Aç, susuz şekilde günlerce bırakılmış bodrum katından çıkarıldığında ise duymaya alıştığın tembihi bir kez daha işitirsin. Oysaki başını kaldırmaya halin yoktur.

'Seni sokağa atmayıp baktığımız için bize minnet duyman gerekir. En azından babana borcunu düzgün bir şekilde yetişerek ödemelisin. Sözünden çıkmamalısın, her dediğine itaat etmelisin, sana ne yapılmaması gerektiği söyleniyorsa buna uy. Yoksa bu seferki cezan yalnızca kilitlenmek olmaz!'

Annesinden aldığı parlak ela gözlerin her bodrumdan çıkışıyla gittikçe donuklaştığını görüyorlar mıydı acaba? duygu ipliklerinden birini o karanlık odada bıraktığını? elinde fazlasının kalmadığını. Komik olma. İstedikleri de bu değil mi zaten? emirlerine itaat edecek bir kukla. Unutma! seni buna dönüştürmeye çalıştılar Alysa.

Ve neredeyse başarıyorlardı da.

"H.. Hayır" diye mırıldandım. Titreyen ellerimi saçlarıma götürüp sertçe çekiştirdim.

Hayır! gözlerimden birbiri ardında dökülüyordu yaşlar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hayır! gözlerimden birbiri ardında dökülüyordu yaşlar. Bir şuana, bir geçmişe gidip gelen zihnimin yarattığı kaos tarafından yanıltılıyordum. Neredeydim? hala lanet olası bir depoda mı? yoksa o küflü bodrum katında mı? aklım benimle oyun oynuyordu! sırtımı artık neresi olduğunu bilmediğim duvara yasladım. Kayarak, yere bıraktım kendimi. Bacaklarımı kendime doğru çekip alnımı diz kapaklarıma yasladım.

İleri geri sallanıp duruyordum.

Mental olarak tamamen çökmüştüm.

Sayıklamaya başladım. Kendi kendime bir şeyler söylüyor, zangır zangır titreyen vücudumla başa çıkmaya çalışıyordum.

Gözlerimi sımsıkı kapattım.

'Babacığım! babacığım lütfen çıkar beni buradan! korkuyorum! babacığım!'

"Çıkarın be..ni buradan"

Sarsılan bilincimi kaybetmenin kıyısından beni döndüren şey yanağımda hissettiğim derin yanmaydı. Kulak zarımdaki uğultu şokla yerine oturmuş, tekrardan işlevini yerine getirmeye başlamıştı.

"Alysa!" adımı bağıran gür sesi işittiğimde sıçrayarak kendime geldim. Bulanık gören gözlerimi kırpıştırdım. Başımda büyük bir kalabalık vardı. Gideon önümde yere çökmüş endişeyle bana bakıyordu. Yulier, Metus, Hyuga ve klandan bir çok kişi deponun içine doluşmuştu. Göz ucuyla kapıya baktığımda kilidin açıldığını, güneş ışığının içeriye vurduğunu görmüştüm. Farkında olmadan ciğerlerimde sıkışan nefesi serbest bıraktım. Elimi kaldırarak, yanağıma dokundum. Sanırım defalarca bana seslenmiş, cevap alamadıklarında da girdiğim bunalımı başka bir yöne çekmek için tokat atmışlardı.

"Neden konuşmuyor?" içlerinden biri fısıltıyla sordu. Kimse şuanda yüksek ses çıkarmaya cesaret edemiyordu. Elalarımı boşluğa dikmiş öylece orayı irislerimle deşiyordum. Dilim falan tutulmamıştı sadece konuşacak takati bulamıyordum. Üzerimdeki onlarca gözün tetkik etmesi de cabasıydı. Bana üzülmelerini ya da acımaları istemiyordum. Ne yaşadığımı asla anlayamazlardı. Eskiden bu tarz olaylar sık sık başıma geldiğinden alışıktım benzer bakışlara. Lakin uzun zamandır kendimi kaybetmediğimden görmezden gelmeyi nasıl başardığımı da unutmuştum.

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Where stories live. Discover now