EMARE PUSULA: 10. KUKLALARIN DANSI

18.9K 1.1K 1.8K
                                    

Gürültüler, insanların kalp atışlarını duymamızı engellerdi ve çığlıklar en çok gürültülü yerlerde duyulmazdı.

İnsanlar en çok kahkahalarının ve gözyaşlarının arasında bir başkasının sesini işitmek istemezdi, bir başkasının çığlıklarının onları bölmesine izin vermezdi.

İnsanlar en çok mutlu oldukları an vicdansızlaşırlardı. İnsanlar en çok mutsuz oldukları an körleşirlerdi.

İnsanların çok mutlu olduğu bir anın içindelerdi.

Kalp atışlarının duyulmadığı, gürültülü bir yer Prometheus için mabet gibiydi; mabedinde öfke ya da nefret yoktu ama her iki duyguyu da ortaya çıkarıp onu kullanabilecek kadar zekiydi.

Kendi mabedini en çok gürültülü yerlerde inşa eder, duymak istemediği sesleri de o mabede gizlerdi.

Yeni yaratacağı mabedinin kapısından içeriye girdiğinde bu sefer kendini daha farklı, daha dinç ve daha gerçek hissediyordu. Gerçeklik, Prometheus için bazen güzeldi fakat şu an gerçeklik istediği bir tarafta olamazdı.

Her adım atışında kendini sanki biraz daha yükseltiyor, her yükseldiğinde ellerine daha fazla güç geliyor ve gücünü her hissettiğinde mabedinin üzerine sanki toprak atılıyordu. O toprak her atıldığında mezarlığa dönüşecek mabedinden tek başına kurtulacaktı, Prometheus gömüldüğü çoğu mezardan elleriyle kazıyarak çıkmıştı.

Büyük tiyatro salonunun içinde ağır ağır yürüdü; oyun neredeyse bitmek üzereydi. İnsanların yüzündeki gülümseme Prometheus'un hoşuna gitmişti, gürültüleri ve kahkahaları severdi; ayrıca tiyatro salonundaki karanlık, onu gizleyen bir pelerin gibiydi.

Yüzündeki maskeyi düzeltti ve dördüncü sıradan girerek insanların arasından yürüdü. Onu fark eden kişiler vardı fakat tiyatro oyununun içinde de maskeler olduğu için önem vermiyorlar, pek fazla dikkat etmeden sadece gözlerini kaçırıyorlardı.

İzledikleri tiyatro oyunu Eros'u konu alıyor ve komik bir dille anlatıyordu. Sahnedeki adam birkaç saniye Prometheus'la göz göze geldi fakat dikkatleri üzerine çekmeyerek oyununu oynamaya devam etti. Gür sesiyle Eros'u canlandıran adam bembeyaz giyinmişti ve altında bir etek, elinde ise tüylü bir ok vardı. Bu görüntü her ne kadar akıllardaki Eros görüntüsüyle örtüşse de Prometheus'un aklında daha farklı bir Eros vardı.

Prometheus kendisi için ayrılmış olan koltuğa oturdu ve sırtını yasladıktan sonra hemen yan tarafına baktı. İstediği kişi hemen yanında oturuyordu, elinde su şişesi vardı ve keyifle tiyatro oyununu izliyordu. O kadar dikkatli izliyordu ki yanına birinin oturduğunu bile fark etmemişti; bu, adam için oldukça riskli bir durumdu. Normalde dikkati bir an bile dağılmazdı.

Sahnedeki Eros, "Ey!" diye bağırdı. "Şimdi kimin kıçına bu oku saplayacağım ve o kişiyi âşık edeceğim? Kendi kıçıma bu oku saplasam ve aynadan kendime baksam? Hayır hayır, bu çok saçma. Ey!

Neden kimse bana âşık olmuyor? Bu tüylü iğrenç ok yüzünden mi?"

Seyirciler hep bir ağızdan gülmeye başladılar ve Prometheus'un yanındaki adam da kahkaha attı.

"Güzel oyundur," dedi Prometheus yanındaki adama. "Başka şehirlerde de izlemiştim."

Adam, Prometheus'un yüzüne bakmadı ve kafasını onu geçiştirmek istermiş gibi aşağı yukarı salladı. "Fakat bazı şeyler yanlış işlenmiyor mu? Yunan mitolojisini kimse doğru düzgün bilmiyor."

EMARE SERİSİWhere stories live. Discover now