BEDEL 38 *FATİH*

86.5K 3.8K 124
                                    

Alarm sesiyle uyandığımda umursamadan geri yatarken Ömer sinirlenmişti.

"Kapatsana şu alarmı."

Her defasında kalkıp toparladıktan sonra onu uyandırmama alışmıştı.

"Kalk işe geç kalacaksın."

Onu uykulu sesimle dürtüp tekrar yastığa başımı koyduğumda başını kaldırıp yüzüme baktı bir süre.

"Sen niye kalkmıyorsun?"

"Uykum var benim uyuyacağım."

Gözlerimi kapatıp uyku pozisyonuna geçtiğimde bir süre öylece kalmış, sonra yataktan kalkarak banyoya girmişti. Bir süre sonra kızgın sesi yükseldi kıyafet odasından.

"Benim kıyafetlerim nerde."

İçten içe gülsem de tutmaya çalışmıştım kendimi.

"Dolabın kıyafet dolu görmüyor musun?"

Gözümü açmadan söylenmemle yanıma gelmiş üzerimdeki örtüyü hızla çekmişti.

"Kocan işe giderken sen yatakta keyif mi yapacaksın? Kalk kıyafet ayarla bana."

Yataktan kalkıp sinirli adımlarla odaya geçmiş dolaptan rastgele aldığım pantolon, gömlek ve ceketi alarak eline tutuşturmuştum.

"Başka bir emriniz yoksa artık uyuyabilir miyim ağam."

Bir elindeki kıyafete birde bana bakıp kıyafetleri yere atmış söylenerek kıyafet odasına gitmişti. Eline verdiğim kıyafetler birbiriyle alakasızdı. Odada kıyafetlerini giyip çıktığında ben çoktan yatağıma girmiştim. Bir süre sonra giyinip odanın kapısını çarparak çıkmıştı odadan.

Aradan yarım saat kadar geçtiğinde kapım çalınmış Gülsüm ana içeri girmişti. Ben çoktan yatağımdan çıkıp odamı toparlamaya başlamıştım.

"Neyin var kızım? Ömer hasta olduğunu söyledi."

Gülesim gelse de kendimi tutmuştum. Gülsüm anayla aram yeni düzelmişken tekrar bozmaya niyetim yoktu. "Başım ağrıyor." Diyerek geçiştirmiştim.

Ne kadar çabalasam da bu eve alışmak çok zor geliyordu. Sanki başka bir eve değil de başka bir dünyaya gelmiştim. Benim evimdeki huzur, samimiyet yoktu burda. Kendim gibi davranamıyordum. Konağın gelini olmak ağır bir yüktü.

Ne misafirlere dilediğim gibi samimi davranabiliyordum ne de ev halkının yanında rahat davranabiliyordum. Kendi evimde emanet gibiydim. Koskoca konakta sadece kendi odamda rahat hareket edebiliyordum.

Gelinler kayınpederin yanında oturup konuşamazmış, yemek yiyemezmiş. Neyseki Bekir ağa bu konuda anlayışıydı. Yine de çok dikkatli davranıyordum karşısında.

Evde sürekli beni komuta etmeye çalışan bir Sultan ana vardı. Devamlı filancanın gelinini bana örnek gösterip duruyordu. Neyseki Gülsüm ana vardı. O evdeki en büyük şansım onun gibi bir kayınvalidem olmasıydı. Annemin yerini tutamazdı ama bana kızı gibi davranıp koruyordu.

En zor gelen şey ise ailemin hasretiydi. Annemi, kardeşlerimi, evimi çok özlüyordum. Evimdeki huzuru özlüyordum. Onlarla hergün telefonda görüşsem de hasretimi dindirmeye yetmiyordu.

Akşam Ömer eve geldiğinde bu kez odamda değildim ama yine kapıda karşılamamıştım onu. Yine yüzümdeki içten gülümsemeyle "Hoşgeldin" deyişimden mahrum bırakmıştım. Yemek yer yemez hemen beni çağırıp odaya götürmüştü.

"Bana böyle davranmaya devam mı edeceksin? Bak..."

Sözünü dudağımı dudağına kapatarak kesmiştim. Kolumu boynuna dolayıp öpmeye başlamıştım. Ona büyük bir ders verecektim. Özel olarak kadınlığımı kullanıp onun dışında mesafeli duracaktım. Kadınlığın sadece yatakta olmadığını anlamasını sağlayacaktım. Bunla ilgili bana söylediği sözleri unutamıyordum. Dudağını benden ayırıp gözlerini gözlerime kenetlemişti.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin