Otuz Besinci Bölüm

Start from the beginning
                                    

-Dua ediyorum. Her gece böyle dua ederim ben.

-İyi ki gece ediyormuşsun, yoksa araya bir kaç ilahi de sıkıştırır sonra da bir şeyler dağıtırdın valla.

-Bak, hiç düşünmedim onu ama, iyi fikir, sağ ol Türker. Sen olmasan ne yapardım ben?

-Bilmem. Ne yapardın acaba, Önder?

-Seni arar bulurdum yine. Sen benim can dostum, abim, ailemden sonraki ailemsin, derken sanki sesi titremiş, Türker'i de duygulandırmıştı.

-Ateş basıyor mu? Terleme var mı, Önder? Önder kendi kendini kontrol edip,

-Yooo, neden ki? diye sordu.

-Bu duygusallık eğer ateş basması falan da varsa sanki menopoz gibi de.

-Olabilir mi?

-Olur valla.

-O zaman hemen bir randevu alayım ben.

-Al, al. Hangi bölümden randevu alacağını biliyor musun?

-Sen de beni iyice kör cahil ettin! Tabii ki biliyorum- kadın doğumdan randevu alacağım.

Türker gülse mi, ağlasa mı bilemedi. Zaten yeterince heyecanlıydı; gülmeyi seçti. Epeyce güldükten sonra Önder,

-Rahatladın mı, kardeşim? dedi. Biraz olsun stresini atabildin mi?

Türker o an Önder'in kendisini rahatlatmak için kafa bulduğunu anladı ve,

-Rahatladım, dedi.

-Sevindim, zira menopoza girince kulak burun boğaza gideceğimi elbette biliyorum deyip göz kırptı. Türker aptal aptal bakarken "Tamam yaa; hadi gidelim. Bir şaka da yapılmıyor ağız tadıyla" dedi ve evden çıktı.

-Halayı görünce de böyle espri saçabilecek misin acaba? dedi Türker Önder'in arkasından yürürken.

-Oğlum, şeytan tüyü var bende.

-Bir o tüyün eksikti zaten. Kimin arabasıyla gidiyoruz?

-Şimdi benim elim ayağıma dolanır, seninki ile gidelim. Dönüşte ben taksiye binerim.

-Taksiye mi? Niye ki?

-Ne bileyim; ayyy çıldırıciiiim! Türker, bir sakinleştirici mi yapsaydın bana?

-Kelin ilacı olsa kendi basına sürermiş, Önder. Allah yardımcımız olsun.

-Âmiiiin. Dur, dua edeyim yine.

-Aman, sakın. Sessizce gidelim, olur mu?

-Olmaz! Sence ne soracak hala bize?

-Masanın üzerine sandalye koyup, "Bana bu masa üzerinde sandalye olmadığını kanıtla," demeyecek herhalde, Önder!

-YYYok demez. Adımızı, soyadımızı, yaşımızı, işimizi, kimlerden olduğumuzu, hobilerimizi sorar elbet; başka ne soracak ki?

-Taaabiii canıııııım, Gine Bissau'nun başkentini soracak değil ya!

-Bissau.

-Efendim?

-Bissau, başkenti Bissau, dedi dalgınca Önder.

-Sen nerden biliyorsun?

-Ya Türker, bırak nerden bildiğimi; keşke sorsa böyle sorular. Ya da matematik sorsa keşke; bu kadar gerilmezdim yaaaa!!

-Gerilimimizi yok etmek için hadi bir an evvel gidelim de boyumuzun ölçüsünü alalım.

-Leyla için her şeyi alırım ben. Bas gaza, Türker!

İyi Ki Geldin!Where stories live. Discover now