❄️ASLA DÖNÜŞ

Start from the beginning
                                    

Bulanıp duran şuurum yüzünden doğru düzgün düşünemiyordum. Sağırlaşmıştım lakin hissizleştiğimi sanarak hata etmişim. Dudaklarıma değen dudaklar beni yakan ateşten daha beter bir ateş tarafından yakılıyordu. Ağzıma dolan sıvının tadını alamadığımdan ne olduğunu çıkaramasam da yutkunduğum anda bütün vücuduma yayılan serinlik süratle içimdeki ateşe saldırıp onun yakarak geçtiği yerleri söndürmeye başlamıştı. Acı azar azar dinerken damarlarıma giren sıvı birbirine savaş açmış iki soya birden saldırmıştı.

Kanım yavaşça değişiyordu.

Cadı çekirdeğim içimde nabız gibi atarken her atışta kor gibi parlıyordu. İçtiğim sıvı sadece kanımı değil bana ait olan her şeyi baştan aşağıya yenileyerek değişime uğratıyordu.

Büyü çekirdeğimin stabil hale gelerek kor gibi yanmayı bıraktığını gördüm, içine dağılan kırmızı renkli sıvının taşı sertleştirip daha da güçlendirişini seyrettim. Zihnim, ruhum ve bedenim günlerdir çektiği zulümden kurtularak kendilerini iyileştirmeye bırakırken derin bir uykuya çekildiğimi hissedebiliyordum.

Bilincimin hapsedildiği karanlık dağılınca ortalık beyaza bürünmüştü. Vücudum kendini toparlayana kadar uyanamayacağımı biliyordum. Üzerimdeki beyaz geceliğe baktım. İp askılı gecelik diz kapaklarımın bir parmak aşağısına iniyordu. Eteği ve 'V' şeklindeki dekoltesinin kenarları danteldendi. Modern dünyada giymeyi en sevdiğim geceliğimdi. Bu gecelik aynı zamanda her gece rüyalarımda kara kurtla buluşurken giydiğim gecelikti. O yüzden bende yeri her zaman ayrı kalacaktı.

Bedenimle ruhum uykuya dalsa da bilincim uyanık kalmıştı. Neden uyumama izin verilmemişti ki? Elalarımı etrafta gezdirip dursam da görebildiğim tek şey uçsuz bucaksız beyazlıktı. Burada hiçbir şey, hiç kimse yoktu sanki hiçliğe karışmış gibiydim.

Göğsümdeki kırmızı örümcek zambağı dövmesi ısınıp parlamaya başladığında dinen acının tekrar nüksedeceğini sanıp başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Kaskatı kesilmiş bir vaziyette vücuduma vuracak acıyı beklerken ne kadar zaman geçerse geçsin bir şey olmayınca şaşırmıştım. Kırmızı örümcek zambağı parlamayı kestiği sırada "Kışın kalbi seninle olsun kız kardeşim." diyen erkek sesini duyarak yerimden sıçramıştım.

Arkamı döndüğümde yerde bağdaş kurarak oturan adamı gördüm. Tamamen beyazlar içerisindeki adamın sırtını örten pelerininin önüne, Zühre yıldızı kadınının hangi aileden geldiğimi öğrenmek için yaptığı büyülü suda çıkan nişan işlenmişti

O, Vellaï ailesindendi.

Aramil'in dediklerini anımsadım.

Gideon kanı getirdiğinde baygın bir halde olurum diye yapmam gereken her şeyi önceden detaylıca anlatmıştı. Çaka'nın bahsettiği kan olayı aslında Aramil'in bana bir keresinde laf arasında anlattığı Lore ritüelinin ta kendisiymiş. Ben Lore ritüelinin yalnızca beyaz cadı atalarından kan yoluyla alınan bilgi birikimi olduğunu falan sanıyordum oysaki işler sandığım kadar basit değilmiş.

Sana sadece sahip oldukları tüm bilgiyi, tecrübeyi değil, saf kanlıklarını da bahşediyorlardı.

Dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı.

Gideon kanı bulmuş.

Önümde duran beyaz cadının başka bir ne gibi bir açıklaması olabilir ki?

Heyecanımı bastırarak geceliğimin eteğini tutup hafifçe eğildim. "Kışın kalbi seninle olsun erkek kardeşim." Bende onun gibi beyaz cadıların geleneksel selamını vermiştim. Bu selamlaşmayı ilk kez Khafra ile sözleşme yaparken kurmuştum. O zaman neden böyle bir şey söylediğimi bilmiyordum; birden ağzımdan çıkmıştı, şimdiyse anlıyordum. Kanımda az da olsa beyaz cadı kanı bulunduğundandı.

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Where stories live. Discover now