Dudaklarına yapışan sırıtışla "Dualarım sonunda kabul oldu. Yaşım iyice ilerlediğinden Gideonun çocuklarını göreceğime dair umudum kalmamıştı ama gel gör ki bu dünyadan ayrılmadan evvel torunumun bebeklerini de görmek bana kısmet olacak!" dediğinde ben hala içsel olarak gerçekle çatıştığımdan sevincine ortak olamıyor sadece izliyor ve dinliyordum.

Ruby nine elli yaşlarında gösterse de aslında yüze yakındı.

Büyük bir neşeyle bana bakarken duygularımdaki çalkantıyı anlayışla karşıladı. Saçımı bir anne edasıyla okşayarak "Senin için zorlu bir gebelik olacak güzel kızım. Beslenmene dikkat et, bol bol dinlen nihayetinde karnında bir değil, iki tane bebek var." deyince zihnimde iki sayısı bozuk bir plak sesi gibi yankılanıp durmaya başlamıştı.

Ne iki? İki mi? Karnımdalar mı? 

Kafamı toparlayamıyordum ancak içgüdüsel olarak zangır zangır titreyen ellerimi karnıma bastırmaktan da duramamıştım.

Benim bebeklerim olacaktı.

Hem iki tane birden.

"B... ben hamile miyim?"

"Evet."

Gözlerime hücum eden yaşlarla karnıma bakarak "İçimdeler mi yani onlar?" diye sorduğumda ahmak gibi görünüyor olsam da Ruby nine halimi hiç yargılamamış hatta onunda gözleri yaşlarla dolmuştu. Kafasını aşağı yukarı salladığında bu sefer de "Gideonun bebekleri mi?" diye mırıldandım. Gözlerinden taşan damlaları silerek "Evet, sizin bebekleriniz." demişti. Ağzımdan kaçan hıçkırıkla birlikte rahatlamış ve bütün duyguları aynı anda hissetmeye başlamıştım. Ağlamaya başladığımda Ruby nine yanıma gelerek bana kollarını sarmıştı. Başımı göğsüne yaslayıp anne kokusunu soluyarak yanaklarımdan süzülen yaşlara izin vermiştim.

Ruby nine sadece Gideona değil, öksüz kalan Yulier ile Metusa, Ailesi tarafından terk edilen Hyugaya hatta bütün klana annelik etmişti. En çok o anne sayılırdı o yüzden anne kokusu en çok onda vardı. Bu kadının gönlü o kadar genişti ki şimdi de bana da annelik ediyordu ve bundan asla gocunmuyordu.

Başımı kaldırıp gözlerimdeki yaşları silerek "Gideona söylemem lazım." dediğimde yüzündeki gülümseme yarım kalmıştı. 

"O zaten biliyor." Doğru, bebeklerim benden önce babalarına varlıklarını belli etmişlerdi. Demek ondan atölyede öyle tuhaf davranışlarda bulunmuştu. Karnımdaki bebeklerin kalp atışlarını duyduğu içindi. Fakat... beni buraya getirirken ki hallerini düşündükçe saf bir acı hissi kalbime iniyordu. 

"İstemeyecek... öyle değil mi? Ondan söyleyeceğim dediğimde yüzün düştü." 

"Hayır, hayır öyle düşünme güzel kızım. Bir kere kurtların yaradılışında sürüye göz kulak olmak, aile kurmak vardır, Gideon da bizden farklı değil. Ama... onun korkuları var anlıyorsun değil mi? Senin korkularınla aynı korkuları taşıyor fakat sen onun aksine içindeki korkularla yüzleşebildin."

"Onlarla yüzleşirse ne olur ki?"

Bana buruk bir acıyla tebessüm ederek "Yüzleştiklerini kaldıramaz." dedi. Binlerce cümlenin anlatamadığını iki kelimeyle anlatmıştı. Bunu yapması için onu zorlayamazdım çünkü yaşadıklarının sadece küçük bir kısmını bilmek bile beni böylesine mahvederken o tüm bunların içindeydi. Gözlerini karnıma çevirerek "Bil ki; onları isteyecek. Hem de öyle bir isteyecek ki belki de senden daha çok çünkü... onlara ihtiyacı var kızım. Yaşamak için bu dünyada bir şeylere tutunmaya ihtiyacı var." dediğinde kafamı sallayarak "Ona karşı sabırlı olacağım." demiştim.

"İşte böyle, akıllı gelinim benim. Aile kurmak herkesin sandığı kadar kolay bir iş değildir. Bazen kocanın sana, senin kocana sabırlı olmanı gerektirecek durumlar meydana gelir. Yeri gelir kavgalar edilir, birbirinizi istemeden incitirsiniz. Mühim olan yapılan hatadan döndükten sonra kendini nasıl affettireceğindir. Aile çaba, sorumluluk ve bol bol da sevgiyle kurulur." Bir ömür geçiren yaşlı kurdun gözleri geçmişe özlem duyuyordu. Onun mühürlüsünün Yulier gibi kendi klanından çıktığını duymuştum. Ruby nine Gideonun babasını doğurduktan birkaç sene sonra şifası olmayan bir hastalık yüzünden vefat etmişti.

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Where stories live. Discover now