-Dua ediyorum. Her gece böyle dua ederim ben.
-İyi ki gece ediyormuşsun, yoksa araya bir kaç ilahi de sıkıştırır sonra da bir şeyler dağıtırdın valla.
-Bak, hiç düşünmedim onu ama, iyi fikir, sağ ol Türker. Sen olmasan ne yapardım ben?
-Bilmem. Ne yapardın acaba, Önder?
-Seni arar bulurdum yine. Sen benim can dostum, abim, ailemden sonraki ailemsin, derken sanki sesi titremiş, Türker'i de duygulandırmıştı.
-Ateş basıyor mu? Terleme var mı, Önder? Önder kendi kendini kontrol edip,
-Yooo, neden ki? diye sordu.
-Bu duygusallık eğer ateş basması falan da varsa sanki menopoz gibi de.
-Olabilir mi?
-Olur valla.
-O zaman hemen bir randevu alayım ben.
-Al, al. Hangi bölümden randevu alacağını biliyor musun?
-Sen de beni iyice kör cahil ettin! Tabii ki biliyorum- kadın doğumdan randevu alacağım.
Türker gülse mi, ağlasa mı bilemedi. Zaten yeterince heyecanlıydı; gülmeyi seçti. Epeyce güldükten sonra Önder,
-Rahatladın mı, kardeşim? dedi. Biraz olsun stresini atabildin mi?
Türker o an Önder'in kendisini rahatlatmak için kafa bulduğunu anladı ve,
-Rahatladım, dedi.
-Sevindim, zira menopoza girince kulak burun boğaza gideceğimi elbette biliyorum deyip göz kırptı. Türker aptal aptal bakarken "Tamam yaa; hadi gidelim. Bir şaka da yapılmıyor ağız tadıyla" dedi ve evden çıktı.
-Halayı görünce de böyle espri saçabilecek misin acaba? dedi Türker Önder'in arkasından yürürken.
-Oğlum, şeytan tüyü var bende.
-Bir o tüyün eksikti zaten. Kimin arabasıyla gidiyoruz?
-Şimdi benim elim ayağıma dolanır, seninki ile gidelim. Dönüşte ben taksiye binerim.
-Taksiye mi? Niye ki?
-Ne bileyim; ayyy çıldırıciiiim! Türker, bir sakinleştirici mi yapsaydın bana?
-Kelin ilacı olsa kendi basına sürermiş, Önder. Allah yardımcımız olsun.
-Âmiiiin. Dur, dua edeyim yine.
-Aman, sakın. Sessizce gidelim, olur mu?
-Olmaz! Sence ne soracak hala bize?
-Masanın üzerine sandalye koyup, "Bana bu masa üzerinde sandalye olmadığını kanıtla," demeyecek herhalde, Önder!
-YYYok demez. Adımızı, soyadımızı, yaşımızı, işimizi, kimlerden olduğumuzu, hobilerimizi sorar elbet; başka ne soracak ki?
-Taaabiii canıııııım, Gine Bissau'nun başkentini soracak değil ya!
-Bissau.
-Efendim?
-Bissau, başkenti Bissau, dedi dalgınca Önder.
-Sen nerden biliyorsun?
-Ya Türker, bırak nerden bildiğimi; keşke sorsa böyle sorular. Ya da matematik sorsa keşke; bu kadar gerilmezdim yaaaa!!
-Gerilimimizi yok etmek için hadi bir an evvel gidelim de boyumuzun ölçüsünü alalım.
-Leyla için her şeyi alırım ben. Bas gaza, Türker!
YOU ARE READING
İyi Ki Geldin!
RomanceDoğmadan önce anne babasını kaybeden bir bebek,onu kabul etmekte zorlanan ama ona sımsıkı bağlanan bir teyze ve olmazsa olmaz bir aşk...
Otuz Besinci Bölüm
Start from the beginning