BEDEL 68 "ÇALINAN HAYATLAR"

62.9K 3.1K 310
                                    

Ömer'le otobüs yolculuğu yapmayı çok isterdim. Saatlerce süren sıkıcı yolculuk o yanımdayken güzel olurdu.

Uçağımız İstanbul'a iniş yaptığında uçaktan  inip İstanbul'un havasını çektim içime. Aylardan sonra tekrar doğup büyüdüğüm şehirdeydim.

Valizlerimizi alıp dışarı çıktığımızda bizi bekleyen Samet'in yanında nişanlısı Büşra da vardı. Hasretle kucaklaştıktan sonra arabaya geçtik.

"Gelinliği almaya gidecektik biz. Sizi eve bıraktıktan sonra gideceğiz."

"Sizin için sorun olmazsa bizde gelelim. Boşuna yolunuzu uzatmayın."

"Sorun ne demek. Siz yorgunsunuz diye kıyamadım."

Ömer'le Samet anlaşınca gelinlikçiye doğru yola çıkmıştık. Samet'in nişanında hamile olduğum için pek birşeylerle ilgilenememiştim ama düğünde herşeyiyle yakından ilgilenmek istiyordum. Kendi düğünümde yaşayamadığım içimde kalan şeylerden onların mahrum kalmaması için elimden geleni yapacaktım.

Arabanın eskiden çalıştığım modaevinin önünde durmasıyla sevinmiştim. Eski işyerimi, arkadaşlarımı özlemiştim. Dikim atölyesine baskın yapar gibi girdiğimde arkadaşlarım beni karşılarında gördükleri anda sevinçle karşılamışlardı beni. Büşra gelinliğini giyerken ben de arkadaşlarımla sohbet etmiştim.

Büşra'nın gelinliği çok güzeldi ve çok yakışmıştı ona. Eski bir alışkanlık olarak gelinliği detaylı inceleyip eksik birşeyi olmadığına karar vermiştim. Gelinlik herşeyiyle hazır olunca arkadaşlarımla vedalaşıp eve doğru yola çıkmıştık.

Büşra'yı evine bıraktıktan sonra nihayet baba evine ulaşmıştım. Arabadan inince dışardan bir süre seyrettim evimi. Ömrümü geçirdiğim bu eve şimdi misafir olarak geliyordum. Bekarken uzak bir yerden geldiğim zaman binaya girerken dışardan bütün zillere basar, eve çıkana kadar binayı ayağa kaldırırdım. Bu evin şımarık kızı olmak güzeldi.

Çocukluğum, gençliğim burda geçmişti. Babamı kaybedişim dışında acı çekmemiştim burda. Şimdi ise yüreğim yangın yeriydi. Kahkahalarımın yerini bazen buruk bir tebessüm, bazen zoraki bir gülüş alıyordu artık.

Geldiğimi duyan herkes kapıya çıkınca evime ulaşmam baya zaman almıştı. Zaten ben eve ulaşmadan onlar aşağı inmişti.

Annem, kardeşlerim, biricik yeğenim... onları öyle özlemiştim ki sarılmaya doyamamıştım. Ne kadar da büyümüştük böyle. Her birimiz ayrı aileler kurmuştuk. Şimdi ise Samet'in ailesi olacaktı.

Düğün hazırlıkları çoktan başlamıştı. Uzaktan gelen misafirler, alışverişler, herkeste tatlı bir telaş..

Akşam saat geç olmadığı halde uyku çökmüştü üzerime. Erken uyanıp uzun yolculuk yapmak yorgun düşürmüştü beni ama ev kalabalık olduğu için dayanmaya çalışıyordum. Samet'in seslenmesiyle odadan çıkıp yanına gidince beni Ömer'le oturdukları odaya götürmüştü. İçeri baktığımda Ömer'i koltuğun kenarına başını yaslamış halde uyurken buldum. Öyle bir uyuyuşu vardı ki acımıştım haline. Bir süre öylece durup halini seyrettim.

"Hadi abla bırak kocanı seyretmeyi. Doyamadın." Diyen Samet'e bakışımı çevirdiğimde yanaklarımı sıkmaya başlamıştı. Elinden zor kurtulup ona vurmak için ayağımdaki terliğe uzanınca küçükken yaptığı gibi elimi tutup yüzünü acınacak hale getirdi.

"Tamam abla bir daha yapmam, söz."

"Sen bu terliğin tadını özlemişsin."

Terliği elime alıp vurmaya başladığımda Samet elimi ısırmaya çalışıyordu. On yıl önceki halimize dönmüştük resmen. Samet'le şakalaşırken annem söylenerek yanımıza gelmişti.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin