BEDEL 32 *SEVDA*

Depuis le début
                                    

"Asistanıyım."

"Hmm çok farketti."

Duyacağı şekilde mırıldanırken Ömer yanımıza gelmiş endişeli gözleriyle bir bana bir de Sevda'ya bakıyordu.

"Ne arıyorsun sen burda?"

Ömer'i gören Sevda bir anda ayağa fırlamıştı.

"Aa Ömer.. Bey. Merhaba. Ben.. Şey için geldim. Size iş hakkında bazı bilgiler vermem gerekiyordu. Siz telefonlarınıza cevap vermeyince gelmek zorunda kaldım."

Ömer benim sakin duruşum karşısında şaşkınlık yaşarken gözlerini benden ayırıp tekrar Sevda'ya çevirmişti.

"Zaten yarın işe gelecektim boşuna gelmişsin."

Sevda'nın duyduğu haberle yüzü gülmüştü.

"Gerçekten mi? Ben, birkaç gün daha dinlenirsiniz diye düşünmüştüm. Çabuk toparlanmışsınız."

"Tabi toparlanacak. Artık onun karısı var. Üç gün boyunca başında bekleyip çocuk gibi ilgilendi kocasıyla."

Gülsüm ananın gururlanarak söylediği sözle Sevda neye uğradığını şaşırmıştı. Kendini toparlayarak masadaki kutuyu Ömer'e uzatmıştı.

"Sana kek yaptım. Sevdiğinden."

Az önce sizli bizli konuşan kadın birden yılışmaya başlamıştı. Ömer, gözlerini benden ayırmadan Sevda'nın elinden aldığı kutuyu tekrar masaya bırakmıştı.

Bu kadın kocamı benden iyi tanıyordu. Ne yemek sevdiğini, nelerden hoşlandığını, sevmediği şeyleri... Hatta hastalığı kolay atlatamadığını bile biliyordu. Ben ise onu yeni tanımaya başlamıştım. Limonlu kek sevdiğini bile Sevda'dan öğreniyordum.

Sultan ana içerden çıkmış kasıla kasıla bize doğru geliyordu. Gelmiyordu, adeta uçuyordu.

"Benim güzel kızım gelmiş. Hoşgeldin. Sefalar getirdin."

Sultan ana ve Sevda hasretle kucaklaşırken Ömer yanıma gelip kulağıma eğilmişti.

"Birazdan gider. Sesini çıkarma sakın."

Öfkeden ateş saçan gözlerimi Ömer'in gözlerine dikmiştim. Konuşmaya gerek yoktu. Bir bakış yüreğindeki herşeyi anlatırdı anlayabilene. Ömer otururken Sevda da hemen yanına oturup yanında getirdiği dosyayı açmış hazırladıkları çizimleri gösterirken işle ilgili birşeyler anlatıyor, iş yemeğinden bahsediyordu.

Ömerle yapış yapış oturmuş neredeyse ağzına düşecekti. Konuşurken yüzüne bakıp işveli konuşması sabrımı taşırmıştı. Bu sahneye daha fazla tahammül edemezdim. Ya kalkıp içeri girecektim ya da her an ikisinin kafasını tutup birbirine vurabilirdim.

Hızla yerimden kalkıp gidecekken Ömer'in sesiyle durdum.

"Elif.. Dur bekle."

Tabiki durmaya niyetim yoktu. Onların sırnaşmalarını görmek için mi duracaktım. Çardaktan çıkmak üzereyken Ömer baktığı dosyayı sertçe kapatıp ayağa kalkmıştı. Ben ise durmamış içeri doğru ilerliyordum.

"Bunlar için mi zahmet ettin buraya kadar. Bunları ayarlamak benim değil senin işin."

Onlardan uzaklaştığım halde sesi bana geliyordu. Arkamdan duyduğum ayak sesleriyle peşimden geldiğini farkettim.

Onu orda bırakıp bana gelmişti. Benim kırılmama dayanamamıştı. Ama yine de bu durum gerçeği değiştirmiyordu. Sevda denen kadın bu eve girmeye cesaret edebiliyorsa bunda Ömer'in de payı vardı.

BEDELOù les histoires vivent. Découvrez maintenant