22

9.8K 855 116
                                    

Bir çocuktuk ikimiz de. Anıl, zorla olgunlaştırılmaya çalıştırılmış bir çocuktu. Ben de çocukluğunu yaşamasına izin verilmemiş bir çocuktum.

İkimizin de hayatımızı etkileyen insanlar ortaktı. Birimiz onlardan uzakken, birimiz de onların dibindeyken çocukluğunu kaybetmişti.

"Beni affederler mi?" dedi Anıl. Başım omzunda olduğu için yüzünü göremiyordum.

"Neden tartıştığınızı bilmiyorum," dedim. Tahmin edebiliyordum aslında, buraya geldiğine göre bununla ilgili bir şeydi. "Yine de onlara ihtiyacın olduğunu sanmıyorum Anıl."

"Beni onlar büyüttü." diye yanıtladı. Onlara karşı kendini borçlu hissediyordu. Tıpkı benim dedeme karşı hissettiğim gibi.

Abilerim bunu fark etmemi sağlamış, dedemden beni uzaklaştırıp kendi hayatıma odaklanmamı sağlamışlardı. Anıl'ın benden bir farkı yoktu.

"Bu durum onlara minnettar olacağın anlamına gelmez."

Sessiz kalmayı tercih etti. Çok geçmeden odanın kapısı açıldığında başımı hafifçe kaldırıp o tarafa baktım. Önce Batu girdi içeri. Bizi görmesiyle ısırdığı tostu boğazında kaldı. Arda abi peşinden gelip sırtına vurdu.

"Ben şok."

Hemen ardından Kerem abim ve Kaan abim geldi. Kerem abim yüzünde bir tebessümle yanımıza gelirken Kaan abim şaşkındı.

"Cemre uyumuş mu?" diyerek içeri girdi Çınar abim. Gözleri bizi bulunca kaşlarını çattı. "Ulan ben hariç herkes sarıp sarmaladı kardeşimi."

"İyi misin bebeğim?" diyen Kerem abime döndüm tekrardan. Anıl beni yavaşça doğrultup ayaklanmıştı.

"İyiyim, serum bitti sanırım."

"Evet bitmiş. Ozan hoca geliyor, birazdan eve gideceğiz."

Başımı yavaşça salladım. Kerem abim, destek amaçlı kafamı göğsüne yaslamıştı. Ozan Bey'in gelmesiyle beraber birkaç soru sorulmuş, serum çıkartılmıştı. Kaan abim montumu giydirdikten sonra ayağa kalktım.

İyi hissediyordum.

"Şunları da alın," diyerek elindeki poşetleri Çınar abime verdi Arda abi. "Annem tutturdu yesinler diye. Yemek yapmış."

"Anamdan daha çok düşünüyor bizi be, başımın tacı kadın." dedi Çınar abim. Bu sözünü her ne kadar gülerek söylese de Anıl için acı vericiydi.

Onun yüzündeki hüzün içimi acıttı.

Hastaneden çıkıp arabaya bindiğimizde Kerem abim direkt olarak eve sürdü. Anıl'a nereye gideceğini sormamıştı bile. Artık onu bırakacağını hiç sanmıyordum.

Eve geldiğimizde, yemekleri yedikten sonra büyük ısrarlarım sonucu kendi evime geçmiştim. Birkaç güne kontrat işini halledeceğini söylemişti Kerem abim. O zamana kadar ufak ufak toparlanabilirdim.

Anıl'ı da yanıma çağırmıştım. Onunla konuşmam gerekiyordu, anlatır mıydı bilmiyordum ama deneyecektim.

Dalgın bir şekilde koltukta oturan kardeşimin yanına ilerledim. Boş bakışları beni buldu.

"Anlatmak ister misin?" diye sordum. Gergin bir nefes bıraktı.

"Aradım, açmıyorlar. Ben ne yaptım..."

Ağlayacak gibi çıkmıştı sesi. Hızlı bir şekilde kollarımı boynuna sardım. Başını omzuma yatırarak iç çekti.

"Seni bulduğumuzu anneme söyledim," dediğinde tepki veremedim. Ne annem ne de babam umrumdaydı. Sadece Anıl'ı düşünüyordum. "Babam çok öfkelendi bana."

Küre Where stories live. Discover now