11

11.1K 767 100
                                    

Önümdeki sipariş listesini çekmeceye bırakıp toparlandım. İçeri geçen Duru'ya seslendim.

"Duru! Benim çıkmam gerekiyor!"

"Ya Samet şimdi gelecekti!"

Hızlı bir şekilde yanıma geldi. Çantamı taktım ben de.

"Başka zaman tanışırım onunla, olur mu? Hava kararmadan köye gitmek istiyorum, daha iş bakacağım."

"Peki..." dedi dudağını hafifçe büzerek. "Dikkat et Cemre, pek tekin insanlar gibi değillerdi."

Başımı sallayarak hızlı adımlarla çıktım. İş bulmaya falan gitmeyecektim. Köye gitmek zorundaydım, dedemin yanına giderlerse onun sağlığı için hiç iyi olmazdı. Bütün bunları duymaması gerekiyordu. En azından köyün en mantıklı insanı, Mustafa amcayla konuşup halledebilirdim.

Servisin kalktığı yere gidip beklediğimde çok geçmeden gelmişti. Hızlı bir şekilde bindim. Şoförümüz Nihat amca bana bakıp yüzünü çevirmişti. O böyleyse köydekileri düşünemiyordum bile.

Titreyen telefonumu çantamdan çıkarıp arayana baktım. Kaan abi arıyordu. Buraya gelmelerini istemediğim için sessize alıp dışarda olduğumu belirten bir mesaj attım.

Servis durur durmaz stresli bir nefes alarak indim aşağı. Servisin içindekiler de ters ters bana bakarken sakin kalmaya çalıştım.

Yavaş adımlarla köyün içine girdim. İlk karşılaştığım kişinin Safa'nın annesi Ayşen teyze olması benim açımdan iyi olmamıştı.

"Ne işin var senin burada, nankör! Dedene neler yaptığını anlatmaya geldin herhal."

"Bizim hayatımız sizi ilgilendirmez."

"Yoksa abilerini üstümüze mi salarsın? O zavallı adamcağıza yaptırdıkların yetmedi galiba!"

"Ayşen teyze-"

"Cemre?"

Başımı çevirerek bana doğru gelen Mustafa amcaya baktım. Dedemin en yakın dostu, sırdaşı olan adama. Giydiği hırkasının cebine ellerini sokmuş, yavaş yavaş yanıma gelmişti. Gür sesini duyan köy halkı ise buraya toplanıyordu.

Gergin hissetmem çok normaldi.

Hepsi bana karşıymış gibiydi, hepsi tek bir noktadaydı. Ben ise karşılarında kendimi açıklamaya korkuyordum.

"Ben..." dediğimde, titrek çıkan sesime küfür ettim. Gelene kadar gayet güven doluydum ancak şimdi çok kötü hissediyordum.

Beni anlayan bir kişi bile yoktu.

"Adamı evinden etmiş."

"Bunca yıl baktı Tahsin bu kıza, yazık."

"Abilerini bulunca dedesine yapmadığını bırakmadı."

Etraftakilerin konuşmaları giderek artarken çantamın kulbunu sıkıca kavradım. Mustafa amcanın sesini duyunca ona baktım sadece.

"Niye geldin kızım?" dedi. Öyle duygusuz konuşmuştu ki, kızım kelimesini bile zor söylemiş gibiydi.

"Seninle özel konuşacaktım ama madem herkes burada..."

Gözlerimi etrafta gezdirdim.

"Dedemin kulağına kötü şeyler gitsin istemiyorum. Yaşlı olduğunu biliyorsunuz, kötü etkileniyor. İleri geri konuşmaktan vazgeçin."

"Biz senin yapmadığını yapıyoruz!" dedi kalabalığın içinden bir ses. Bakmak istemedim, başımı yere eğdim.

"Tahsin abiyi senden daha çok savunuyoruz, o bizim köyün en yufka yüreklisiydi!"

Küre Where stories live. Discover now