BEDEL 15 *HOŞGELDİN GÖNLÜME*

Start from the beginning
                                    

Ömer uyumamış beni merak etmişti. Bu adamın beni umursamasına neden bu kadar seviniyordum ki. Şimdiye kadar umrunda olmamıştım. Buraya geldiğimde ise tam aksine ilgilenmişti benle. Ama nikahtan sonra da bir daha görmemiştim.

"Ömer seni merak etmiş. Gece iki defa geldi yanına."

Gülsüm hanımın sözüyle hem utanmış hem şaşırmıştım. Yoksa gördüğüm rüya değil miydi? Ömer yanıma gelip saçımı okşamıştı. O sert bakışlı adam şefkatle alnımdan öpmüştü. Kalp atışlarımın ritmi değişmişti bir anda.

***

Saat yediye yaklaşırken ortalık hareketlenmişti. Ben ise uyuyamamış Ömer'i düşünmüştüm.

Kasım'ın kolunu tutup bana vurmasını engellemesi, aynı gün merdivenlerden inerken gözgöze gelişimiz, Nisa'ya gülümserken gülen gözlerimin ona değmesiyle dudaklarında oluşan hafif tebessüm, nikahımız.

Nikahımızın kıyıldığı anları düşününce gülümsediğimi farkettim. Karşıma geçip duvağımı açışı, alnımdan öpüşü, ellerimi tutuşu, sözleri... Yakışıklı hoş biriydi. Sert bakışına rağmen gülümsemek çok yakışıyordu.

***

Evin içi dışı baya hareketliydi. Dışarıda baya hararetli bir çalışma vardı seslerden anlaşıldığı kadarıyla. Hatice abla kahvaltımı getirmiş Gülsüm hanımın talimatıyla tabaktakileri bitirene kadar başımda dikilmişti. Başımın ağrısı hafiflemişti ama halsizliğim devam ediyordu. Kuaför ekibi gelmiş beni hazırlamaya başlamışlardı. Yine hafif bir makyaj yaptırmıştım. Türbanım da istediğim gibi olmuştu. Her ne kadar gelinliğin üzerine türban takmamı istemeseler bile benle başa çıkamamışlardı. Saçımın bir telini bile bir erkeğe göstermeme konusunda hassasken gelin olmam bu konudaki fikrimi değiştirmemişti. Burda ilk türbanlı gelin ben olacaktım. Ayrıca bu aileye giren tek yabancı gelin de benmişim. Hep aile içinde kız alıp veriliyormuş. Sultan hanımın beni kabullenemeyişi biraz da bundandı belki de.

Bu eve ne şartlar altında gelmiş olsamda bugünden itibaren herşeyi bir kenara bırakıp evliliğimi huzurlu bir şekilde geçirmeliydim. Eşim iyi birine benziyordu. Bugün benim düğünümdü ve bugünü en güzel şekilde yaşamalıydım. Annemin dediği gibi bir kez evleniyordum ve ilerde bugünü düşünüp keşke dememeliydim. Artık bu evin gelini ve Ömer'in eşiydim. Ona göre davranacaktım.

***

Vakit öğleye yaklaştığında çalgı sesi çoktan başlamıştı. Artık çıkmamız gerektiğini söylediler. Duvağım yüzüme örtülmüş odanın kapısından çıktığımda Ömer kapıda bekliyordu. Onu görünce yine dizlerim titremeye başlamıştı. Başımı öne eğmiş olduğum yerde kalmıştım. Yanıma yaklaşıp beyaz duvağın inceliğinden görünen yüzüme bakıyordu.

"Nasıl oldun?"

"İyiyim."
Yine fısıltıyla çıkmıştı sesim. Aslında iyi değildim. Ayakta zor duruyordum.

Bana doğru uzattığı koluna girdiğimde aklıma nişanım geldi. Nişanda yüzük takılırken yalnızdım. Evimden gelin çıktığımda yalnızdım. Şimdi ise yanımdaydı. Ne kadar da geç gelmişti bana.

Ben daha yarım saat önce herşeyi unutma kararı almıştım. Ama şimdi yine o günler aklıma gelmiş keyfim kaçmıştı. Kadın unutmaz dedikleri bu olsa gerekti. Ne kadar istesem de çabalasam da unutulmayacaktı. Üstelik hala cevabını bulamadığım sorular vardı.

Merdivenlerden inerek konağın bahçesinin arka kapısında durduğumuzda romantik bir müzik çalmaya başlamış, ses ortalığı inletiyordu. Gelen talimatla kapıdan ağır ağır ilerleyip büyük bir alana çıkmıştık. Alkışlarla ve zılgıtlarla bizi karşılayan kalabalığı aşıp ortadaki boş alana ağır adımlarla ilerledik. Silah sesleri müzik sesine karışmıştı.

BEDELWhere stories live. Discover now