14

10K 787 117
                                    

Gözlerimi aralayarak etrafıma bakındım. Yüzümdeki gülücüğün tek bir sebebi vardı.

Uyumak.

Kafamı hafifçe kaldırdığımda koltukta uyuyan Kerem abimi gördüm. Ben ise yataktaydım. Onun odasında.

Gözlerimi ovuşturup yataktan kalktım. Yattığım yastığı ve yorganı alarak koltuğa ilerledim. Yorganı onun üzerine serdikten sonra uyandırmamaya özen göstererek yastığı da başının altına koydum. Kendine rahat bir pozisyon bularak yastığa sarılmıştı. Tebessümle odadan çıktım.

Duvar saatine baktığımda sabahın yedisi olduğunu gördüm. Yaklaşık on iki saattir uyuyordum. Açıkçası daha fazla uyurum diye düşünmüştüm.

Hızlı bir şekilde anahtarımı alıp evime geçtim. Okul için acele bir şekilde hazırlanırken çalan kapıya koştum hemen.

"Cemre sabah sabah nereye gittin yine?" dedi Kerem abi, pervaza yaslanmış bir şekilde. Üstümü gösterdim.

"Hazırlanmam lazımdı."

"Şu yüzünü böyle görmeyi özlemişim." diyerek gülünce ben de gülmüştüm. Enerji doluydum resmen. "Siz aşağı inin, benim beş dakikalık işim var geliyorum hemen."

Başını sallayarak elindeki telefonu uzattı. "Hattını içine taktım, numaralarımızı da ekledim." dedi. Minnetle gülümsediğimde göz kırpıp evine girmişti.

Telefonu cebime attıktan sonra kürelerin yanına ilerledim. Kırılmaması için etraflarını dikkatle sardım. Okula uğramadan önce bunları dükkana teslim etmem gerekiyordu.

Kumral saçlarımı açık bırakarak çantamı da alıp çıktım. Apartmandan çıktığımda arabanın yanına ilerleyip arka koltuğa bindim hemen.

"Cemre?" dedi yanımda oturan Çınar abim. "Kızın yüzüne renk gelmiş resmen."

"Günaydın." diyerek güldü Kaan abim de. Uykusuzluktan çökmüş yüzüm on iki saatte toparlanmıştı resmen.

"Günaydın." dedikten sonra çantamı kucağıma koydum. "Geç kalmıyorsak dükkana uğrayabilir miyiz? Gecikirsek ben taksiyle de gidebilirim hiç sorun olmaz."

"Gideriz güzelim, bir problem yok değil mi?" dedi Kerem abi. Başımı sağa sola salladım.

"Küreleri bırakmam gerekiyor, teslim edilecek müşterilere."

Onaylamasıyla eş zamanlı arabayı çalıştırmıştı. Trafiğin az olması da işimize geldiği için hızlı bir şekilde dükkana uğramış, kendimizi okulda bulmuştuk. Kaan abim spor salonuna inerken ben de kantinde tek başına oturmuş olan Anıl'ın yanına ilerledim.

"Selam." diyerek karşısına oturdum. Kollarını birbirine bağlayıp geriye yaslandı.

"Orası Eren'in yeri, gelir birazdan."

"Gelene kadar oturamaz mıyım yani? Üstelik ben senin ablanım."

Yutkunarak başını eğdi. Bu hali kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Abileri ve ablası olmasından nefret ettiğini söyleyen, bizi kabul etmeyen oydu. Şimdiyse tek kelime etmemişti.

"Anıl, benimle konuşmak istediğin bir şey olursa hep buradayım tamam mı? Ben seninle iyi bir başlangıç yapmak istiyorum."

"Kalkar mısın?" dedi sadece. Derin bir nefes alıp ayaklandım. Bana kısa bir bakış attıktan sonra tekrar önüne döndü.

Anıl yalnızdı.

"Bir de," diyerek dikkatini çektim tekrardan. "Çıkışta beraber yürüyelim mi biraz?"

Küre حيث تعيش القصص. اكتشف الآن