EMARE MASKE: 5. BODA

11.1K 994 994
                                    

Bazen görüntüler, yüzler hatta gerçekler bile insanı yanıltabilirdi. Öylesine acıydı ki en kötüsü de gerçeklerin yalan, yalanların da gerçek çıkması can yakardı.

Minel o gün hangisinde yanıldığını bilmiyordu ama izledikleri, kalbinin belki de son atışıydı.

Bir koltuğa oturtmuş, ellerini bağlamışlardı; bunu çok sık yapıyorlardı. Odanın içinde nefes alacak bir pencere bile yoktu ama öylesine büyüktü ki rutubet kokusu her yana dağılmıştı.

Bütün bunlar da umurunda değildi.

Tam karşısındaki televizyonda bir görüntü dönüyordu: Korel Erezli'nin görüntüsü.

Bir odadaydı, eli kanla kaplıydı, bir kadının boynunu kesmişti. Gözünü bile kırpmamıştı.

"O kadın," demişti diyafondaki ses, Minel'e. "Çocuğuna büyük bir özlem duyan anneydi. Onun bir cani olduğunu mu hatırlamak istersin yoksa onu tamamen unutmak mı?"

Bu cümlelerin ardından Korel'in gözleri, onu dikizleyen kameraya döndü; öyle donuk, öyle ifadesiz baktı ki Minel durduğu yerde ürperip koltuğa biraz daha sokuldu. Elinden damlayan kan, kadının boynundan fışkıran kan...

Hepsinin suçlusu oydu.

"Cevap ver," dedi sesin sahibi. Öyle hırıltılı bir sesti ki kadın mı erkek mi anlayamıyordu. "Onun Prometheus olduğunu ölene dek hatırlamak mı yoksa onu unutmak mı istersin?"

🔥

Hayal miydi, anı mıydı, kâbus muydu?

Zihnimde dönen görüntülerden kurtulmak isterken olduğum yerde çırpınsam da sırtımdaki ve ensemdeki acı beni engelliyordu. Ellerimi kaldırmak istedim ama acıyla yutkunurken ellerimin bağlı olduğunu fark ettim.

Gözlerimi zorlukla araladığımda bembeyaz tavan görüş alanıma girdi, sonra başımı iki yana salladığımda bacaklarımın da bağlı olduğunu hissettim. Başım vücuduma doğru döndüğünde siyah deri kemerlerle bir yatağa bağlandığımı gördüm. Dudaklarımdan tiz bir çığlık koptu.

O beni bulmuştu, hiçbir şey kâbus değildi.
Onun ellerindeydim.
Prometheus'un.

Bir kez daha başımı kaldırmak istediğimde boynumdaki acı köprücükkemiklerime kadar ilerledi. Bir çekilme vardı, sargı bezi miydi? Yüzümdeki acının nedeni neydi?

Sertçe yutkunduktan sonra etrafıma baktığımda bulunduğum yerin bir hastane odasına benzemediğini fark ettim. Hemen yan tarafımda boydan boya bir cam vardı, üçlü koltuk onun önündeydi. Duvarlar bembeyazdı ama o an, zihnimi bile durduracak başka detaylar fark ettim.

Çerçeveler vardı.
Çerçevelerin hepsi bomboştu.
"Boş çerçeveler."

Bağırmak ya da haykırmak istediysem de kuruyan boğazımla elimden hiçbir şey gelmedi. Elbet bir gün böyle bir sonun geleceğini biliyordum ama bu kadar kolay olabileceğini asla düşünmemiştim.

Gözlerimi sıkıca yumdum, son kez ellerimi yumruk yapıp kemerlerden kurtulmaya çalıştım ama imkânsızdı. Üzerimde sadece sutyenim vardı. Oda sıcaktı ama fazlasıyla, buz kütlesine düşmüşçesine üşüyordum. Beyaz çarşaf asla ısıtmıyordu.

Odanın kapısının açıldığını işitince gözlerimi araladım ve başımı çevirip arkama bakmak istedim fakat imkânsızdı. Öylesine zor hareket ediyordum ki, "Beni bağlama," dedim. Tek kurduğum cümle bu oldu. Beni bağlama. Eğer öldürmek istiyorsa bağlamasına gerek yoktu, ona kendimi direkt teslim edebilirdim.

EMARE SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin