beni odada yalnız bırakıp çıkmıştı.

Yalnız kalınca üzerimdekilerden kurtulup duş almış rahat birşeyler giymiştim. Mihriban tekrar odaya gelip yemek getirmişti ama boğazımdan geçmiyordu. Sanki boğazıma bir yumruk oturmuş, yutkunamıyordum. Bayıldığımdan beri başıma yapışan ağrı geçmek bilmiyor aksine şiddetleniyordu. Mihriban beni fazla zorlamamış, yalnız bırakmıştı.

Yatağa girdiğimde üşümem artmış, üzerimdeki battaniyeye ne kadar sarılsamda ısınamıyordum. Dolabı karıştırıp bir yorgan bulmuştum. Uyumaya çalışsamda başımın ağrısından bu mümkün değildi. Zaten yerimi de yadırgıyordum. Saat geceyarısı olmuştu neredeyse ama evdeki hareketlilik yeni azalmaya başlamıştı.

Ömer, burda da hiç yanıma gelmemişti. Nikahtan sonra hiç görmemiştim onu. Neyseki bu gece yalnız yatacaktım.

İlaç almak için kalkmaya bile mecalim yoktu. Zor da olsa yerimden kalkıp çantamı karıştırmış fakat ilaç bulamamıştım.

Çekmeceleri de karıştırdığımda ilaç bulamamanın çaresizliğiyle üzerime feracemi geçirip başıma bir yazma alarak odadan çıktım. Sanırım herkes odasına çekilmişti. Hiçbir yerini bilmediğim yabancı bir evdeydim. Ömerle karşılaşma ihtimalim yüksekti ama şimdi tek düşündüğüm şey başımın ağrısıydı. Birini bulabilmek umuduyla merdivene adımımı atmışken arkamdan gelen sesle olduğum yere yapışıp kaldım.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin