BEDEL 43 *BEBEĞİM*

Start from the beginning
                                    

Bebeğimi daha hissedemiyordum ama o vardı. İçimdeydi.. Canlıydı.. Hesabıma göre bir ayı bitmişti. Rabbim izin verirse sekiz ay sonra kucağıma alacaktım onu. Kokusu.. O mis gibi kokusunu ciğerlerime doldurarak koklayıp saracaktım onu. Minicik eliyle parmağımı saracaktı. Bebeklerin yüzünü öpmeye kıyamam ben. Ellerini öperdim her zaman. Doyasıya öpecektim ellerini, minicik parmaklarını.

Yanımda hissettiğim hareketlilikle yanıma biri uzanmıştı. Bunun Ömer olduğunu anlamak için bakmaya gerek yoktu. Hafif esen rüzgar parfümünün kokusunu getirmişti burnuma. Hiç istifimi bozmamış, onu yine yok saymıştım. Bir süre sessizce uzanmıştı yanımda.

"Daha ne kadar sürecek bu küslük?"

Sessiz kalmıştım sorusu karşısında. Küstüğümü düşünüyordu. Oysaki küs değildim ben. Kırılmıştım. Ne ağzım açılıyordu ona karşı ne de yüreğim.

Benden cevap alamayınca önünü bana çevirip yarı oturur pozisyon almıştı. Elini, karnımdaki elimin üstünde hissettiğimde elimle birlikte onun elini de çektim karnımdan.

"Çocuk mevzusu seni çok yıprattı farkındayım. Kafana takma..."

Ses tonu öyle yumuşaktı ki sanki o akşam yüzüme haykıran o değildi.

"Beni yıpratan sensin Ömer ağa. Ben çocuk filan istemiyorum. Sen baba olmayı haketmiyorsun."

Gözlerimi ona çevirmeden konuşmamla sessizliğe bürünmüştü.

"Git burdan. Yalnız kalmak istiyorum."

"Ama ben istemiyorum."

Doğru ya. O ne derse o olurdu. Evin içinde bile nereye gideceğime o karar verirdi.

Üzerimde ağırlığını hissetmemle ufak bir çığlık atıp yüzüne baktım. Bütün vücudu üzerime serilmiş, yüzlerimizin arasındaki mesafe yok denecek kadar azdı. Dudağı dudağımla buluşacakken başımı yana çevirip engel oldum. Midem bulanınca yüzümü ekşittim.

"Kalk üstümden."

"Ama ben karımı özledim."

Gülümseyerek söylediği sözle nefesini yüzümde hissetmiştim.

"Canımı acıtıyorsun kalk."

Üzerimden kalkıp yanıma oturmuştu. Ben de ayağa kalkmak için doğrulduğumda kolumdan tutup yerime oturtmuştu beni. Kolumu elinden kurtarıp gözlerine diktim gözlerimi.

"Neyimi özledin? Benle yatmayı mı? Bu yüzden herşeyi unutup yaklaşıyorsun bana. Yoksa  umrunda bile olmam senin. Tek amacın bedenime sahip olmak. Ne hissettiğim umrunda değil."

Yüzüne haykırmamla bir süre anlamsızca yüzümü seyretti.

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"

Soru dolu gözleri gözlerimi kendine hapsederken sorusunu cevapsız bıraktım.

"Ben sana zevkim için böyle davranacak kadar düşmedim. Zaten buna gerek yok. Senle küs kalmaktan nefret ediyorum. Benden yüzünü çevirip konuşmaman bana ne kadar ağır geliyor biliyor musun."

Şimdiye kadar olan tartışmalarımızda hep önce Ömer yaklaşmıştı bana. Küslüğü çabuk geçiyordu. Bir anda sinirlenip bütün öfkesini çıkarır ondan sonra sakinleşip hiç birşey olmamış gibi davranırdı. Bu hali bazen beni delirtiyordu. Benim küs kalmama da izin vermiyordu.

"Ben küs değilim. Kırıldım, tükendim anlıyor musun?"

"Kırıldın mı? Ya ben? Sen o tokadı suratıma indirirken asıl darbeyi yüreğime indirdiğini farkettin mi."

BEDELWhere stories live. Discover now