EMARE MASKE: 11. SIRLAR

Start from the beginning
                                    

Korhan bunu zaten bekliyormuş gibi şaşkın olmayan bir ses le, "Elbette," dedi. "Önemli bir problem yok ya?"

"Aslında önemli." Sonra cümlemi düzelttim. "Yani benim için önemli. Aklıma direkt sen geldin. Bir başkası yardımcı olamazdı. Müsaitsen görüşebilir miyiz?"

Kısa bir sessizlik oldu, Korhan'ın bir kez daha hareketlendiğini hissettim. Reddedeceğini düşünsem de, "Şimdi mi?" diye sorduğunda gözlerim kısıldı.

"Ah, evet ama sanırım işlerin var, sonradan da konuşabiliriz."

"Hayır hayır," dedi hemen. Bu sefer hissetmekten öte bir kapının kapandığını duydum. "Sadece öğlen uykusuna yatmak üzereydim, o yüzden sordum. Neredesin? Seni almaya geleyim ya da istersen benim evime gelebilirsin." Benim evime.

Bu fikir beni rahatsız ettiğinde, "Dışarıda görüşsek daha iyi olur," dedim. "Ve beni almana gerek yok." Sırtımı yasladığım duvardan ayrıldım, geldiğim yoldan ters tarafa yürümeye başladım. "Kadıköy'deyim. Hell Races'ın çaprazında bir kafe var, biliyor musun?"

"Evet." Bir kapı kapanma sesi daha geldi. Evden hemen mi çıkıyordu? "Oraya mı geçiyorsun?"

"Evet." Adımlarımı hızlandırdım. "Kaç dakikaya orada olursun?"

"On dakika."

"On dakika mı?" diye sorduğumda şaşkındım. "Ama evin oraya on dakikadan uzak."

İnsanları durmadan sorguladığım için onun bana tereddütle yanıt vermesini bekledim fakat Korhan hızla, "Kendi evimdeyim demedim," dedi. Başka da bir açıklama yapmadı. "Şimdi arabaya biniyorum, on dakikaya oradayım. Bana fazlasıyla sert bir kahve söyler misin?" Sonra yine güldü. "Kendine de söylesen iyi olur; sesin epey kötü geliyor, kahve sakinleştirebilir."

O kadar yansıtıyor muydum? Kaşlarım çatıldı; son söylediğini yanıtlamadan, "Tabii," dedim. "Görüşmek üzere." Ardından telefonu kapattım ve çantama atıp hızlı adımlarla kafeye ilerledim.

Kararım doğru muydu yanlış mıydı bilmiyordum. Fakat etrafımdaki insanların hepsi ya bana yalanlar söylüyordu ya da gerçeklerim hakkında bilgi sahibi değillerdi.

Babam yalanlar söylüyordu, Korel yalanlara batmıştı, Gür kan Korel'in en yakın arkadaşı olduğu için sadece onun sözlerini dinliyordu, Büge'nin hiçbir şeyden haberi yoktu. En azından bana söylediği buydu. Fakat Korhan hem hayatım hakkında fazlasıyla bilgisi olan hem bir kez bile bana yalan söylemeyen tek kişiydi. Ayrıca bir yabancıdan farksızdı, yalan söylemesi için nedeni yoktu. Ama o da Korel Erezli'nin kardeşiydi. Bana onun için de yalanlar söyleyebilir miydi diye düşünmeden edemedim.

Kafeye girdim, masalara servis olmadığı için direkt standın arkasındaki adama iki tane fazlasıyla sert kahve siparişi verdim. Birkaç dakika sonra hazır olduğunda parasını ödeyip iki kahveyi de aldım, kafenin en uç noktasındaki masalardan birine ilerledim. Neyse ki bu saatlerde kalabalık olmayan kafede pek insan yoktu; biri köşede kitabını okuyor, başka biri ise önüne açtığı bilgisayarında yazı yazıyordu.

Pencerenin kenarına oturduğumda iki elimle karton bardağı tutup sıcak kahveden içerken gözlerimi pencereden dışarıya çevirdim.

Bu yol bana hem acı veriyor hem de içime farklı bir huzurun doğmasına neden oluyordu.

Korel Erezli beni ilk kez bu yolun sonundaki ara sokakta o adamların elinden kurtarmıştı; neredeyse tecavüze uğrayacaktım ya da öldürülecektim fakat o bir anda ortaya çıkmış, adamlardan zarar görmemi önlemişti.

EMARE SERİSİWhere stories live. Discover now