10

11.6K 790 110
                                    

"Cemre!"

"Ne!"

Arkamı dönüp ona baktığım sırada, ses tonumu ayarlayamadığım için öylece kalakaldı. Fazla tepki verdiğimi düşündüğüm için derin bir nefes alıp olduğum yerde durdum. Gecenin karanlığında, Kerem abi yanıma adımladı.

"Bu saatte nereye gidiyorsun?" dedi hemen. "Yarın götüreceğim seni, söz veriyorum."

"Dedemi tanımıyorsun, yemez içmez herkese mesafeli davranır o!"

"Ona orada iyi bakacaklar! Cemre başka çarem yoktu, evlilikten vazgeçmemişti anla beni."

"Bana neden sormadın?" dedim oldukça sakin bir şekilde. Bir adım daha yaklaştı. Tek avucunu yanağıma yaslayarak alnımdan öptü. Dudaklarını alnımdan çekmeden konuştu.

"Seni daha fazla üzmesine izin veremezdim, bu onun için en iyisiydi."

"Beni o büyüttü..." dedim acıyla.

"Artık biz varız güzelim."

Kollarını bana sarar sarmaz karşılık verdim. Bir bebek gibi sığındım ona. Dedem benden nefret edecekti, beni görmezden gelecekti.

Beni artık hayatında istemeyecekti.

"Hasta olacaksın." dedi kollarımı sıvazlarken. Apartmana doğru yönelttiğinde sessizce göz yaşlarımı akıtmaya devam ediyordum. Asansöre binince yüzüme baktı.

"Benden nefret edeceğini, gideceğini düşündüm. İki gündür ne halde olduğumu bilemezsin."

Bir şey söylemeye halim yoktu. Asansörün kapısı açılınca karşı duvara yaslanmış olan Çınar abimi ve Kaan abimi gördüm. Gözleri bizi bulur bulmaz rahat bir nefes bıraktılar.

"Onlara kızma, haberleri yok." dedi Kerem abi. "Sadece hastaneye kaldırıldığını biliyorlardı."

"Sarılabilir miyiz?" diyen Çınar abim, oldukça gergin gözüküyordu. Başımı salladığım an ikisi de yanıma gelip sarmışlardı beni.

Ben senelerdir sevildiğimi zannetmiştim, oysa sadece kısıtlanmıştım.

Artık gerçek sevgi ne demek biliyordum.

Ve bana gerçek sevgiyi öğreten bu insanlar için, ne yapmam gerekiyorsa yapardım.

-

Sabah ilk işim, hızlı bir şekilde üstümü değiştirip evden çıkmak olmuştu. Okula geç kalmamak adına erkenden çıkmıştım. Bu civarda tek bir huzurevi vardı, tahminimce orasıydı.

Asırlar gibi geçen otobüs macerasından sonra titreyen adımlarla ilerledim. Büyük binanın önündeki koca bahçeye girdim öncelikle. Kapıdaki güvenlik beni öylece süzerken, ben çoktan içeri girmiştim.

Bankonun yanına gidip oturan kadına baktım. Gözlerini üzerime dikti.

"Merhaba, ben dedem için gelmiştim." dememle garip garip bakmaya devam etti.

"Bu saatte mi?"

"Bildiğim kadarıyla yakını olanlara belirli bir görüşme saati verilmiyor."

Dedem bu saatte uyuyor olamazdı. Hep erken kalktığı için rahattım.

"Öyle tabii. Dedenizin ismini ve sizin kimliğinizi alabilir miyim?"

"Tahsin Sezen." dedim çantamdan kimliği çıkarırken. Kadına uzattığımda bir süre inceledi, kaşları havalandı. Muhtemelen baba kısmında dedemin adı yazdığı için garipsemişti.

Küre Where stories live. Discover now