15

9.9K 790 85
                                    

Kerem

"Söyleyin artık." dedim sabırsızca. Koltukta oturmuş, gülerek yüzümüze bakıyorlardı. Biz ise gitmelerini beklermiş gibi yan yana ayakta dikiliyorduk.

Aklım tamamen Cemre'de kalmıştı. Sabahtan beri görmüyordum ve bir an önce yanına gitmek istiyordum.

"Öyle durmaya devam mı edeceksiniz?" dedi annem. Bizden bir geri dönüş alamayınca gözlerini devirdi.

"İşleri büyüttük." diyen babamdı. Gülen suratına bir tane çakmak istiyordum şu an. Hiçbir şey yapmamış gibi hayatına devam ediyordu.

"Bundan bize ne?" dedi Kaan hemen.

"Ne demek bize ne? Oğlum, yıllardır bu anı bekliyoruz. Artık öğretmen olmak zorunda değilsin, işlerin başına geçeceksiniz."

Annemin dediğine hiçbirimiz şaşırmamıştık. Onun dayatmalarına rağmen biz, istediğimiz meslekleri yapıyorduk.

Bizden bu yüzden uzaklaşmışlardı.

"Size kaç defa söyledim," diyerek bir adım attım öne doğru. "Kardeşlerimi istediğiniz gibi yönetemezsiniz. Anıl on sekizine girdiğinde onu da yanıma alacağım ve istediği üniversiteye girecek."

"Saçmalama Kerem!" Babam oturduğu yerden kalkıp tam karşıma geçti. "Anıl'ın kafasını bulandırma! Size iyilik yapıyoruz, bu market zincirleri-"

"Ya sabır... İstemiyoruz, anlamıyor musunuz?"

Çınar'ın sözlerinden hemen sonra, duyduğum tıkırtı sesiyle kapıya doğru baktım. Aynı sesi bir daha duyamayınca tekrar önüme döndüm.

"Bakın, bu sizin için büyük bir şans. Biz artık yaşlanıyoruz ve bu işi sizden başka emanet edebileceğimiz birileri yok."

Kaan, annemle küçük bir tartışmaya girerken kendimi mutfağa attım. Küçüklüğümüzden itibaren tek istedikleri buydu. Onların yaptığı işi devam ettirmemizi, onlara bağlı yaşamamızı isterlerdi.

Kardeşlerime bunu yapmalarına izin vermemiştim. Anıl'a yapmalarına da vermeyecektim.

Elim telefonuma gittiğinde hemen Cemre'yi aradım. Onun yanında hissettiğim huzur başkaydı. Gün içinde sürekli aklıma geliyor, onu bulduğumuz için bir kez daha mutlu oluyordum.

Telefonunu açmadığında sıkıntılı bir nefes verdim. Salondaki sesler giderek azalmıştı. Muhtemelen gitmişlerdi. Kaan ve Çınar konuşarak yanıma geldiklerinde elimdeki telefonu cebime koydum.

"Anıl'ın morali bu yüzden bozuk olabilir mi?"

"Ne alaka?"

"Cemre bugün okulda yanıma geldi, Anıl'ın iyi olmadığını söyledi."

"Niye?" dedim merakla. Kaan bana doğru döndü.

"Gittim sordum ama bir şey söylemedi. Abi, annemler bu aralar iş konusunu fazla abarttı. Biz Anıl'ın on sekiz olmasını bekleyecek miyiz?"

"Anıl bizi hayatta kabul etmez." dedi Çınar. Sıkıntıyla bir nefes vererek kapıya yöneldim. Arkamdan geldiklerinde çoktan Cemre'nin kapısını çalmaya başlamıştım.

"Kaan, Cemre uyuyor olabilir mi? Yorgun muydu bugün?"

"Hayır," dedi Kaan arkamdan. "Ders çalışacağım demişti. Dışarı mı çıkmış?"

Bakışlarım kapının önüne kaydı. Ayakkabısı yoktu.

Hızlı bir şekilde içeri girip montumu aldım.

"Nereye gittiğini biliyorum ben."

-

Cemre

Küre Where stories live. Discover now