Elli Yedinci Bölüm

Start from the beginning
                                    

-Bıyık mı?

-Onu da bilmediğini söyleme simdi bana Türker.

-Biliyorum biliyorum da simdi bıyık deyince Nilüfer'i hiç bıyıklı hayal edemedim.

-Abicim bıyık dediysek pala bıyık mı dedik, düşünsene Leyla da öyle bıyık, deyip kahkaha atmaya başladı Önder Türker Nilüfer'i değil ama Leyla'yı bıyıklı hayal edebildi ve o da gülmeye başladı. Bir süre güldükten sonra Türker'in telefonu çaldı arayan Nilüfer'di.

-Selam bi'tanem. Bitti mi kaş bıy. Derken "şey isin bitti mi gelip alayım mi seni" dedi ve o arada ona gülen Önder'e parmağını sallamaya başladı. "Tamam, orada buluşuruz, öptüm" deyip telefonu kapattı.

-Türker sen de ne boşboğazmışsın be kardeşim, dedi. "iyi ki diğer işlemlerden bahsetmemişim sana" dedi gülerek.

-Sen bu kadar şeyi nerden biliyorsun Önder?

-Annem bir yaz beni mahalle kuaförünün yanına çırak olarak vermişti. Orada öğrendim. Gerçi sadece bir hafta çalıştım ama zekiyimdir bilirsin. Çabuk öğrenirim.

-Bilirim bilirim. Peki, neden bir hafta çalıştın, beğenmedin mi?

-Olur mu çok sevdim, bolca sohbet ediyordum.

-Eee?

-Yaa işte kesim ve boya yaptıran kadınlar dönüp "nasıl olmuş" deyince yalan mı söyleyecektim. Doğruları söyledim ve kuaför abi annemden özür dileyip beni bir daha göndermemesini rica etti.

-Doğru derken Önder?

-Mesela kadının birinin saçları boyadan sonra çok ilginç görünüyordu. Boya da hep böyle tel tel mi olur dedim yanımdaki arkadaşa kadın da duydu ve bir daha baktı aynaya meğer saçları yanmış. Bir saç kesimine de; ya neyse ya ben yastığa bakacaktım.

-Bakma hazırlan hadi kızlar bekliyor gidiyoruz.

-E hadi gidelim. Yolda açık kumaşçı bulursak duralım kırmızı kadife kumaş bakarım.

-Bu saatte mi?

-Ne olmuş, belki nöbetçi kumaşçı vardır.

-Yürü Önder.

-Piki kardeşim.

****
-Benimle evlenir misin kızımın annesi? Diyen Türker'e:

-Türker, deyip sıkı sıkı sarıldı Nilüfer.

-Bu bir evet mi acaba, dedi Türker.

-Evet, dedi Nilüfer "Evet kızımın babası" dedi.

-Çok teşekkür ederim bi'tanem, deyip daha sıkı sarıldı Türker de Nilüfer'ine. Bu büyülü ana ortak olmak isteyen biri daha vardı elbette. Naz. Araya girmeye çalışıp "Anne, Baba" diyordu.

-Seni unuttuk mu prenses? Gel sensiz olmaz, dedi Türker ve onu da kucağına aldı ve üçü sarıldı. Naz çocuk kahkahalarıyla bu mutlu ana mutluluk katıyordu. Sonra Nilüfer yavaşça ayrılınca:

-Önce su yüzüğü takalım, dedi Türker ve Nilüfer'in parmağına yüzüğü takıp elini öptü.

-Çok güzel, dedi Nilüfer.

-Senin kadar değil, dedi Türker de. Nilüfer'in o an aklına ayakkabısı geldi.

-Ayakkabımı nereden buldun?

-Onu ayağını burktuğun gün odamda unutmuştun, o gün bugündür hastanede çekmecemde duruyor, dedi Türker.

-Neden geri vermedin?

İyi Ki Geldin!Where stories live. Discover now