BEDEL 90 *CENNET*

59.8K 2.7K 294
                                    

Multimedyada sairbayan26 canımın bedel için yazdığı şiiri var. Mükemmel şiirlerinin arasında bizi unutmadığın için tekrar teşekkür ediyorum bitanem.

ELİF'İN AĞZINDAN

"Cennet, annelerin ayakları altındadır."

Cennet benim kucağımdaydı. Evimdeki bebek kokusuydu cennet. Minicik dudaklardaki saf tebessümde saklıydı cennet. Uykularımı bölen ağlama seslerindeydi. Huzur veren bir sıcaklıktı. Rabbim bana bu dünyada cenneti göstermişti. Eyüp'tü cennet, Berfin'di.

Anneydim ben. Ayağının altına cennet layık görülen, bedeninde iki canlı büyütüp dünyaya getiren, sütüyle şifa olan, minik bir kımıldanışta bile yüreği eriyen, bir gülüş için ömrünü feda etmeye hazır bir anneydim. Benliğimden sıyrılıp herşeyimle anneliğe bürünmüştüm.

Eyüp ve Berfin her gün biraz daha büyüyorlardı. Yetişkin insanlar yıllarca çok değişim geçirmeden yaşarken bebekler her gün gelişiyordu.

Gün geçtikçe bebeklerimle ilgilenmek daha zevkli bir hal alıyordu. Artık beni tanıyorlardı. Gülüşüme, konuşmama tatlı bir tebessümle karşılık veriyorlardı. Onlarla konuşmamı çok seviyorlardı. Minicik elleriyle parmağımı kavrayabiliyorlardı artık. Doğum zamanı yüzlerinde oluşan kabarcıklar geçip yerini narin tenleri alınca güzellikleri daha fazla ortaya çıkmıştı. Ve gün geçtikçe güzelleşiyorlardı.

Onlar gülümseyince her yer cennete dönüşüyordu. Yüreğimde çiçekler açtırıyordu gülüşleri. Bebeklerim bana, bugüne kadar akıttığım gözyaşlarımın, çektiğim acıların mükafatıydı. Onlar benim bu dünyadaki cennetimdi.

Ömer de bebeklerimize çok düşkündü. Onun bu kadar iyi bir baba olacağını tahmin edemezdim. Bazen tembellik yapıp işi bana bıraksa da yükümü hafifletmek için elinden geleni yapıyordu. Şimdiden bahçeye minik bir park yaptırmaya karar vermişti. Bebeklerin bakımı için gerekli şeyleri araştırıp ne görse alıyordu. Bazen işi abartıyordu.

Bebeklerim tam bir aylık olmuştu. İlk aşı zamanı gelmişti ama onların narin tenine iğne yapılacağını düşündükçe içim acıyordu. Benim dokunmaya kıyamadığım canlarımın canını yakacaklardı.

Yine her akşamki gibi babamızın eve gelmesini beklerken çalan telefonun sesiyle Gülsüm ananın aradığını gördüm. Yanımda olmadığı zamanlarda bebeklerim için devamlı iletişim halindeydik.

"Sultan ana oraya geldi mi?" Diye sormasıyla şaşırmıştım. Habersiz dışarı çıkmazdı hiç.

"Hayır gelmedi. Evde yok mu?"

"Ağam onu kovdu evden. Gidebileceği yerleri aradım kimseye gitmemiş. Oraya gelmeyeceğini biliyorum ama yine de son çare seni aradım. Olur da gelirse sokakta bırakmayın kızım. Ne olursa olsun sahip çıkın. Ağamın kızgınlığı geçince alır eve."

"Neden kovdu ki? Nereye gider o yaşta kadın?"

"Ağam, onun abisiyle görüşmesini yasaklamıştı. Onlarla konuşurken yakaladı. Tartışınca o sinirle "Git abinde kal o zaman" deyince o da çıktı gitti. Abisine gidemez çünkü Almanya'da yaşıyorlar."

Abisi dediği Sevda'nın babasıydı. Onun adı geçmese de onla ilgili hiçbir şeye tahammül edemiyordum artık. Yine de o yaştaki bir kadını evden kovması hoş değildi. Ömer eve geldiğinde çoktan öğrenmişti durumu. İlgilenmiyor gibi görünse de moral bozukluğu belli oluyordu.

Yemek yerken kapının çalınmasıyla Ömer kalkıp kapıyı açmıştı. Aklıma ilk gelen Sultan hanımdı. Hemen Ömer'in peşinden gittiğimde Ömer kapıya ulaşmıştı. Kapıyı açınca yanılmadığımı anladım. Sultan hanım kapıda durmuş içeri davet beklerken Ömer'in gözü bende kalmıştı. Belki kabul edecekti ve benim tepkimden çekiniyordu.

BEDELWo Geschichten leben. Entdecke jetzt