Yirmi Yedinci Bölüm

En başından başla
                                    


Mutfağa geldiğinde Türker sofrayı hazırlamış ve yerine oturmuştu, oklavası da yanındaydı. İç çekerek yerine oturdu Önder. Galiba daha yiyeceği dayak bitmemişti. "Keşke tek ayak üzerinde durdursaydı Türker, bundan acısız olurdu" diye düşünmeden edemedi.

-Afiyet olsun, dedi Türker ve yemeğe başladı.

-Sana da, dedi Önder ve yemeğine yumuldu.

Menemen yapmıştı Türker. Öyle nefis olmuştu ki Önder parmaklarını da yiyecekti neredeyse. Kalan son parça ekmeğiyle tabağını yıkamaya bile gerek kalmayacak şekilde temizledikten sonra suyunu içip Türker'e bakmaya başladı. Bir şey demek istiyordu ama kıvranıyordu. Türker bu durumun farkındaydı, kafasını kaldırmadan

-Söyle, dedi.

-Neyi?

-Seni kıvrandıran şey neyse, onu.

-Müneccim gibi adamsın valla, dedi Önder

-Uzatma da söyle, dedi Türker oklavayı göstererek.

-Tamam tamam, söylüyorum, şeyyyy, ıııı... Cihan ve Vural, Erşan abi'nin yerine gidiyormuş sözü kutlamaya. "Siz de gelin," dediler, ben de "Tamam," dedim.

-Yarın iş var, yatacağım ben.

- Sen bilirsin, benim gitmem gerek ama.

-Neden?

-Leyla'yı yalnız mı bırakayım?

-Cihan ve Vural dedin. Leyla nerden çıktı?

-Kızlar olmadan söz kutlanır mı?

-Hangi kızlar?

-Simay, Leyla, Nilüfer.

-Nilüfer mi?

-Evet.

-Bana bir şey söylemedi.

-Haaa; tam seni arayacaktı, "Ben söylerim, zahmet etme" dedim. "Yok, arayayım," dedi. Ama ben ısrar ettim, "Kontörün gitmesin, ben söylerim. Bak, ararsan bozuşuruz," dedim.

-Ulan, mal? Ne kontörü?

-Ne bileyim, hani kontörlüyse telefonu diye iyilik yapayım dedim. Faturalı mı onun hattı? Bilmiyordum valla.

-Ulan, bu oklavanın sırtında kırılması farz oldu! Ne karışıyorsun Nilüfer'in beni aramasına, kutup ayısı!

-Ayıp oluyor ama "ayı" falan.

-Nezaket çerçevesinde konuştuğuma şükret sen! Oğlum valla Leyla'yı anlıyorum ben artık.

-Hangi açıdan?

-Sana "evet" dememesi açısından.

-Sahiden mi? Nedenmiş? Söyle de kendimi düzelteyim.

-Düzeltemezsin- sen üretim hatasısın.

-Ya, düzelirim ben. Sen söyle hele.

-Senin gibi bir dingili kimse düzeltemez dostum, kusura bakma!

-Dostmuş, dedi Önder suratını asıp.

-Dost acı söyler! Ben üzerimi değişmeye gidiyorum. Sofrayı sen topla.

-Hani gelmiyordun?

-O, Nilüfer'i duymadan önceydi.


Vural ve Cihan kızları beklerken Vural yengesine

-Yaa, yenge; bırakmadın ki biraz korkutayım şu Önder'i, dedi.

İyi Ki Geldin!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin