1. BÖLÜM

54.4K 1.4K 202
                                    


                           
Çığlıklarını duymadan önce korkusunu hissetmiştim. Biliyordu... Bir şeyler olacağını biliyordu. Yüzümde ki gülümseme kayboldu önce. Sonra da arabadan ağırca çıkarken yüzüne daha fazla odaklandım. Güven hissettiren mavilerinden bir damla yaş akıp gitti. Gözyaşını takip ettiğimde dudakları kıpırdandı.

"Gelme..." onu dinlemedim. Bugün en mutlu günümüz olması gerekirken ters giden bir şeyler vardı. Nasıl olduğum yerde öylece onu izleyebilirdim ki? Bir adım atacakken babam hızla annemin olduğu arabaya doğru koşarak bağırmaya başladı.

"Sakın gelme!" bedenimi hızla korku sararken yine dinlemedim. Bir şey olacaktı. Hızla öne atılmıştım ki kulağımı sağır eden bir gürültü koptu. Ne olduğunu fark edemeden kendimi sırt üstü yerde bulmuştum. Beynim uyuşmuşken etrafı derin çığlıklar ve yoğun duman kokusu sardı. Zorla düştüğüm yerden doğruldum. Nefes alamıyordum. Yutkundum. Nefes almaya çalıştım. Alamıyordum!
Birden etrafımı görüntüler kapladı. Ateş, kan, duman kokusu ve dağılan araba parçaları... Annem yanıyordu.

"Anne..." fısıltım kulaklarımda çınladı. Yarım saat önce yanımdaydı. Yarım saat önce bana gururla gülümsüyordu. Yarım saat önce mavileri sevgi ile parlıyordu.

"Anne..." yutkunmaya çalıştığımda nefesim boğazımda takılı kaldı. Gözümden bir damla yaş akıp giderken beynim yeni yeni açılıyordu. Annem alevlerin ortasında kalmış yanıyordu. Çaresizlikle ayağa kalkıp ilerlemeye çalıştım. Annemin çığlıkları kulağımda yankılanıyordu. Canı yanıyordu... Canı yanıyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum.

"Anne..." bağırarak ileri atıldığımda kollarımdan tuttular. Annemi kurtarmama izin vermiyorlardı. Onu benden alıyorlardı. Yanmasına izin veriyorlardı.

"Annemi kurtarın... Anne..." çırpınmaya çalıştım. Gittikçe dibe çekiyorlardı. Annem yaşıyordu ama. Çığlıklarını duyuyordum. Daha da çırpındım.

"Annemi kurtarın... Lütfen..." daha da güçlü tuttular. Duymadılar beni. Duymak istemediler. Annemin gözümün önünde yanmasına izin verdiler.

"Annem..." bağırmak istesem de fısıltıyla çıkmıştı sesim. Hala annemin çığlıkları geliyordu kulağıma. Çaresizlik yüreğimi esir almış, elimi kolumu bağlamıştı. Gidemiyordum! Onu kurtaramıyordum! Ben çaresizce çırpınmaya devam ederken tekrar patlama sesi geldi ve annemin sesi tamamen kesildi.

"Anneeeeee..."

**********************

Gözlerimi korkuyla açtığımda kaybolmuşçasına etrafa baktım. Önce annemin aldığı, duvarda asılı olan peluş oyuncaklar dikkatimi çekti. Sonra da annemin özenle dizdiği biblolar. Peşini çiçeklerim, aynam, masam, ders kitaplarım, fotoğraf köşem aldı. Odamdaydım. Her bir karesine annemin eli değdiği odamdaydım. Güvendeydim yani. Alnım da bir el hissedince irkilmeden edemedim. Lanet olası kabusun etkisindeydim hala. Gerçek olan kabusun.

"Aynı rüyayı mı gördün yine?" Seda'nın sessizce sorduğu soruya bir süre cevap vermedim. Gördüklerim rüya değildi ki! En mutlu günümde ben onları kaybetmiştim. Gururla parlayan gözleriyle, "İşte benim kızım!" dediği gün can çekişerek ölmüşlerdi. Onların bedeni yanarken benim de yüreğim yanmıştı. Bedenimi saran ani titremeyle yatakta toparlanıp, kendime geldim. Onlar için ayakta duruyordum ve durmaya da devam edecektim.

"Gerçekler." diye fısıldayarak hızla üstüme eşofmanlarımı geçirmeye başladım. Güneş tam olarak doğmamıştı. Kafamı dağıtmam için koşmam gerekiyordu.

"Kaç ay oldu hala kabusların devam ediyor. Destek almayı kabul etmiyorsun, tamam. Bari buralardan uzaklaş. Bu evden, bu şehirden... Kendini daha iyi hissedebilirsin." sessizce onu dinleyip saçımı taradım. Annemden aldığım uzun kızıllar. Ondan başka kimseye dokundurtmamıştım bu yaşıma kadar. Zamanı gelince uçlarını o keserdi. Kısaltmayı aklımın ucundan bile geçirmemiştim zaten. Babam öyle seviyordu çünkü. Ona dolanmasını, kokumu içine rahatça çekmesini sevdiğini söylerdi hep. O yüzden kimseye dokundurtmaya kıyamamıştım ya.

DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN BOYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin