Elli Yedinci Bölüm

Start from the beginning
                                    

-Ve simdi benim külkedim benim olduğuna göre ona göre bir evlilik teklifi etmem gerek. Külkedisi hikâyesindeki gibi ayakkabıyı giydireceğim önce ve evlilik teklifimi edeceğim. Sadece ayrıntıları planlamak kaldı.

-Tamam, yastık işi bende.

-Ne yastığı?

-Kırmızı kadife yastık.

-Yastıkla ne yapacağım ben, Nilüfer'i mi uyutacağım?

-Bir de hikâyeyi biliyorum diye geçiniyor. Türker o ayakkabıyı elinde sallaya sallaya mı Nilüfer'in karşısına çıkmayı düşünüyorsun? Yoksa bim poşetine mi koyup gideceksin?

-İşte ayrıntılar derken bunu kastediyordum. Yastık gerek demek şimdi. Nerden bulacağım peki?

-O iş bende dedim ya. Okulun tiyatro kulübüne sorarım ben; eğer onlarda yoksa kırmızı kadife kumaş alır ben dikerim, merak etme. Şöyle kenarlarından da boncuklar sarkıtırız. Onu ben yapamam ama.

-Sen yastığı nasıl dikeceksin acaba? Kız meslekte mi okudun yoksa?

-Ha Ha çok komik. On parmağımda on marifet benim. Sen merak etme. Youtube' a bakarım yapamazsam ki öyle bir seçenek yok. Aslında hikâyeye sadık kalmak adına Vural'ı üvey anne yapsak Nilüfer'i bir yere kilitlese ben de kambur hizmetli olsam kapıyı açsam Nilüfer'e, nasıl olur? Üvey kız kardesleri kim oynasın? Biri Leyla olsun, ya yok ya; o olmasın. O iyi biri. Benim tanıdığım başka kötü yok kimi yapsak ki?

-Önder saçmalama Allah aşkına. Ayakkabıyla gideceğim ve evlilik teklifimi yapacağım, bitti. Tiyatro yapmıyorum burada.

-Sana akıl verende kabahat. Neyse yaa. İyilik de yaramıyor. Yalnız kıyafetin o prenslerin kıyafetinden olsun bari.

-O kıyafetler nasıl demeye korkuyorum.

-Önce beyaz mus çorap giyeceksin üzerine bordo baldırlarının üzerinde biten bol peygamber donu tarzında bir şort ayni renkten gömlek yalnız gömlek de karpuz kol olacak ve şapka takacaksın. Şapkanda da kuş tüyü olacak.

-Öndeeeeer, bak kardeşim daha fazla zorlama istersen, yastık dedin tamam ama kıyafet olmaz çok istiyorsan sen giyin arkamda dur, dedi Türker.

-Prens ben miyim? Dedi hayretle Önder.

-Ben miyim oğlum?

-Tabi sensin, Nilüfer'in prensisin, dedi göz kırparak Önder.

-O halde ben de günümüz prensleri gibi normal takım giyinirim, dedi Türker nokta koyarcasına kararlı olarak. Önder burun kıvırarak:

-Sen bilirsin. Sonra Nilüfer teklifini kabul etmezse gelip bana ağlama.

-Önder, Nilüfer benden teklif istemiyordu hatırlarsan ve biz çoktan evlenmeye karar verdik.

-Dogruuuu. Vay vay Türker yine de teklifi yapacaksın ha. Kimin kardeşi be deyip Türker'e sarıldı. Sonra aceleyle ayağa kalkıp "Sana zahmet masayı toplasan, ben hemen yastık işine gireceğim"

-Seri üretime mi geçeceksin?

-Dünya hali Türker onu da öğrenip heybeme atayım; Bilmemek değil öğrenmemek ayıp.

-Haklısın, dedi Türker.

-Her zaman ki gibi.

-Ben masayı toplayıp çıkacağım. Nilüfer ile buluşacağım.

-Ahh ben de Leyla ile buluşacaktım. Bir yere gidecekti.

-Nilüfer ile kuaföre gittiler.

-Doğru. Fön, kaş, bıyık derken epey sürüyor bu kadınların kuaför işi.

İyi Ki Geldin!Where stories live. Discover now