"Daha fazlasını yapabilirsin"

Kaşlarımı çattım. Belimdeki avcı bıçağını çekip hızlandım. Kaçırıldığım zaman Gideon el konulan eşyalarımı geri almayı unutmamıştı. Bıçağın kabzasını yan tutarak yüzüne savurdum. Aramil üstüne gelen bıçağın yönünü avucuyla darbeler atarak şaşırtıyordu.

Bütünüyle bıçağa odaklandığını kestirince sinsice tebessüm ettim. Yemi yutmuştu. Boştaki elimi yumruk haline getirerek kullanmayacağını söylediği sol omzunun eklemine geçirdim. İstesede savuşturamamıştı. Acıyla yüzünü buruşturarak birkaç adım geri çekildi. Omzunu tutuyordu. Bilmiş bilmiş sırıttığımda başını iki yana salladı.

"Beni gafil avladın"

"Veliaht hazretleri daha fazla dikkatli olmalıydınız" Yulier tezahürat ederek, yerinde zıplıyordu. Metusun tarzıyla alay edince ifadesi çirkinleşti.

"O kurdun yüzünden elflerin her veliaht deyişiyle tüylerim diken diken oluyor" Kahkaha attım. Metus amacına ulaşmıştı. Aramili bezdireceğini söylerken öyle keyif alıyordu ki her seferinde ellerini birbirine sürtüyordu.

"Her neyse. Lütfen sende şuna uyma. Bana vurmayı başardığına göre biraz da algılarını gözden geçirelim"

Cebinden kafam kadar iğneler çıkarınca uğraşmasına gerek kalmadan gülüşüm solmuştu zaten. Görünmez olsun diye boyanan iğneler bir cetvelin yarısına tekabül ediyordu.

"Bayan Yulier lütfen yaklaşın"

Yulier aradaki mesafeyi üç metreye indirdi. Aramil iğneleri karşılayamazsam, Yulier beni korusun diye bunu istemişti.

Aramızda altı metre boşluk bıraktı. Kol gücünden şüphe duymadığım için iğneleri on metre öteden atsa dahi kuvvetini kaybetmeyeceğini biliyordum.

Parmak boğumlarına dört iğne yerleştirdi. Havaya kaldırarak üstlerine mimlendiğimden emin oldu. "Kaçma. Olduğun yerde bıçağınla savunma yapacaksın"

Başımı salladım. "Şimdilik üç seferle kalacağız. Atış aralarına beş saniye koyayacağım. Hazır mısın?"

Duruşumu alarak bıçağımı kaldırdım.

"Gönder gelsin"

Elini soluna doğru gerdikten sonra iğneleri fırlattı. Süratle uçan iğnelere odaklandım. İrislerim görünmez hala gelen iğneleri son saniyede tespit etti. Elalarım yanmaya başladığında zaman akışı da ağırlaştı. Avcı bıçağını ustalıkla kıvırarak iğnelerin her birini engelledim. İğnelerin bıçağa çarparken çıkardığı tıngırtılar etrafta yankılanıyordu.

Batma acısı hissetmediğime göre hepsini bertaraf etmiştim. Pozisyonumu değiştiremeden bir sonraki dalgayla sıkıştırıldım. Bıçağım öyle hızlı hareket ediyordu ki harelerim tempoya ayak uyduramıyordu. Sezgilerim uyanmış, nihai güçte çalışıyordu. Üçüncü dalgayı da sağ salim atlattım. Göğsüm körük gibi inip kalkıyordu. Damarlarımı geren ve gözlerimi yakan o hissiyat usulca çekildi.

Az önce ne olmuştu?

Aramil kaşlarını çatmış, Yulier açık kalan ağzını kapatamıyordu. Bir şey söylemek istesemde ne diyeceğimi bilememiştim. Onlar kadar bende şaşkındım.

Kara saçılmış iğnelere karmaşık bir problemle bakar gibi bakarken karnıma giren ağrı ile elimdeki avcı bıçağını düşürdüm. Kollarımı karnıma sarıp dizlerimin üstüne düşerken acıyla "Ahhhh!" diye bağırdım.

Pantolonumu ıslatan soğuk kar tenimle buluşsa da lava daldırılan kalbimi serinletemiyordu.

"Alysa?!"

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें