25

8.6K 855 211
                                    

cemre mood: abi mutluluk var mı? bi dene ondan alim. çilekli

-

"Çok özledim." diye fısıldadı, elini ağzımdan çekmeden. Diğer eliyle bileklerimi sıkıca tutuyordu. Ben çırpınmaya çalıştıkça, daha da sıkıyordu.

"Onlar yüzünden bizi terk ettin, değdi mi Cemre?"

Ağzımı kapatan elinin baş parmağıyla yanağımı okşadı. Gözlerim abimlerin olduğu tarafa kayıyordu sürekli.

"Köye adım atıyorum, hepsi benimle dalga geçiyor. Neymiş, Cemre beni yarı yolda bırakmış..."

Histerik bir şekilde gülüp yüzümün her noktasında gezdirdi gözlerini. Yakınlığından dolayı başımı sağa çevirmek zorunda kaldım.

"Beni bu durumdan kurtarman lazım." Kol saatine kaydı gözleri. "Saat on olmuş, bizi bekliyorlar."

Bekliyorlar?

Bir anda beni sürüklemeye başladığında var gücümle vurmaya başladım ona. Ağzımı kapattığı için nefes almakta güçlük çekiyordum. Arabaya bindirdikten sonra kapıları kilitledi, kendisi binene kadar açmadı. O binerken ben de kaçmaya çalıştım ancak sıkıca tutmuştu kolumu.

"Uslu dur, kaza yapmayalım sevgilim." dedikten sonra arabayı çalıştırdı.

"Aç şu kapıyı!" diye bağırdım. Cama vurup sesimi duyurmaya çalıştım ama gaza çoktan basmıştı. İbre en sağa dayanırken korkuyla koltuğa yapıştım. Çok hızlı gidiyordu.

"Safa durdur şu arabayı, kaza yapacağız!"

"Olmaz, geç kalmayalım."

"Ne geç kalması, ne diyorsun!"

Ani bir dönüş yaparken başım sertçe cama çarptı. Bana kısa bir bakış atıp tekrar önüne döndü.

"Bütün köy bizi bekliyor merakla." dediğinde kaşlarım çatıldı. "Asıl gitmen gereken yere gidiyoruz, evine."

"Çıldırmışsın sen. Orası benim evim değil, bırak beni!"

Köye doğru yaklaşırken kurtulmak için çözümler arıyordum. Yapabileceğim tek şey vardı, ucunda zarar görebileceğim gerçeğini bilsem de yapmak zorundaydım.

Safa'ya uzanıp boğazına elimi sardım. Gözleri kocaman olurken ellerimi çekmeye çalıştı ancak sıkı sıkı tutuyordum.

"Bırak..." dedi nefes nefese. "Cemre, bırak."

"Arabayı durdur!"

"Hayır!"

"Safa durdur dedim!"

Direksiyonun hakimiyetini kaybetti. Gözlerimi yola çevirdiğimde ağaca doğru gidiyor olduğumuzu gördüm. Derin bir nefes alıp başımı eğdim. Safa hiçbir şey yapamazken, ağaca çarpmamızla güçlü bir şekilde savrulmuştuk.

"Siktir!" diye acıyla bağırdı Safa. Arabanın önünden dumanlar çıkıyordu. Benim kapım çarpmanın etkisiyle açılmıştı. Alnıma gelen cam parçası canımı yakıyordu ancak umrumda bile değildi. Safa'yı olduğu gibi bırakıp aşağı indim.

"Safa, oğlum!"

"Hayır ya..." diye mırıldandım etrafa bakarken. Köye girmiştik, kalabalık buraya doğru geliyordu.

Ayşen teyze beni sert bir şekilde ittirip oğluna giderken, sırtım ağaçla buluşmuştu. Yutkunarak nefesimi dizginlemeye çalıştım.

"Hasan koş, başı kanıyor yavrumun!" dedi Ayşen teyze. Köy bana garip garip bakarken odaklandığım tek şey vardı.

Küre Onde as histórias ganham vida. Descobre agora