EMARE MASKE: 8. OYUN

8.2K 930 379
                                    

"Kötü insanlar hep kötülük yapmak zorunda mıdır, Korel?" Yazın serin havası yüzüme vuruyordu ve karşımdaki Korel'in gözlerine bakarken aslında cevabını bildiğim bir soruyu soruyordum. Ama Korel beni hep şaşırtırdı, hep farklı yanıtları olurdu. Hayata bakış açısı hep farklıydı.

"Hayır," dedi Korel ciddiyetle. "Bazen kötü insanlar yanlışlıkla da olsa iyilik yaparlar, Minel."

"Öyle mi?" Elimde duran mısırdan bir ısırık aldım. "Bunu nereden biliyorsun?"

"Çünkü çok kötü bir insan yanlışlıkla da olsa bana iyilik yaptı," diye fısıldadı ve bana doğru uzanıp dudağımın kenarındaki mısırı temizledi. "Beni seninle tanıştırdı."

🔥

Bir anı, kapıyı aralayıp içeriye girmişti ve ben de onu davet etmiştim. Oturmuştu karşıma, bana onun geçmteki yüzünü göstermişti, cümlelerini dinletmişti ve kendi hislerimi sorgulamama neden olmuştu. Öyle yüce bir histi ki bir anıda ondan başka kimse yokmuş gibi hissediyordum fakat başka bir anıda ondan ölesiye korkuyordum.

Beni mahvediyordu.

"Burada ne işiniz var?" Gürkan'ın sesi beni anılarımdan uzaklaştırdı, Korel'in ise uzanıp kot pantolonunu giymesine fırsat tanıdı. Gözleri Büge'ye döndü. "Sana buraya gelmeden önce haber vermen gerektiğini söylemiştim, Büge." Ardından gözleri Büge'nin kıyafetine kaydı. "Ayrıca senin bu halin ne böyle?"

Büge cevap vermek için dudaklarını araladı ama Gürkan'a dönüp sözünü devraldım. "Onu buraya zorla ben getirdim. Sana haber vermek de üzerini değiştirmek de istedi ama acelem olduğu için onu engelledim."

Korel ona bol gelen pantolonunu giyip üzerindeki siyah tişörtünün yakasını düzeltti. "Neden?" diye sordu Gürkan bana dönüp. "Bir problem mi var?" Bir problem mi var?

Birçok problem vardı ama burada onunla karşılaşacağımı ummadığım için birkaç saniye duraksadım. Büge ise bunu anlayıp Korel'e, "Dönmüşsün," diye seslendi. "Hangi rüzgâr attı seni buralara?"

Eskiden olsa Korel onu terslerdi ya da küçümserdi ama bu kez tek bir cümle kurdu: "Hiç gitmedim."

"Ah," dedi Büge gözlerini devirerek. "Pardon, hepimiz kör olduk da seni göremedik o zaman."

"Büge." Gürkan Büge'yi uyarmak istese de o aldırış etmedi.

"Doğru," dedi Korel soluk bir tınıyla. "Kör olduğunuzu yeni fark etmeniz de güzel bir ilerleme."

Hemen Korel'e baktım, sert değil ama dikkatli bir bakıştı. Az önce Büge'yle arabada olan konuşmalarımızdan sonra böyle bir cümleyi direkt üstüme alınmıştım.

"Bence burada durmanın bir anlamı yok." Gürkan ikisinin arasına girdi hatta benim bakışlarımı bile kesmek istedi fakat bunu umursamadım. "Minel, sorun ne? Buraya neden gelmek istedin?"

Hiddetle, "Bu lanet olasıca akıl hastanesine gelmek istemedim elbette," diye karşılık verdim. "Seni görmek istedim ama burada işe başlamışsın."

"Beni görmek mi istedin?" Gürkan'ın gözleri birkaç saniye Korel'e kaydı, sonra tekrar bana baktı. "Neden?"

En sonunda bakışlarımı Korel'den ayırdığımda Gürkan'a, "Seninle konuşmak istediklerim var," dedim ve aslında en doğru olanın kendim için de Korel için de görmezlikten gelmek olduğunu anladım.

"Ne gibi?" Gürkan tedirgin olmuştu. Üzerine giydiği beyaz önlük buraya hiç yakışmıyordu ve kendisi de eminim bunun farkındaydı.

"Geçmişim hakkında." Kelimelerin üzerine öyle bir bastırdım ki duvardaki saatin tik takları bile bir an kesilir gibi oldu.

EMARE SERİSİWhere stories live. Discover now