2

22.7K 1.1K 351
                                    

Etraftaki bu tuhaf gerginlik, Görkem Sezen'in konuşmasıyla son buldu. Dedeme benzetmiştim tavırlarını. Karşısındaki kişiyi güçlü görüyorsa geriye çekiliyordu.

"Ona dedeniz bakıyor." dedi dürüstçe. "Bırakın, gitsin hayatına devam etsin."

"Bunca sene lan," dedi öfkeyle aralarından biri. "Bunca senedir kardeşimizi sakladın bizden. Niye yaptın!"

"Kerem yapma böyle oğlum." dedi acıyla, ona bağıran kişiye doğru. Daha fazla burada kalmak istemediğim için çantamı omzuma takarak gitmeye hareketlendim. İçlerinden biri önüme geçmişti hemen.

"Gitme, konuşmamız lazım." dedi yalvarır gibi. Bakışlarım Görkem'e değerken gitmemi isteyen gözlerle bakıyordu yüzüme.

"Dedem hastanede, gitmem gerekiyor." diyerek tekrar yürümeye çalıştım ancak bu sefer de aralarında en gergin duruşlu olan yanıma geldi. Arabasını işaret ettiğinde titrek bir nefes verdim.

"Biz de gelelim, tanışmak istiyoruz onunla."

Dedemin onlardan haberi var mıydı bilmiyordum, kabul ederek ilerledim tekrardan. Belki onlardan bir şey öğrenebilirim umuduyla arka koltuğa bindim. Yanıma oturan, tebessüm ederek tanıttı kendini.

"Ben Çınar, memnun oldum."

Ben de tebessüm ederek ismimi söyledim. Gözlerini aniden şoför koltuğunda oturana çevirdi.

"Cemre," dedi mırıldanır gibi. Hafifçe arkaya dönmüştü. "Adını ben koymuştum." demesiyle kaşlarım havalandı. Yüzündeki gülümseme beni de gülümsetmişti. "Ben Kerem." diye ekledi. Yanında oturan da hafifçe çevirdi kafasını.

"Ben de Kaan, ortancaları oluyorum."

"Hastanenin adresini verebilir misin?" Başımı sallayarak Kerem'e tarif ettim. Yolculuk sessiz ilerlerken, yanımda oturan Çınar hep beni izlemişti. Rahatsızca kıpırdanırken sessizliği çalan telefonum bozdu.

"Efendim?" diyerek açtım dedemin aramasını. Safa'nın sesini duyunca gözlerimi devirmekle yetindim.

"Neredesin? Köye dönüyoruz, sen yoksun."

"Geliyorum Safa."

"Neredesin?"

Sinirden yumruk yaptığım elimi yavaşça açıp her zamanki gibi sakin kalmaya çalıştım. Bana bu şekilde hesap sormasından nefret ediyordum. Kendini bir halt zannediyordu aklınca.

"Geliyorum dedim, uzatma. Dedem iyi mi?"

"Sinirli. Bulun onu diyip duruyor."

"Sakin kalsın, tansiyonu çıkmasın yine." derken, araba hastanenin önünde durmuştu. Kapının önünde Safa'yı gördüğümde oflayarak kapattım telefonu. Laf yapacaktı ve yine canımı sıkacaktı.

Arabadan iner inmez, bakışları beni buldu. Diğerlerine de baktıktan sonra kaşları olabildiğince çatılmıştı. Yavaşça ilerlediğimizde önüme geçti.

"Fazla olmaya başladın." dedi sert bir şekilde. "Köydekiler ne der, haberin var mı?"

"Çekil önümden." desem de beni takmadı. Kerem, Safa'nın kolundan tutarak kenara çekince fırsatı değerlendirip hızla içeri girdim. Dedemin koluna giren Mustafa amca ve Hasan amca, bu tarafa doğru geliyorlardı. Beni gördüklerinde üçünün de yüzünde tek bir ifade vardı.

Şaşkınlık.

"Cemre!" dedi dedem, ses tonunu arttırarak. Kendini öne doğru atınca hızlı bir hareketle yanına gidip destek oldum. Gözleri onların üzerindeydi. Tanımış mıydı?

Küre Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin