EMARE MASKE: AZAP (FİNAL)

28.3K 1.4K 1.6K
                                    

1 yıl sonra...

"Korel Erezli, bugün seni unutmadığımın 365. günündeyiz. Yaprak sarısı gözlerin, çenende yanık izin, çektiğin her acı, yaşadığımız her an, vücudundaki emareler, içindeki kimliklerin, gerçeklerin, kül kokun ve o kalbin. Hepsi ilk günkü gibi aklımda, bir an bile silinmedi. Bir zihinde yaşıyorsun, o zihinde hiç ölmedin." Her zaman yazdığı cümleler, 365. günde de Minel'in defterindeydi.

Derin bir nefes verdi ve defteri diğer günlerde olduğu gibi kapatıp öptü; öperken yine diğer günlerde olduğu gibi gözünden bir damla yaş aktı, ardından her zaman olduğu gibi masasındaki fotoğraf karesine uzandı. Korel ile Minel'in konserde çekilen fotoğrafı, masasının üzerinde çerçeveyle duruyordu ama sadece masasının üzerinde değildi.

Masanın üzerindeki duvarda, soldaki duvarda ve sağdaki duvarda. Yatağının yanındaki komodinin üzerinde. Duvarlarda ilk günler durmadan yazdığı Korel Erezli adı, elinden gelse resmini çizebileceği görseller ama başarısızlıkları. Yatağının hemen yanında onun kıyafetleri; geriye kalan her şey, Korel Erezli'den ibaretti. Fotoğraf karesinde ikisi de gülüyordu ama maalesef ki yüzlerinde maskeler vardı; Korel Erezli'nin gülümseyen yüzünü hafızasına kazımak istediğinde baktığı fotoğrafta bile yüzünde bir maske vardı.

Sandalyeyi hafifçe iteklediğinde masasının üzerinde duran fanusa baktı; içi balıklarla doluydu, aynı balıklardan komodinin üzerinde de vardı hatta büyük bir akvaryumu olsa onun içini de balıklarla doldurabilirdi. Çünkü Korel Erezli balık beslemek isterdi, Edgardo Erezli'nin piranalarının olmasının önemi bile yoktu. Hatta Korel, yeniden balıklar alıp onları besleyeceğini söylemişti fakat insanlar buna bile izin vermemişti.

Minel bu dileğini kendisi gerçekleştirmişti; şu an Korel hayatta değildi ama onun için balıklar beslemeye devam edecek, her zaman onlara aynı isimleri verecekti: Daltonlar.

Yüzünde acılı bir tebessüm oluştuğunda balıklar onun canını acıtıyordu.

Çünkü Korel Erezli boğulmuştu, Minel yüzünden. Her sabah uyanıp kendine hatırlattığı o cümle, bir fanusla şimdi Minel'in karşısındaydı.

Çünkü Korel Erezli yanmıştı, Minel yüzünden. Her sabah uyanıp kendine hatırlattığı o cümle, akşamları bir mumla avcunun içini yakmasında gizliydi.

Çünkü Korel Erezli işkenceler çekmişti, Minel yüzünden. Her sabah uyanıp kendine hatırlattığı o cümle, defalarca kendine Korel'i hatırlatırken ortaya çıkıyordu. Onu hatırlamak bir işkenceydi.

Çünkü Korel Erezli ölmüştü, Minel yüzünden. Her sabah uyanıp kendine hatırlattığı o cümle, her gece dilediği bir umuttu.

Evden dışarı çıktı, sakin adımlarla yürüyüp uzaktaki motosikletine binmeden önce Boda bacaklarına dolandı ve kuyruğunu sallayarak Minel'den şefkat bekledi. Minel ona her zamanki gibi şefkatini verirken onu bulana kadar olan çabası, bulduğunda barınaktaki o ölmek üzere olan hali gözlerinin önünden gitmiyordu.

Boda yaşıyordu, yaşayacaktı; Minel, Korel'in isteklerini yerine getirecekti.

Birkaç dakika sonra motosikletine bindiğinde kask takmadı; çünkü kask Korel'in hiçbir zaman tarzı olmamıştı fakat artık Minel'in rüzgârdan uçuşacak saçları da yoktu; 365 günün her günü biraz kesmişti o saçlarını. Yalnızlıktan saçlarını kestirmiş değildi, Korel'in o Turuncu saçlara duyduğu hayranlıkla da ilgili değildi.

Saçlarını kesiyordu çünkü kendinden bir parça bırakmak istiyordu.

Motosikletini her gün gittiği o tepeye sürdü, uçurumun kenarına, Korel'in mezarına. Hayır, yağmur en çok Korel'in dostu değildi, Minel onun dostuydu; ikisi de yalnız değildi. Olamazdı.

EMARE SERİSİWhere stories live. Discover now