BEDEL 27 *HAMİLE MİSİN*

95.3K 4.2K 138
                                    

Cumartesi günü gelmiş kontrole gitmek için evden çıkmıştık. Kaçtığım gün dışında ilk kez Ömerle dışarı çıkmıştık. Arabadan indiğimizde Ömer'in elini elimde hissettim. Yüzüne baktığımda gülümsüyordu. Elimi çok tutmuştu ama ilk kez elele yürüyorduk

Şule hanım bizi elele görünce şaşırmıştı. Üstelik o günkü halimin aksine keyifliydim. Şık giyinmiştim ve yüzümdeki izler kaybolmuştu. Aradan geçen bir hafta yüreğimdeki yangını da biraz olsun dindirmişti. Muayene etmek için Ömer'i odadan çıkarmış başbaşa kalmıştık.

"Ben ogün size biraz ters davrandım özür dilerim. Kötü durumdaydım."

"Yüzünde içten bir tebessüm belirdi.

"Olur böyle şeyler. Önemli değil. Eşinizle sorunlarınızı çözmüşsünüz sanırım."

Bir anda pot kırdığını farkedince ne diyeceğini şaşırmıştı.

"Özür dilerim. Ben.."

Onu rahatlatmak için içten bir tebessüm ettim.

"Yok sorun değil. Hem biliyor musunuz nikah için başvuru yaptık." Dememle sevinmişti. Nedense beni çok önemsemiş, durumumla yakından ilgilenmişti. Muayene bittikten sonra odadan çıkacakken Ömer açtığım kapıdan içeri girmişti.

"Nikah için sağlık raporu istiyoruz." Demesiyle içime sevinç dolmuştu. Tahliller yapılıp rapor çıktıktan sonra doktora teşekkür edip ayaklanmıştık.

"Artık karıma dokunabilir miyim? Yasak kalktı mı?"

Kolunu boynuma dolayarak doktora hınzırca sorduğu soruyla utancımdan yerin dibine girmiştim.

Yolda giderken ikimizin de keyfi yerindeydi. Ömer yasağın kalkmasından dolayı, ben ise nikah kıyılacağı için mutluyduk.

Konağın önüne geldiğimizde onun inmeye niyeti yoktu.

"Sen gelmiyor musun."

"İşim var sen git iki saate kadar gelirim ben."

Surat asıp inecekken kolumu tuttu.

"İki saate kadar hazır ol. Düğüne geç kalmayalım."

Birşey demeden kolumu elinden kurtarıp inmiştim arabadan. Birkaç gündür evde düğün mevzusundan bahsediliyordu. Yakın akrabalarının düğünü vardı ve ne kadar gitmek istemesem de mecburen gidecektim. Kaçtığım gün beni tanıyan bir kişi beni otogarda bilet alırken görmüş, kulaktan kulağa yayılmıştı. Gülsüm ananın kulağına gelmiş, inkar etmiş, benzetmiş olabileceklerini söylemiş. Bugün ise düğünde kendimi göstererek dedikodulara son vermem gerekiyormuş.

İki saat geçmiş Ömer odaya girdiğinde beni eşofmanlarımla koltuğa yayılmış meyve yerken görünce sinirlenmişti.

"Niye hazır değilsin sen."

Umursamazca omzumu silkip televizyonun sesini biraz daha açmıştım.

"Aşağı iniyorum ben dua et ki babam çağırdı. Yarım saate kadar geldiğimde hazır olmazsan bu halinle götürürüm seni."

Onbeş dakika geçmeden odaya tekrar geldiğinde beni aynı pozisyonda görünce yine söylenmeye başladı.

"Madem hazırsın ne diye inmedin aşağı?"

"Daha vakit dolmadı ki."

Kıyafetimi önceden hazırlamıştım. Makyajı da pek sevmediğim için on dakika geçmeden hazırlanmış Ömer'i beklemeye başlamıştım. Giyinme konusunda hızlıydım. Kızacağını bildiğim halde onla inatlaşmak hoşuma gidiyordu. Herşey onun isteğiyle olacak değildi ya.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin