BEDEL 36 *ASLA BIRAKMAM*

Start from the beginning
                                    

"Acıktım."

Böyle bir anı sadece Ömer, böyle bir sözle bölebilirdi. İyi de biz hangi ara böyle sevgili moduna girmiştik. Ben en son Ömer'den kaçıp uzaklaşmak için nefes almaya gelmiştim. Ve ona ayrılmak istediğimi söylemiştim. Ne ara böyle göğsüme başını yaslayan Ömer'in saçını okşayacak hale gelmiştim.

Yerinden kalkıp pantolonunun arkasını silkelerken yüzüne tebessüm belirmişti.

"Hadi yemeğe gidelim. Bana yemek sözün vardı."

Bana uzattığı eline bakarken elini boş bırakmıştım.

"İstemiyorum. Beni burda bırak git sen. Yedikten sonra gelip alırsın beni."

Elimi tutup kaldırmaya çalışırken elimi geri çekmeye çalışıyordum.

"İstemiyorum dedim. Hem bu halimle nereye geleceğim."

Dıştan bakıldığında berbat göründüğümün farkındaydım. Üzerimde ne feracem ne başörtüm vardı. Sadece evden çıkarken elime geçirdiğim tülbenti başıma sarmıştım.

"Sen gel onu hallederiz. Seni burda bırakıp gitmemi beklemiyorsun herhalde."

Arabaya bindiğimizde yine camları ardına kadar açmıştı. Bu halimle beni yemeğe götüremezdi. Belki arabada yeriz diye düşünürken arabayı bir mağazanın önünde durdurmuştu. Mağazaya girip rastgele bir feraceyi elime almış denemek üzereyken Ömer elinde tuttuğu bol kesimli lacivert bir elbiseyle yanıma gelmişti.

"Bunu dene. Sana çok yakışacak."

Mağazaya ferace için gelmiştik ve elbise almaya niyetim yoktu. Ömer itirazımı dinlemeden elbiseyi denemem için ısrar etmişti. Kabine girip elbiseyi giyinmiştim. Çıktığımda Ömer hayran hayran beni süzmeye başlamıştı.

"Çıkarma kalsın üzerinde. Zaten dar değil. Üzerine birşey giymene gerek yok."

Aynadaki yansımama bakarken mağaza görevlisi elbisenin kol ve yakasındaki detaylara uygun renkte bir şalı bana getirmişti. Kabine girip şalı bağladığımda çok şık bir görüntü oluşturmuştum. Ömer kıyafet konusunda zevkli biriydi. Giyim tarzını çok beğenirdim. Sabahları kıyafetlerini ben hazırlardım. Şimdiye kadar hazırladığım hiçbir kombine itiraz etmemişti.

Mağazadan çıkıp arabaya binmeden biraz yürüyerek bir restorana girmiştik.

Masaya oturduğumuzda Ömer menüden yemeğini seçmiş ben ise birşey yiyecek durumda değildim. İçerdeki yemek kokuları bile midemi bulandırıyordu. Ömer menüden benim için de yemek seçip siparişi vermişti. Benim ne yemek sevdiğimi öğrenmişti ya da tahmin etmişti. Fakat seçtiği yemeği tamda damak tadıma uygun sipariş etmişti. Bu kadarı tahmin olamazdı herhalde.

Sevdiğim yemek olduğu halde zorla yemeye çalışmıştım. Ömer yemeğini bitirirken ben tabağımı yarılamamıştım bile.

"Önümüzdeki hafta burda iş yemeğimiz var. Şu bir türlü anlaşma imzalayamadığımız firmayla."

Bundan banane ki. "İyi." Diye geçiştirince sözünü tamamladı.

"Sen de geliyorsun."

"Ne işim var benim iş yemeklerinde. Gelmiyorum."

"Sana gelir misin diye sormadım. Bu iş önemli. Eşim olarak yanımda olman lazım."

Yine bir Ömer klasiği. Yine emrivaki.

"Sorsaydın belki "geliyorum" derdim. Çok lazımsa sevgilini götürürsün."

Çatalını önündeki salataya batırırken sanki önemsiz birşey söylemiş gibi gözünü tabağa dikmişti.

BEDELWhere stories live. Discover now