BEDEL 62 *GİTMEK Mİ ZOR KALMAK MI??*

En başından başla
                                    

"Bensizliğe alışmaya başla. Bu günleri bile arayacaksın." Diyerek arkamı dönüp çıkacakken kolumu daha sıkı tutmuş gitmemi engellemişti. Bu kez önümü ona dönmeden durdum.

"O nasıl söz öyle? Sessizliğe alışmak ne demek?"

Hiçbirşey söylemeden kolumu elinden kurtarıp çıktım odadan. Yarın annemler gider gitmez bu konuyu halledecektim. Beni zorla burda tutamazlardı ya.

Annemin olduğu odaya gidip akıttığım gözyaşlarımı saklayarak yatağa girdim. Bir süre sonra dayanamayıp hıçkırarak ağlamaya başladığımda annem yanıma gelip hiçbir şey söylemeden yatağıma uzanmış, beni göğsüne sarmıştı. Saçımı okşarken eşlik ediyordu ağlayışıma.

                     ***

Annemin kımıldanışıyla gözümü açtığımda odaya, huzur veren ezan sesi dolmuştu. Abdest almak için odadan çıkıp banyoya giderken odamın ışığının yandığını farkettim. Ömer hiç bir namazını kaçırmadan kılıyordu. Ben ona iyi gelmiştim ama o bana hiç iyi gelmemişti.

Artık annemlerin gitme vakti gelmişti. Onları havaalanına Ömer götürecekti ve ben de havaalanına kadar gidecektim annemlerle. Yolda annem öne oturmuş, ben ise arkada ablamın yanına oturup Nisa'yla ilgilenmiştim. Kendimi toparlamamda onun payı çoktu. Ama şimdi gidiyorlardı. Yoklukları bu kez çok acıtmazdı canımı çünkü bende gidecektim artık.

Havaalanına ulaştığımızda uçuşa az kalmıştı. Vedalaşırken ayrılmak hepimize çok zor gelmişti. Anneme doyasıya sarılırken ikimizde ağlıyorduk. Benden ayrılıp gözlerime bakarak konuşmaya başladı.

"Evlilik sabır işidir kızım. Madem kendi sorunlarına kimseyi bulaştırmadan kendin başa çıkmaya çalışıyorsun o halde sabırlı olacaksın. Bizim yuvamızı yıkma gibi bir ihtimalimiz yok. Kocana herşeyiyle sabreceksin. Bunun da mükafatı Allah katında büyüktür. Ömer'i eskisine göre çok iyi gördüm. Sıkıntını istediğin zaman ara anlat dök içindekileri. Çok bunalırsan Ömer'le çıkıp gelin. İkinizin de kafanızı toplamaya ihtiyacınız var. Böyle bir durumda yanlış kararlar verip birbiribizi üzmeyin."

Annemi sessizce dinleyip onaylar gibi yaptım. Ben kararımı zaten vermiştim. Yanlış ya da doğru bu benim kararımdı.

Annemler gittikten sonra geri dönmek üzere arabaya binip yola çıktığımızda ikimiz de bir süre sessizliğimizi korumuştuk. Ömer arkaya oturmama engel olduğu için mecburen yanına oturmuştum.

"Ben eve dönmek istemiyorum."

Bir anda çıkıvermişti sözler ağzımdan. Günlerdir bunu nasıl konuşacağımı düşünürken kendiliğinden dökülmüştü sözler dudağımdan. Oysaki bu konuşmanın yeri burası olamamalıydı. Sessizliği bıçak gibi kesen sesimle Ömer'in bana bakıp elimi tutarak gülümsemesi şaşırtmıştı beni.

"İyi olur hayatım ben de bunaldım. Biraz dışarda zaman geçirelim bugün. Nereye gitmek istiyorsun?"

Önce ne demek istediğini idrak etmeye çalıştım. Sakindi.. Gülümsüyordu.. Söylediğim söz söylemek istediğim şekliyle ulaşmamıştı ona. Yada söylediğimden başka bir ihtimal düşünmemişti.

"Ben o evde yaşamak istemiyorum. Yeni bir hayat kuracağım kendime."

Elimi elinden çekmemle surat ifadesi değişmişti. Bir süre sessiz kaldıktan sonra cevap verebilmişti.

"Evimiz daha bitmedi. Bitene kadar sabret. Sonra yepyeni bir hayat kuracağız kendimize. Sadece sen ve..."

"Sadece ben. Seni istemiyorum artık hayatımda."

Ani bir fren.. Cama yapışmaktan son anda kurtulan bedenim.. O yöne bakmasam da üzerimde hissettiğim delici bakışlar..

Şu an bakışını görmesem de o bakışlardaki yakıcılığı hissediyordum. Şimdi o bakışlara karşılığını vermek gerekiyordu. Kararlı bir şekilde başımı kaldırıp gözlerine baktım. Evet.. yanılmamıştım. Bakışları tam da tahmin ettiğim gibi öldürücüydü. Gözlerime saldığı ateşin, bakışımdaki kararlılığı yıldırmaması için büyük bir çaba sarfediyordum. Sonunda pes edip çektim gözlerimi gözlerinin hapsinden. Bakışlarımın ona yenilip yumuşamasındansa kararlı bir şekilde geri çekilmesi daha doğruydu.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin