BEDEL 53 *İNTİKAM*

78.4K 3.5K 284
                                    

Multimedya: ÖMER
Ömer karakterinin (Aditya Roy) 'aashiqui2' filminden yakaladığım bir kare.

Telefonun kapanma sesiyle kendimi toparlayıp elimi Fatih'in elinden çekmeye çalıştım ama öyle bir sıkıyorduki çekmem mümkün değildi. Elinin sıcaklığı elimi sarmıştı. Ateş gibiydi eli ateşti benim için. Beni yakacak bir ateş.  Telaşla etrafıma bakındım. Ömer'in gelmesi an meselesiydi. Daha iki gün önce onu etrafımda görürse öldüreceğine yemin etmişti. Ömer boşa laf etmez, dediğini yapardı. Şuan sadece ölmek istiyordum. Ömer gelir de beni bu halde görürse tek yapacağı şey beni öldürmek olsun. Onun dışında başıma gelecek herşey ölümü aratacaktı bana. Elimi hala çekmeye çalışırken Fatih bana yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapatmaya çalıştığında kendimi geri çekip yüzüne nefretle haykırdım.

"Bıraksana elimi adi şerefsiz yaklaşma bana."

"Elif benim kötü bir niyetim yok gerçekten."

Elini gevşetmesiyle elimi elinden kurtarıp yüzüne sert bir tokat yapıştırdım. O yediği tokadın şokunu yaşarken ben koşarak yanından uzaklaşıp Nazlı'nın yanına gittim.  Elimdeki telefon tekrar çalmaya başlamıştı. Ömer'in şimdiye kadar çoktan burda olması lazımdı. Karnıma kramplar girmeye başlamıştı.

"Parka geldim ama göremiyorum seni."

Bu mümkün değildi. Bu küçük parkta beni görmemesi imkansızdı. Etrafa bakındım bir süre ama göremedim Ömer'i. O sırada gözüm Fatih'e takıldı. Hala olduğu yerde durmuş bana bakıyordu.

"Elif  konuşsana. Ben parktaki büfenin önündeyim nerdeysen gel buraya."

Ömer'in telefonda bıkkın gelen sesiyle kendimi toparladım. İyi de burda büfe yoktu. O an aklıma ilerdeki park geldi. Nasılda düşünememiştim bunu. Piknik alanında birkaç tane park vardı ve ben orası kalabalık olduğu için buraya gelmiştim. O an Rabbime binlerce şükür ettim.

"Biz..biz  aşağıdaki paktayız. Sen gelme buraya kadar bekle biz geliyoruz."

Yeğenimi kucağıma alıp hızla uzaklaşmaya başladım ordan. Ömer buraya gelmemeliydi. Fatih.. ya o peşimden gelir de Ömer onu görürse. Endişeyle arkamı döndüğümde Fatih gözden kaybolmuştu. Yürürken sağa sola korkuyla bakıyordum.

Sert bir bedene çarpmamla korku dolu bir çığlık atarak olduğum yerde durdum. Başımı çevirdiğimde Ömer'in şaşkın bakışıyla karşı karşıya kaldım. Kucağımda korkudan ağlamaya başlayan yeğenimi kucaklayıp tek koluyla beni sardı.

"Ne oldu canım korkuttum mu?"

Beni sardığı göğsüne başımı yaslayıp hıçkırıklarla ağlamaya başladım. Hala titriyordum. Kolunu bana güven verircesine sararken daha sıkı sokuldum göğsüne.

"Elif neler oluyor anlatsana."

Neler yapıyordum ben. Ömer'e birşey hissettirmemem gerekirken kendimi onun kollarında teselli ediyordum. Karnıma kramplar girmeye devam ederken bebeğime birşey olur korkusu sarmıştı beni.

"Gidelim burdan ne olur."

Zoraki konuşmamla Ömer daha fazla uzatmadan belime sarılıp yürümeye başlamıştı. İlk defa bu kadar korkuyordum. Fatih'in yaptıklarının iyi niyetli olmadığı belliydi. Benim tanıdığım Fatih intikam almadan durmazdı. Evleneceğim zaman benden nefret etmesi için uğraşmıştım. Hem benden hem Ömer'den alınacak intikamı vardı.

"Nazlı ne oldu ablan neden bu halde."

"Bilmiyorum abi. Yanımıza geldiğinde korkmuştu. Ben ne olduğunu görmedim."

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin