3. FIRTINA

53.1K 3.1K 3.5K
                                    

Keyifli Okumalar

Şarkı: Boy Epic, Scars

Geniş bir havuzun içinde kurtuluş aramak için yüzdüğümü hissediyordum. Her bir kulacımda parmaklarıma dolanan ipler, yüzüme vuran zehir, gözlerimi açtığım zaman harelerimi yakan kezzap; kurtuluşumdan vazgeçmemi istiyor gibiydi.

Ne kadar derinde ya da ne kadar yüksekte olduğumu bilmiyordum. Belki de yukarıya doğru kulaç attığım zaman, derin bir nefesi içime çekecek ve kurtulacaktım. Diğer yandan, belki de daha derine yüzdüğüm zaman, parmaklarımı saran ipten, yüzüme ve gözlerime çarpan o yakıcı zehirden arınacaktım. Bunu düşünmeyi bırakmak, bana emanet edilen bir ödül değil, azaptı. İnsanın yüzmesi, atağa geçmesi, çabalaması güzeldi fakat ne için bunları yaptığını bilmemesi, çekilen her çileye ilaç olmuyordu.

Havuzun bitiş ya da başlangıç noktası yok gibiydi; ne zaman düştüğümü zihnimin bir köşesinde biliyor fakat bunu daha derinlere atarak kendimi yormayı tercih ediyordum. Yüzdükçe yoruluyordum, yüzdükçe bitiyordum, yüzdükçe siliniyordum; ellerime dolanan ipler parmaklarımı kanatmıyor, yok ediyordu.

Parmaklarıma dolanan iplerin ellerimi silmesinin sebebi, en güzel dokunuşun bıraktığı iz için miydi?

Gözlerimi yakan kezzap, görmeyi arzuladığım bir kumkumadan mı ibaretti?

İçine düştüğüm havuz kan kokuyordu fakat gözlerimin seçtiği kadarıyla bir damla kan yoktu. Kan kokusu, zihnimin parçalara ayrılan geçmişinden geliyordu; işte, emin olduğum tek nokta buydu.

Bazı geceler şiddetli bir baş ağrısıyla uyanıyor, sanki zihnimin içine yediğim darbelerle kan kusmak istiyordum; şimdi ise aynı ağrının daha âciz olanı, ellerimi bile uyuşturuyordu.

Parmaklarıma dolanan ipler, bana bir şeyleri anımsatmak is tiyordu fakat zihnim, gözlerimi o zehirli kezzapla yakarak beni kör ediyordu, geçmiş ise beni yok ederek intikam alıyordu.

Yavaş yavaş yok oluyordum. Hâlâ kulaç atabilmemin tek sebebi direnmek ve sonuna kadar yaşamak istememdi; zorladığım her düğümde kendim de katıldığım bir körlüğe yerleşiyordum ve başka bir düğümü de silik hafızamla ben ekliyordum.

Gözlerimi son bir kere açmak istediğimde sanki kezzap, harelerime bütün iğnelerini gönderdi ve ben ruhumun inlemesine kulak asmayarak yüzmeye devam ettim.

"Hey," diye bir ses duydum havuzun içinden. Derinlerden geliyor gibiydi ve bir erkek sesiydi fakat o kadar silikti ki beni defalarca kandıran zihnimin bir oyunu olabileceğini düşündüm; ellerimi yok etmeyi umursamadan, ipleri göz ardı ederek yüzmeye devam ettim. O saniye, sanki ipler biri tarafından çekildi ve daha güçlü bir ses duydum: "Beni duy."

Ses yaklaşıyordu; sesin içinde sakladığı nefes, yüzümde dans ediyor gibiydi fakat ben hâlâ acıyı tatmak istermiş gibi, kana susamışçasına yüzüyordum. Zehir, başımı o kadar çok ağrıtıyordu ki kulaklarım iflas edercesine uğuldamaya başlamıştı.

Yok olan ellerime dolanan hayali ipler sanki o sesin sahibi tarafından bir daha çekildi ve bana nefes olmak istermiş gibi, tutsak kaldığım havuzdan çıkarmak istedi. "Gözlerini aç. Beni duyuyor musun?"

İnadımın neye sebebiyet vereceğini bilmiyordum ve ne için bu kadar direndiğimi de bilmiyordum. İşlevsiz kalbime söz vermeyecek kadar kana bulanmıştım ve zihnimin kölesi haline gelmiştim; bu yüzdendir ki iplerden kurtulmak istediğim için yüzüyordum.

Soğuk bir elin alnıma değdiğini hissettiğimde kalbim ilk defa dizginleri eline aldı ve güçsüz bedenimi durdurarak havuzun içinde öylece kalmama sebep oldu. Ne batıyor ne çıkıyordum. Fizik kurallarına karşı gelebilecek kadar baskın bir yapım vardı ya da içine düştüğüm havuz, beni tamamen dibe çekmek için uğraşan bir karabasandı.

EMARE SERİSİWhere stories live. Discover now