EMARE MASKE: 34. EDGARDO EREZLİ

Start from the beginning
                                    

Annesi daha şen bir kahkaha atıp, "Ben olursam boğulmayacak mısın Korel?" diye sordu. "Ya beraber boğulursak!"

Korel gözlerindeki yaşları sildi, altında mavi ördekli deniz şortu vardı, zapzayıf bir çocuktu. Saçları altın sarısı olmalıydı, büyüdükçe koyulaşmıştı. "Sen kurtarırsın anne! Ne olur sen de gel!"

Gözlerim acıyla dolduğunda Korel'in su korkusunu hatırladım ve onu boğduklarını. Aslında küçüklüğünden beri korkuyordu.

Görüntü değişti, Korel denizdeydi ve bu kez gülüyordu; annesi yine onu videoya çekiyordu. "Anne!" dedi Korel elleriyle suya vurarak. "Bak, yüzebiliyorum!"

"Aferin sana Korel, sen çok cesur bir çocuksun!" Korel güldü, suya battı, geri çıktığında gülmeye devam etti ve ileriye baktı.

"Anne, babam gelmeyecek mi?"

Sessizlik oldu, ardından annesi cevap verdi. "O yüzmekten hoşlanmıyor."

Video bitti.

Mavi ekrana bakarken gözlerimden birkaç damla yaş döküldü ama gözyaşlarına boğulmamak için direnirken yeniden o dosyalara ilerledim ve bu kez az önceki videodan iki sene sonrasına dair bir dosyayı aldım.

Korel okuldaydı fotoğraflarda. Elinde kalem, önündeki deftere bir şeyler yazıyordu. Mavi önlüğü vardı, yüzünde gülümseme. Başka bir fotoğrafta ödül kurdelesi almıştı, annesiyle beraber kadraja bakıyordu. Bir fotoğrafta yanında başkaları da var ama o insanların Korel'den çekindiği, kimsenin onun yanında durmamasından belliydi.

Bir CD daha çıktığında hemen onu da takıp oynatmaya başladım.

Korel okuldaydı, sahnedeydi ve elindeki kâğıttan şiir okuyordu. Annesi videoya çeken kişi olmalıydı çünkü konuşmasını duyabiliyordum. Şiirini okuduktan sonra insanlar onu alkışladı, o gururla başını eğip selam verdikten sonra merdivenleri inip annesinin yanına gitti.

"Anne," dedi endişeyle. "Çok kötüydüm, değil mi?" Başka bir tarafa baktı. "Anne, çok kötüydüm, değil mi? Babam neye kızdı? Neyi yanlış yaptım?"

Sessizliğin ardından annesinin, "Baban havasızlıktan rahatsız oldu, Korel," yalanı geldi. "Çok iyiydin! Herkes başarını konuşuyor."

Korel dudaklarını büktü. "Ama arkadaşlarım beni sevmiyor, neden?" İlerideki arkadaşlarını gösterdi; kamera o tarafa döndü, hepsi bir aradaydı, Korel ise uzaktan onlara bakıyordu. "Görmüyor musun?" Kamera yine Korel'in yüzüne döndü, gözleri dolu dolu bakıyordu. "Hiçbiri beni istemiyor. Biliyorum, babam da beni istemiyor, değil mi?" Kollarını önünde bağladı. "Gitmek istiyorum. Eve gidelim."

"Korel," dedi annesi, ardından kamera kapandı.

Mavi ekranla karşılaştım yeniden ve diğer dosyalara döndüm.

Belli bir seneye kadar Korel'in daima başarıları, gülen yüzü vardı ama belli bir seneden sonra fotoğraflar yok oldu, sadece CD'lerle karşılaştım.

Korktuğum anların yaklaştığını fark ettiğimde yutkunarak onların arasından bir CD'yi çıkarıp DVD'ye taktım ve görüntünün gelmesini bekledim.

Birkaç saniye sonunda karşıma çıkan görüntü korkuyla titrememe neden oldu çünkü Korel mutfağın köşesinde oturuyor, ağzından burnundan kan geliyordu ve babası tam karşısında onu dövüyordu. Videoyu çeken kişinin kim olduğunu bilmiyordum ama gizli çekim olduğu ortadaydı.

"Beni utandırmaktan vazgeçmeyeceksin, değil mi?" Cüneyt Erezli yüzüne öyle bir tokat attı ki Korel'in kafası arkasındaki duvara çarptığında dizlerini kendine çekip yüzünü korumaya çalıştı ama bu kez tekmeyi bacaklarına indirdiğinde Korel acıyla bağırdı. "Benim istediğim gibi bir çocuk olacaksın!" diye haykırdı Cüneyt Erezli. "Duydun mu beni?"

EMARE SERİSİWhere stories live. Discover now