BEDEL 63 *YABANCI*

66.5K 3.4K 501
                                    

Bir süre sonra beni sardığı kollarını gevşetip elimden tutarak arabaya doğru çekmeye başladı.

"Ne yapıyorsun? Bırak beni!" Demeye kalmadan arabanın yanına kadar gelmiş kapısını açmıştı.

"Kızımıza gidiyoruz. Sonra da bir yere götüreceğim seni."

Kapıyı geri kapatıp gözlerimi gözlerine diktim. Kararlı bakışımdan hiç ödün vermiyordum.

"Bu lanet olası töreler beni o eve mahkum edebilir ama yüreğimi sana mahkum edemez. Hiç bir töre yüreğimdeki kırgınlığı söküp atamaz. Burda kalmak zorundayım diye seni affedeceğimi sanma. Madem sen ölmeyi tercih ettin, benle birlikte sen de hergün tükeneceksin. Şimdiye kadar beni o eve mahkum etme rahatlığıyla istediğin herşeyi yaptın. Ama bundan sonra yapacağın ilk hatada beni ecelime kendin göndermiş olursun. O eve ancak cesedim girer."

Dediğimle öylece durup bana bakarken ben arabanın kapısını açıp yerime oturmuştum. Bir süre sonra Ömer de bindiğinde arabayı çalıştırıp mezarlığa doğru yol almıştık. İkimizin de ağzını bıçak açmamıştı yol boyunca. Uzun süren yolculuğumuz kızımın mezarında son bulmuştu. Mezara yaklaştığımda gözyaşlarım çoktan yanaklarımı ıslatmaya başlamıştı. Kızımın mezar taşı yapılmıştı. Küçücük mezarın etrafını saran mermer parçaları, beşiği olmuştu yavrumun. Üzerine ektiğim çiçekler ise kızım gibi açmadan solmuşlardı.

Kızımla uzun uzun konuştuktan sonra tekrar arabaya binip yola koyulduk. Ömer bir yere gideceğimizi söylemişti ama sormamıştım. Zaten önemi de yoktu. Ömer bir mağazanın önünde durup benim beklememi söyleyerek mağazaya girmiş on dakika sonra elinde poşetlerle geri gelmişti. Bir süre daha yol gittikten sonra araba ilk kez gördüğüm bir evin önünde durduğunda hiç birşey sormadan inip Ömer'le birlikte kapıya doğru yürümeye başladım. Kapıya ulaşmadan kapı açılmış, Pınar şaşkın ve bir o kadar da sevinçli haliyle kapıda görünmüştü.

"Ömer'im. Canım." Diyerek önce Ömer'e sonra da bana sımsıkı sarılmıştı. Ömer'in buraya pek gelmediği belli oluyordu. Üvey olsa da Pınar kardeşlerine de Gülsüm anaya da çok düşkündü.

"Oğlumuzu görmeye geldik. Artık kızımız olmasa da onun sayesinde bir oğlumuz oldu."

Ömer'in titreyen sesi Pınar'ın duygulanmasına sebep olurken ben, sütümle bana evlat olan Baran'ı yattığı yerden kucağıma almıştım. Ömer de elindeki poşetleri kenara bırakıp yanıma oturmuş benle birlikte kucağımdaki bebeği sevmeye başlamıştı.

                   ***

Zorla mahkum edildiğim evde herkes eskiye dönmeye çalışırken benim için hiç birşeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordum. Bunun için ne kadar çabalasam da boştu. Ömer'e yabancı, evdekilere yabancı, hatta kendime bile yabancıydım.

Mutsuzdum.. Ama öyle kimse duymasın, farketmesin diye herkese gülüp içten içe acı çekerek değil. Herkesin gözüne soka soka mutsuzdum. Benim mutsuzluğumla mutlu olanları sevindirecek kadar mutsuzdum.

Ne Ömer'in sevgi gösterileri, ne ev halkının bana olan yakın ilgisi eski Elif'i geri getiriyordu. Psikolog arada bir arkadaş ziyareti bahanesiyle gelip görevini yerine getirip gidiyordu. Bana en iyi gelen kişi ise Saliha'ydı. Samimiydi.. Hiç bir karşılık beklemeden benle yakından ilgileniyordu. Devamlı birbirimizi arayıp sohbet ediyorduk. Bana hediye ettiği risaleyi okuyordum.

Hayatımı artık böyle boş ve amaçsız sürdüremezdim. Artık birşeyler yapmam lazımdı. Bir yerlerden başlamam lazımdı. Herşeye rağmen hayat devam ediyordu ve sırf evliliğim için boşverdiğim herşeye kaldığım yerden devam etmem lazımdı.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin