BEDEL 69 *HAKKINI HELAL ET*

66.9K 3.3K 241
                                    

Düğün hazırlıkları devam ederken ben kendi düğünümde ne kadar çok şeyi eksik yaşadığımı farkediyordum.

Modaevinde çalıştığım sırada gelinlik almak için çiftler gelirdi. Evlenecek çiftler mobilyasından düğün organizasyonuna kadar herşeyi birlikte kadar verirken ben hiç birşeyi Ömer'le yaşayamamıştım.

Her genç kızın düğünüyle ilgili hayalleri, planları vardır. Gelinliğini bile yıllar öncesinden düşünür. Düğününde herşey eksiksiz olsun diye elinden geleni yapar. Benim düğünüm de güzel geçmişti, neredeyse eksiksizdi. Ama hiçbirine ben karar vermemiştim."Bunlar gelip geçici şeyler. Önemli olan evlendikten sonra anlaşabilmemiz" diye düşünürken, evliliğimin ilk gününde cehennemi yaşamıştım.

Büşra'nın gelin odasında namaz kıldıktan sonra oturup derin düşüncelere dalmıştım. Eskiyi düşündükçe hüzün sarıyordu benliğimi.

Ne kadar geçmişe takılmak istemesem de geçmiş peşimizi bırakmıyordu. Ben mutlu olmaya çalıştıkça bir yerden vuruyordu hayat.

Sevda'nın ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Bir kadın bu kadar yüzsüz, gurursuz olmamalıydı. Kendisini sevmeyen, evli bir adamdan ne beklentisi olabilirdi ki. Ben Kasım'a kuma olmamak için ölümü göze almışken Sevda kuma olmaya razı oluyordu. Ya da beni gönderip yerime geçmeyi düşünüyordu.

Bu sevgi değildir, hırstır bu, kaybetmeyi hazmedememektir. Sevgi kendi mutluluğundan önce sevdiğinin mutlu olmasını istemektir. Ömer'in benden başkasıyla mutlu olacağına inansam bir an bile durmazdım yanında.

Bir anda omzumda hissettiğim el irkilmeme sebep olurken başımı çevirdiğimde Samet'le karşılaştım.

"Nerelere dalıp gittin öyle seslendim duymuyorsun."

"Hiç dalmışım öyle."

Samet uzanarak başını dizime koyduğunda parmağımı saçında gezdirip okşamaya başladım. Mutluluğu, heyecanı yüzüne yansıyordu. Yüzündeki mutluluk beni de mutlu etmişti.

"Zaman ne çabuk geçiyor. Şu odada senle oyun oynadığımız, kavga ettiğimiz günler dün gibi."

"Senle bu oda için ne çok kavga etmiştik hatırlıyor musun?"

"Ne güzelmiş o kavgalarımız. Ne ara böyle büyüdük. O günlere geri dönmek mümkün olsa keşke. Hiç büyümeseydik."

Sesimin buğulanmasıyla Samet'in gözleri gözlerimi buldu.

"Pişman mısın büyüdüğün, evlendiğin için?"

"Ne büyümek ne de evlenmek benim elimde olan birşey değildi."

"Peki senin elinde olsa Ömer abiyle evlenir miydin?"

Buna verilecek cevabım yoktu. Ömer'le kötü şartlar altında karşılaşmıştık. Birbirimizi anlayamadığımız için hayatımızı mahvetmiştik.

Gözlerime bakıp cevap bekleyen Samet'e "Evet" diyebilmiştim sadece. Yüreğimdeki yangını dışa vurmaktan çekinmiyordum artık. Yüreğimin yarısını, canımın parçasını yitirmişken mutlu görünmeye çalışmak gereksizdi. Yine de kardeşimi böyle bir günde üzmek istemiyordum.

"Büşra çok iyi bir kız. Onu sakın üzme olur mu. O sana önce Allah'ın sonra ailesinin emaneti. Emanetine sahip çık. Kimsenin sizi üzmesine izin vermeyin."

"Büşra." Dediğimde yüzündeki hüzünlü ifadenin yerini tatlı bir gülümseyiş almıştı. Üç yıl önce aşk acısından omzumda ağlayan kardeşim, şimdi başka bir kızın adı geçince içten tebessüm ediyordu.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin