FAVORİ

By Anesrum

284K 23.5K 4.2K

Cevahir Cemre, ruhu eskilerde kalmış bir pısırık, dili değil beyni sivri olan, iflah olmaz bir âşıktır. Okul... More

Tanıtım
1. Bölüm: "Favori'nin Kusuru"
2. Bölüm: "Dilsiz Cevahir"
3. Bölüm: "Sırra Mühür Basmak"
4. Bölüm: "Kişilik Listesi"
5. Bölüm: "Usta Yalancı"
6. Bölüm: "Vakumla Beni Pakize!"
7. Bölüm: "Güzin İle Baha"
8. Bölüm: "Alışma Süreci"
9. Bölüm: "Emanetime Hıyanet Etme!"
10. Bölüm:"İddia Kraliçesi Damla"
11. Bölüm: "Amaçsız Cevahir"
12.Bölüm: "İlk Randevu"
13.Bölüm: "En İyisi"
14.Bölüm: "Taylan, Müzik, Doksanlar"
15. Bölüm: "Gümüş Günü"
16.Bölüm: "Prens Köle Olursa"
17.Bölüm: "Anan Kim?"
18.Bölüm: "El-Hubb"
19. Bölüm: "Çok İyi Arkadaş"
20.Bölüm: "Okul Partisi"
21.Bölüm: "İlk Yalan"
22.Bölüm: "Sen Kimsin?"
23.Bölüm: "Aşktan Kaçmak"
24.Bölüm: "Çağlar'a Düşen Sırlara Sarılır"
25.Bölüm: "Kalp Kaçar"
26.Bölüm: Çocuk Parkında Facia"
27.Bölüm: "Nediz Ailesine Giden Yol"
28.Bölüm: "Nediz Toprakları"
29.Bölüm: "Okul Taylan'a Karşı"
30.Bölüm: "Sırrımız?"
31. Bölüm: "3C'nin Favorisi"
32. Bölüm: "Yalanların Ardında"
33. Bölüm: "Huzurevi Çetesi"
34. Bölüm: "Berru'nun Sırrı"
35. Bölüm: "Buzun Hükümdarı"
36. Bölüm: "Taraflar"
37. Bölüm: "The Görümce"
38. Bölüm: "Acaba?"
39. Bölüm: "Bebek Bakıcısı"
40. Bölüm: "1 Cevahir 3 Taylan"
41. Bölüm: "İtiraf Rüzgarı"
42. Bölüm: "Yakın Ama Uzak"
43. Bölüm: "Ölmek"
44. Bölüm: "Acı? Acı!"
45. Bölüm: "Sevdamız"
46. Bölüm: "Saf Sevgi"
47. Bölüm: "Favori 3C'yi Seviyor!"
48. Bölüm: "Barış Antlaşması"
49. Bölüm: "Elveda"
50. Bölüm: "Bir Daha Asla" (Final)
SON
Özel Bölüm: "Damat Kınası"
Özel Bölüm 2: "Aşırı Doz"
Özel Bölüm 3: "Seni Seviyorum...Cennet."
Özel Bölüm 4: "3T ve Cevahir Nediz"
Özel Bölüm 5: "Arkadaş Krizi."
Özel Bölüm 6: "Elde Etme Planı"
Özel Bölüm 7: "Bakıcı"
Özel Bölüm 8: "Merhaba"
Özel Bölüm 9: "Söz"
Özel Bölüm 10: "Sıradan Bir Akşam"
Özel Bölüm 11: "Bay ve Bayan Nediz"
Özel Bölüm 12: "Öpücüğün Sonu"
FAVORİ & BULUTLAR DA AĞLAR
Özel Bölüm 13: "Ailemiz"
Özel Bölüm 14: "Hoş Geldin Bebek"
RUHUMDAKİ LEKELER

Son Özel Bölüm: "İyi ki Doğdun"

3.1K 175 35
By Anesrum



                                                         Sondaki açıklamayı herkes okusun lütfen!

                                                                                                      

Bugün çok özel bir gündü.

Bugün 10 Mayıs'tı.

Tan'ın, oğlumun kutlayacağımız ilk doğum günü, geçen sene doğduğu gündü.

Evde büyük bir karmaşa vardı, herkes heyecanlıydı. Annem ve Eylem anne misafirler için servis edilecek yiyecekleri hazırlarken Bilgin tembel bir şekilde Eylem annenin bin kere silmiş olduğu mobilyaların tozunu yeniden alıyor, bunu yaparken sakız çiğneyip müzik dinliyordu. Tüm bu yabani tavırlarına karşın Bilgin mükemmel bir halaydı: Tan ona resmen tapıyor, onu görünce gözleri gülüyor, Bilgin'de ona bakmaktan büyük bir zevk alıyordu. Bilgin Yalın'ın ona söylediği hiçbir şeyi dinlemezken bu esnada Yalın ve Efdal Tan'ın ilk doğum gününün özel olması gerektiğini söylemiş ve oğlumun fotoğrafını evimizden yürüterek onu küçük özel kartlara bastırmıştı. İsteyen herkes bu kartlardan alabilecekti, üstelik boyutları da çok fazla küçük değildi. Yere oturmuş, Yalın başına gelmiş bir olayı Bilgin'e anlatırken, Bilgin de onu dinlemezken uğraştıkları şey buydu. Yalın bir oyun şirketinde iş bulduğu için çok mutluydu. Böylece sabahtan akşama kadar sevdiği şeyi yapabiliyor, demoları herkesten önce oynayabiliyordu.

Efdal oldukça mutlu bir şekilde kartları düzenliyor ve onlara minik kurdeleler takıyordu. Tan altı aylıkken Damla'ya evlenme teklifi etmişti ve Damla orada bayılmış, ancak saatler sonra ayılabilmişti. İlk önce Efdal'den köşe bucak kaçmış ama sonunda evlilik teklifini kabul etmişti. Bundan üç ay sonra düğünleri vardı ve ben oğluma acilen bir oyun arkadaşı istiyor, bu konuda sürekli sevgili yarımı sıkıştırıyordum. O da bana sevgili yarısının oğluşuna sürüsüyle oyun arkadaşı yapacağını söylüyordu. Tabii Damla bunu duyunca kafasına okkalı bir tokat indiriyordu ama Efdal'in umursadığı bile yoktu, aslında alışmıştı bu duruma. Efdal ile Damla biraz para biriktirmek istemişti evlenmeden önce. Damla'nın sinirlenip patronuna posta koymasıyla terfi alması bir olmuştu. Sanırım patronu dişli çalışanlarını seviyordu. Garip bir adamdı.

Yalın ve Efdal kartları düzenlerken takımın eksik parçaları Onur ile Taylan tamamen başka şeylerle meşguldü. Kocacığım, yanaklarını yediğimin evladı pastanın durumunu öğrenmek için anlaştığı pastaneyi aramış onlarla konuşuyor, Onur ise Tan'ın hediyelerini annemin hazırladığı masanın üzerine güzelce diziyordu. Amcaları arasında Tan'ın en fazla kucağına çıktığı Onur'du. Efdal ile genelde yaramazlık yapıyor, Yalın ile oyunlar oynuyor, Onur'a ise öpücük ya da kucak istediğinde gidiyordu. Onur böyle zamanlarda gözümün içine bakıp ağlamaklı bir ifade ile burnunu çekiyor, Leyla da gülüp duruyordu. Güzin ile Baha büyümüş, Baha Güzin'inin çocuğuna bakar olmuştu. Bu da onu duygulandırıp duruyordu.

Adamlar etraf ile ilgilenirken kadınların ilgisinde tek bir kişi vardı: o da oğlumdu. Tan'ın tüm güzel takım elbiselerini çıkarmış hangisinin ona daha çok yakışacağını bulmaya çalışıyorlardı. Tan'ın altında sadece bezi vardı, Damla elbiseleri ölçüp biterken Leyla sürekli oğluşumun göbüşünü öpüyor, Tan da gıdıklandığı için gülüyordu. Sonra Damla'dan azar yiyorlar ve susmak zorunda kalıyorlardı ama Damla uzanıp kıskanç bir şekilde Tan'ın boğum boğum kollarını öpünce neşeleri eski haline dönüyordu.

Tan'ın odasının kapısında durmuş arkadaşlarımı izlerken hafifçe gülümsüyordum. Annemler mutfaktan beni kovdukları için yapacak bir şey bulamamıştım. Üstelik Hüseyin Baba birkaç akrabalarını almak için gittiğinden konuşacak birini de bulamıyordum. Zaten her zaman güzel olan ilişkimiz Tan doğduktan sonra daha da iyi olmuştu. Damla bunun bir 'erkek' evlat doğurduğum için olduğunu öne sürse de, ben o yüzden olmadığını biliyordum. Hüseyin Baba Tan doğduktan sonra özellikle üzerime düşüyordu çünkü baba eksikliği çekmemi istemiyordu. Bu yüzden oturmaya geldiklerinde Bilgin ile Eylem anne hemen Tan'ın yanına koştururken o, benim yanıma gelir, sarılır, halimi hatrımı sorardı. Benim için Taylan ile tartıştığı bile oluyordu. Sürekli ona, "Sen ne anlarsın! En iyisini gelinim bilir!" diyip duruyordu. Taylan artık bu işe iyiden iyiye gıcık olmaya başlamıştı. Üvey evlat muamelesi görüyordu adamcağız.

En sonunda misafirler gelmeye başladığında ancak Eylem anne Bilgin'i azat etti ve kızlar Tan'ın giyeceği takımı seçmeyi becerdiler. Onur, Efdal ve Yalın işlerini bitirmiş salona geçmişken Tan'ı giydirmek için odaya girdim ama oradan da kovuldum. Teyzeleri olarak yeğenlerini giydirebileceklerini söylediklerinde kendimi kapının önünde buldum. Annem, Eylem anne ve Taylan ile misafirleri karşılarken kızlar da Tan'ı giydirip içeri getirdiler. Saçlarını taramış, papyonunu bile takmışlardı. Çekik gözleri ile Taylan'ın ufak bir kopyası olan Tan sürekli gülümseyen bir çocuktu. Eve gelen bir sürü insana ilk tepkisi de gülücük atmak oldu. Taylan'ın kuzenleri ona bakıp delirirken Hüseyin baba ile birbirimize sarıldık. Benim ve Taylan'ın akrabaları eve doluşunca Tan'ı sevmeye çalışma operasyonu başladı. Herkes onu öpmek ve kucaklamak istediği için elden ele gezdiriyorlardı. Günün baş rolü olduğunu bildiğini düşündüğüm oğlumun ise bu umurunda değil gibiydi, gülmeye devam ediyordu. Ama bu iş biraz uzun sürünce huzursuzlanmaya ve ağlamaya başladı. O zaman onu izin isteyerek dayımdan aldım. İlk önce ağlamaya devam etti, böyle zamanlarda suratını boynuma gömüyor oradan çıkarmıyordu. Biraz sakinleştikten sonra kucağımda oturmaya devam etti. Sıkılınca ise babasının kucağına geçiş yaptı. Benim kucağımda durmayı pek fazla sevmiyordu, babasıyla daha çok eğleniyordu.

"Bababababa." demeye başladığında Taylan onu koltukaltlarından tutup kaldırdı ve burnunu öptü. Bu minik oğlumun çok hoşuna gidiyordu. Güldü ve küçük parmaklarını kaldırıp Taylan'ın suratına yasladı ve kocamın burnunu dişlemeye başladı. "Bababababa."

"Maşallah, konuşmaya da başlamış." dediğinde Taylan'ın halası kafamı salladım. Annem ve Eylem annem misafirlerle oturmamızı söylemişti bu yüzden servis işini onlar ve Damla ile Leyla hallediyordu. Yalın ile Efdal ise pastayı teslim almak için aşağıya inmişlerdi, servis evi tam olarak bulamamıştı. Onur ise teslim aldığı hediyeleri masaya koymakla meşguldü.

"Sadece baba mı diyor?" diye sorduğunda Taylan'ın kuzeni kafamı iki yana salladım.

Tan'a hafifçe eğildim. Şimdi kocamın kucağına oturmuş papyonuyla oynuyordu. "Tan, hadi anne de bebeğim. Anne." Tan ilk önce benimle ilgilenmedi ama üsteleyince kafasını kaldırıp bana baktı. "Anne."

"Ayne."

"Senin ağzını yerim!" diye çığırdığında kuzenim gülümsedim. "Şuna bak yüz şekli aynı sen."

"Tek orasını kendime çektirebilmişim zaten." dedim biraz dert yanarak. "Geri kalan her şeyi aynı babası."

"Ne güzel işte babası gibi yakışıklı olacak yeğenimiz!" Taylan'ın kuzeni göz kırptığında yanaklarını sevdiğimin evladı güldü.

Tan bir anda huzursuzlanıp mızırdanmaya başladığında neler olduğunu anlayamadık. Taylan'ın kucağından sıyrılıp bana geldiğinde ve suratını göğüslerime gömdüğünde ancak acıktığını kavrayabildim. Birazdan ona ek mama vereceğim için emzirmenin sakıncası olmadığını düşünüyordum. Avuçlarını gömleğime bastırıp "Möööö!" demeye başladı. "Mööö!"

"Möö mü?" Uzaktan kuzenim yüzünü buruşturduğunda iç çektim.

"Efdal'in işleri. Ne zaman acıksa süt içtiği için mööö demeye başlıyor. Sayesinde bu yaşımda kendimi inek gibi hissediyorum." Bıkkınlıkla iç geçirdim. "İzninizle ben emzirip geleyim."

"Git kızım git." dedi Taylan'ın amcası. Mızırdanan oğluşumu alıp yatak odasına geçtim ve onu yatağa bırakıp gömleğimin düğmelerini çözüp sütyenimi sıyırdım.

"Acıkmış mı benim bebeğim?" Tan'ı kucakladığımda yeniden möö'lemeye başladı. Neyse ki kucağıma yatırdığımda mama yiyeceğini anladığından hemen sustu ve göğsümü emmeye başladı. Bunu yaparken bir alışkanlığı vardı ki bu beni ilk zamanlarda çok korkutuyordu. Emerken arada sanki boğuluyormuş gibi derin bir hırıltı çıkarıyor sonra emmeyi biraz bırakıp yeniden emmeye başlıyordu. Üstelik bir de emerken uyuyakaldığı bile oluyordu. Emerken elini göğsümün üzerine koyması da alışkanlıklarından biriydi. Uyurken bile elini oradan çekmiyordu.

Emmeyi bitirdiğinde üzerimi düzelttim ve gazını çıkartmak için dikleştirip sırtını sıvazlamaya başladım. Neyse ki Tan'ın çok fazla gaz problemi olmuyordu. Çok geçmeden gukladığında içeriye yeniden döndük. Ben Tan'ı emzirirken pastamız da gelmişti. Yalın ile Efdal ayakkabılarını çıkarırken Tan'ı dayıma verdim ve mutfağa geçtim. Annemler pastaya mumları diziyordu. Pastanın üzerinde Tan'ın iki aylıkken çekilmiş bir fotoğrafı vardı. Tombul yanakları bembeyaz teni sayesinde daha da fazla kırmızı görünüyordu, çekik gözleri kapalıydı ve o küçük ağzı kocaman açıktı. O kadar tatlıydı ki!

Kim doğurmuştu be!

Yemeklerle bezeli masada pasta için yer açılırken Yalın ile Efdal içeri girdi ama tek değillerdi. Yanlarında birisi daha vardı.

Kamu Kaşarı!

Çağlar!

"Senin burada ne işin var?" dememle gülmesi bir oldu.

"Sana da merhaba Cevahir." Güzel bir gömlek ile pantolon giymişti, tepesinde güneş gözlüğü vardı. Yine her zamanki gibi karizma duruyordu.

"Sen...nasıl? Evin yolunu nasıl buldun?"

"Gelmişsin!" Taylan yanımıza geldiğinde ben hala olayları kavramaya çalışıyordum. İkisi birbirlerine sarılıp sertçe sırtlarına vurdular. Benim anlamadığım bir işten bahsetmeye başladıklarında kaşlarımı çattım.

"Siz ne ara konuştunuz?"

"Arayıp Tan'ın doğum gününü kutlayınca partiye çağırdım." dedi Taylan gelip kolunu omzuma atarak. Olabilecek en garip doğum günü partisiydi. Biseksüel kocamın eski erkek arkadaşı oğlumuzun doğum gününe gelmişti. Neyse ki bu gerçeği sadece üçümüz biliyorduk.

"Sadece kavramakta zorlandım biraz." dedim kafamı kaşıyarak ama hemen sonra gülümsedim. Çağlar'ı severdim. Yani en azından bana her şeyi anlattıktan sonra sevmeye başlamıştım. Telefonumda hala Kamu Kaşarı olarak kayıtlıydı. Üstelik çok nadir de olsa konuşurduk. Bir anda onu karşımda görünce şaşırmıştım. "Hoş geldin kamu kaşarı."

"Hoş buldum seksenler yellozu." dedi aynı şekilde gülümseyip ve elindeki poşeti bana uzattı. "Tan'ın hediyesi. Umarım beğenirsiniz."

"Gerek yoktu." dedi Taylan gülümserken. Çağlar ise omuz silkti.

"Ne var içinde?" diye sorunca mutfağa doğru bakındı.

"Özel kesim bir takım. Erkek arkadaşım özel olarak Tan için yaptı. Değerini bil Cevahir, Akın'ı birine özel olarak kıyafet dikmeye ikna etmek zordur." Bunun gayet farkındaydım. Çağlar'ın sevgilisi dünyaca ünlü bir modacıydı. Onunla hiç tanışmamıştım ama işlerini takip ediyordum, bazı tasarımları hoşuma gidiyordu.

"Teşekkürler Çağlar. Kapıda kaldın içeri geç hadi." Gülümsedim ve sinyali almış olacak ki bana sarıldı. Bende ona. Kucaklaştıktan sonra o ve Taylan salona geçti, ben ise hemen geleceğimi söyleyip odama gittim. Annem pastayı keseceğimizi söylediğinde acele edeceğimi söyledim. Çağlar'ın hediyesini odaya bıraktım, nedense herkesin ortasında açmak istemiyordum. Fazla gösterişli olurdu. Odadayken bir anda telefonum çalmaya başladı. Ekranına baktığımda arayan kişinin Berru olduğunu gördüm. Lisedeyken bana attığı kazıktan sonra ancak altı yıl sonra konuşmuştuk yeniden. Eskisi gibi benim arım balım peteğim değildi, hatta doğrusunu söylemek gerekirse hayatımda neredeyse hiç yeri yoktu. Beni aramış ve günah çıkarmıştı, nedenleri oldukça saçmaydı. Kaldı ki şuan hatırlamıyordum bile. Yine de onu affetmiştim, gereksiz bir şey yüzünden kin tutamazdım. Çok nadir olarak arada bir Facebook'ta fotoğraflarımı beğeniyordu. Tan doğduğunda yazıp tebrik etmişti beni ve iş yerime bir hayırlı olsun hediyesi yollamıştı. Bunlar dışında neredeyse iletişimimiz hiç yoktu.

Telefonu açtım. "Alo?"

"Alo? Ah. Rahatsız ettiğim için üzgünüm Cevahir. Tan'ın doğum günüymüş bugün sanırım? Facebook'ta gördüm, Nilgün teyze fotoğraf paylaşmış. Arayıp kutlamak istedim sadece. Münasebetsiz bir zamanda aradıysam özür dilerim."

"Sorun değil." dedim yavaşça. "Evet Tan'ın doğum günü bugün. Teşekkürler aradığın için."

"Demek bir yaşına girdi ha?" diye sorduğunda iç geçirdim. Sanki dün doğmuş gibi hissediyordum. Gerçekten de çabuk büyümüştü.

"Evet. Kocaman oldu artık."

"Nice yaşlara o halde. Yeniden tebrik ederim."

"Teşekkürler." Gülümsedim. "Şimdi kapatmam gerek."

"Evet. İyi eğlenceler!"

"Teşekkürler. İyi günler." Telefonu kapatıp ekrana baktım. Eskiden 'Arım, balım, peteğim' yazan adında şimdi sadece 'Berru Erek' yazıyordu.

Telefonu kenara bırakıp salona döndüm. Tan'ı Taylan'ın anneannesinden aldığımda doğum günü pastası da geldi. Herkes toplanmıştı. Leyla fotoğraf makinesiyle hazırda bekliyor, Damla Tan'a gözlerinden kalpler fışkırtarak bakıyordu. Onur, Efdal ve Yalın oldukça eğleniyor bir yanda Çağlar ile muhabbet ediyor, Bilgin ise gizli gizli sürekli Tan'ın takım elbiseli fotoğraflarını çekiyordu.

Taylan ile beraber kucağımda Tan ile masanın diğer tarafına geçtik. Birinci yaşında girdiği için bir sayısı şeklindeki mum en tepedeydi. Tan'ın fotoğrafının etrafında şirinler vardı. Üstelik kendileri ve de evleri yenilebilir hamurdandı. Tan elini pastaya bulamak isteyince onu geri çektim. Annemin işareti ile doğum günü şarkısı başladı.

"İyi ki doğdun Tan, iyi ki doğdun Tan, iyi ki doğdun, iyi ki doğdun, mutlu yıllar sana, Tan!" Ben Tan'ı, Taylan beni sarmaladı ve hep beraber pastanın mumlarını üfledik. Kocaman bir alkış koptuğunda Tan mutluluk çığlığı attı ve "Bababa!" diye bağırıp Şirin Baba'yı pastadan kopardığı gibi Taylan'a yedirmeye çalıştı.

Kocam gülüp oğlumuzu kucağına aldığında birkaç kişi gülmeye başladı. Tan hala babasına mama yedirmeye çalışırken annemin bana uzattığı tabağı aldım ve Tan'ın ilk doğum günü pastasının ilk dilimini kesmeye başladım. Tüm akrabalarım, arkadaşlarım ve ailem yanımdaydı.

Daha ne isteyebilirdim ki?

Oğlumun ve sevdiğim adamın gülüşleri kulağıma dolarken gülümseyerek ilk dilimi kestim.

Bu aile için binlerce kere teşekkür ederim.

                                                                                  TAN NEDİZ

                                                                                         *

Bunları yazarken bir yanda mutluyum bir yandan da değilim. Cevahir ve Taylan benim yazarken en çok eğlendiğim karakterlerden. Onları yazarken "Bir sonraki lafında ne desin?" diye düşünmeme gerek kalmıyor. İkisi de sazı eline alıyor ve karşılıklı konuşmaya başlıyorlar. Bu yüzden ben onlardan kopmakta sıkıntı yaşıyorum. FAVORİ final vereli aylar oldu, benim özel bölüm yayımlama sebebim tamamen onları yazarken kendimi mutlu hissetmem. O küçük aşk dolu yuvalarını seviyorum ama artık onları uğurlamam gerekiyor. 

Cevahir ile Taylan Nediz'i bu gece yarısı sizlerle beraber uğurluyorum. Onların hikayesi büyük bir klişeyle başlıyor, hikaye içerisinde çok büyük hatalar ve tutarsızlıklar olsa bile FAVORİ şuan bile hala okuyucu kazanmaya devam ediyor bunun nedeninin de içerisindeki samimiyetten kaynaklandığını düşünüyorum. Teşekkür ederim. 

FAVORİ'yi ne kadar çok sevdiğinizin farkındayım, hala onları seven insanlar var ama onlardan kopma zamanımız geldi. Bildiğinizi düşündüğüm gibi ben bu hikayenin içerisinde de yayımladığım gibi bambaşka bir hikaye yazıyorum: BULUTLAR DA AĞLAR. Hatta FAVORİ ile BULUTLAR DA AĞLAR'ın ortak bir özel bölümü bile var! Birkaç bölüm önceye giderek onu okuyabilirsiniz. FAVORİ bitti ama bambaşka bir hikaye profilimde devam ediyor. Okumak isteyen herkesi oraya bekliyorum. Bir Cevahir ile Taylan değiller belki Namverân ve Ulaş ama onları okurken hissettiklerinizi hissedeceğinizi garantileyebilirim! 

Gitmeden hemen önce, FAVORİ'nin kapağını BULUTLAR DA AĞLAR ile uyumlu olması için değiştirdim, umarım beğenmişsinizdir. Ben açıkçası kapağa bakarken mutlu oluyorum. Taylan ile Cevahir'i görüyormuş gibi hissediyorum.

FAVORİ bitti ama ben yazmaya devam ediyorum. Devam da edeceğim.

ELVEDA!

ANESRUM.


Continue Reading

You'll Also Like

1.8K 96 7
Azra Hanımağa Diyarbakır ın en büyük aşiretlerinden olan ...Alazoglu aşiretinin kadersiz Hanımağası Azra henüz anne karnındayken terk edilmiş bir kad...
1M 71.2K 55
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
851K 28K 56
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
58.4K 5.4K 7
Huysuz ve yalnız bir adam. Münasebetsiz ve geveze bir komşu. Ve ikisini bir araya getiren sürprizlerle dolu bir akşam. "Hayatta öğrendiğim her şeyi...