3

21.2K 1K 192
                                    

Hissettiğim hiçbir şeyin olmadığı zamanlara dönmek istiyordum şu an. Öyle boş boş müzik dinlemek istiyordum. Kafamın içi bomboş, ruhsuz bir şekilde oturmak sanılanın aksine bana hep iyi gelirdi.

Endişe duymak değil.

Dedemin Kerem'e karşı kaldırdığı el Kerem tarafından tutulmuş, indirilmişti. Bu durum dedemi daha da çok öfkelendirmişti. Çatacak birini ararken benim gözlerimle buluştu gözleri.

"Sen mi haber verdin onlara?" diye sordu sert bir sesle. Kafamı sağa sola sallasam da inanmış gibi değildi.

"Sen bizi çok hafife aldın be bey amca." dedi Çınar. Tekli koltuğa oturmuş, az önce bayat dediği çikolataları yiyordu.

"Çıkın gidin evimden yoksa polis çağırırım."

"Bence polisi araması gereken biziz." Kaan lafını bitirdikten sonra bana çevirdi kafasını. "Cemre, sen evlenmek istiyor musun?"

Herkes bana döndü anında. Vereceğim cevap belliydi, asla kaçmazdım ama yine de dedemin bakışları gerilmeme neden oluyordu.

"İstemiyorum..." diye mırıldandım. Safa aniden ayağa kalkıp yanıma gelecekken Kerem onun göğsünden ittirmişti geriye doğru.

"Bu ne rezillik, kim bunlar Tahsin?" dedi Hasan amca. Herkes gibi o da ayaklanmıştı.

"Cemre'nin abileriyiz." diyerek ellerini tekrardan cebine koydu Kerem. "Hayırdır telaşlanmış gibisin? Dedesi bunamış, ben bu kızı rahat rahat alırım falan mı demiştin yoksa?"

"Bana bakın!"

Dikkatleri üzerine çekti dedem. Çınar oturduğu yerde oflayarak çikolataları sehpaya bıraktı. "Bir yedirtmediniz..." dediğini duymuştum.

"Cemre'ye yıllarca ben baktım. Ailesi benim onun. Şimdi geldiğiniz gibi gidiyorsunuz buradan. Bir daha da kızımın yanında görmeyeceğim sizi."

"Yıllarca baktın diye zorla evlendirme hakkın mı oluyor? Sen nasıl bir adamsın lan!"

"Zorla evlenmiyor. Safa köyün en efendi çocuğudur, ekmek elden su gölden yaşayacak."

"Bir kere bile fikrimi sormadın dede." diyerek suskunluğumu bozdum. "Hep ısrar ettin, evlen dedin. Ne istediğim senin umrunda bile olmadı."

"Cemre sus." dedi hemen. Bölmesine izin vermedim.

"Bugün seni tanımakta çok zorlanıyorum. Al köyünü, huzurla yaşa burada. Ben taşınıyorum."

"Ne?" dedi Safa hiddetle. "Ne taşınması kızım?"

"Şimdi daha net anlıyorum abi, Cemre kesin bizim kardeşimiz." diyen Çınar olmuştu. Safa ona ters bir bakış atıp tekrar bana baktı.

"Gidemezsin. Sen öyle yerlerde yapamazsın."

"Senden izin mi istedi dingil?"

Kaan'ın sesiyle ona bakınca boşluktan yararlanıp odama geçtim. Hazırladığım çantayı sırtıma alıp odadan çıkarken, dedem karşımda durdu.

"Sen bu değilsin," dedi. "Sen dedeni bırakıp gidecek bir kız değilsin."

"Değildim. Ama zorla evlenecek kadar da aptal değilim. Hiç kimse bana bir şeyleri zorla yaptıramaz, sen bile. Bugüne kadar sustuğum yeter de artar."

"Gitme kızım..."

Attığım adım olduğu yerde kaldı. Dedemin sesi öyle titrek çıkmıştı ki kendimi sorguladım bir an.

Onu bırakarak, nankörlük mü yapıyordum?

"Tek bırakma beni. Babaannenin emanetisin sen bana."

Hayır Cemre, daha sabah söyledi; köyden dışarı adım atmana izin vermeyecek.

Küre Where stories live. Discover now