BEDEL

By neclakursun

8.1M 363K 33.6K

BEDEL SERİSİ 1 Bir canın bedeli kaç can, kaç hayat, kaç umut eder? Elif ve Ömer'in hikayesi bu.. Bedele kurba... More

BEDEL 1 *KESİTLER*
BEDEL 2 *KANA KAN*
BEDEL 3 *GERGİN BEKLEYİŞ*
BEDEL 4 *KARAR*
BEDEL 5 *İLK KURBAN*
BEDEL 6 *BENİM OLACAKSIN*
BEDEL 7 *HÜKÜM VERİLDİ*
BEDEL 8 *BEDEL DEĞİL, GELİN*
BEDEL 9 *ÖMER AĞA*
BEDEL 10 *NİŞAN*
BEDEL 11 *HAYAL KIRIKLIĞI*
BEDEL 12 *DÜĞÜN TELAŞI*
BEDEL 13 *VEDA*
BEDEL 14 *ÖMERLE İLK KARŞILAŞMA*
BEDEL 15 *HOŞGELDİN GÖNLÜME*
BEDEL 16 *YÜZÜME VURAN ACI GERÇEKLER*
BEDEL 17 *KUMA*
BEDEL 18 *ALLAH'IN EMANETİYİM"
BEDEL 19 *YENİ EVİMDE İLK GÜN"
BEDEL 20 *BEN SENİN KOCANIM*
BEDEL 21 *HAKAN*
BEDEL 22 *KAÇIŞ*
BEDEL 23 *İFTİRA*
BEDEL 24 *KAÇ CANA KIYACAKSINIZ*
BEDEL 25 *YA NİKAH YA HAPİS*
BEDEL 26 *GÜÇLÜ KADIN*
BEDEL 27 *HAMİLE MİSİN*
BEDEL 28 *BİZ EVLENİYORUZ*
BEDEL 29 *MESAFELER*
BEDEL 30 *YARAMA İLAÇ*
BEDEL 31 *ÜNİVERSİTE MEZUNU*
BEDEL 32 *SEVDA*
BEDEL 33 *EVİMİN HANIMI OL*
BEDEL 34 *İKİNCİ KAÇIŞ*
BEDEL 35 *BOĞULUYORUM*
BEDEL 36 *ASLA BIRAKMAM*
BEDEL 37 *SENİ SEVİYORUM BAŞ BELASI*
BEDEL 38 *FATİH*
BEDEL 39 *SENİ UNUTAMIYORUM*
BEDEL 40 *BENİM BEDELİMİ KİM ÖDEYECEK*
BEDEL 41 *İŞ YEMEĞİ*
BEDEL 42 *DAVETSİZ MİSAFİR*
BEDEL 43 *BEBEĞİM*
BEDEL 44 *ATEŞE PERVANE*
BEDEL 45 *ÖMERSİZ BİR GECE*
BEDEL 46 *BÜYÜK SÜRPRİZ*
BEDEL 47 *UYAN ANNECİĞİM*
BEDEL 48 *PİŞMANLIK*
BEDEL 49 *HUZURUM*
BEDEL 50 *BABA EVİ*
BEDEL 51 *GEÇMİŞİN İZLERİ*
BEDEL 52 *İSTANBUL*
BEDEL 53 *İNTİKAM*
BEDEL 54 *EVE DÖNÜŞ*
BEDEL 55 *ELİMİ TUTAN ATEŞ*
BEDEL 56 *NEFSİN ESİRİ*
BEDEL 57 *KARANLIĞIMA DOĞAN GÜNEŞ'İM*
BEDEL 58 *İHANET ETMEDİM*
BEDEL 59 *UYAN GÜZEL KIZIM*
BEDEL 60 *İSYAN*
BEDEL 61 *İMTİHAN*
BEDEL 62 *GİTMEK Mİ ZOR KALMAK MI??*
BEDEL 63 *YABANCI*
BEDEL 64 *YENİ BİR BAŞLANGIÇ*
BEDEL 65 *UMUT HİÇ BİTMEZ*
BEDEL 66 *SENLE BİR ÖMRE BİSMİLLAH*
BEDEL 67 *BİR ÖMÜR FEDA*
BEDEL 68 "ÇALINAN HAYATLAR"
BEDEL 70 *AŞK 🕋🕋*
BEDEL 71 *YÜREĞİME DÜŞEN KOR*
BEDEL 72 *YARGISIZ İNFAZ*
BEDEL 73 *GİDİYORUM*
BEDEL 74 *AYRILIK*
BEDEL 75 *BELİRSİZ BİR HAYAT*
BEDEL 76 *BİTTİ*
BEDEL 77 *VAZGEÇTİM GÖZLERİNDEN*
BEDEL 78 *GİDEMEZSİN*
BEDEL 79 *SÖYLEMEYİN*
BEDEL 80 *HOŞGELDİN KADINIM*
BEDEL 81 *BİR ADIM*
BEDEL 82 *AŞK NEDİR?*
BEDEL 83 *YÜREĞİNE MAHKUM*
BEDEL 84 *MÜEBBETİM*
BEDEL 85 *KAVUŞMA*
BEDEL 86 *BEBEK TELAŞI*
BEDEL 87 *ÇİÇEĞİM *
BEDEL 88 *HOŞGELDİN HAYATA*
BEDEL 89 *BABA OLMAK*
BEDEL 90 *CENNET*
BEDEL 91 * MAŞALLAH*
BEDEL 92 *SABRIN MÜKAFATI*
BEDEL 93 *VUSLAT*
BEDEL 94 *FİNAL 1*
BEDEL 95 *FİNAL*
BEDELİN SERÜVENİ

BEDEL 69 *HAKKINI HELAL ET*

67.2K 3.3K 241
By neclakursun

Düğün hazırlıkları devam ederken ben kendi düğünümde ne kadar çok şeyi eksik yaşadığımı farkediyordum.

Modaevinde çalıştığım sırada gelinlik almak için çiftler gelirdi. Evlenecek çiftler mobilyasından düğün organizasyonuna kadar herşeyi birlikte kadar verirken ben hiç birşeyi Ömer'le yaşayamamıştım.

Her genç kızın düğünüyle ilgili hayalleri, planları vardır. Gelinliğini bile yıllar öncesinden düşünür. Düğününde herşey eksiksiz olsun diye elinden geleni yapar. Benim düğünüm de güzel geçmişti, neredeyse eksiksizdi. Ama hiçbirine ben karar vermemiştim."Bunlar gelip geçici şeyler. Önemli olan evlendikten sonra anlaşabilmemiz" diye düşünürken, evliliğimin ilk gününde cehennemi yaşamıştım.

Büşra'nın gelin odasında namaz kıldıktan sonra oturup derin düşüncelere dalmıştım. Eskiyi düşündükçe hüzün sarıyordu benliğimi.

Ne kadar geçmişe takılmak istemesem de geçmiş peşimizi bırakmıyordu. Ben mutlu olmaya çalıştıkça bir yerden vuruyordu hayat.

Sevda'nın ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Bir kadın bu kadar yüzsüz, gurursuz olmamalıydı. Kendisini sevmeyen, evli bir adamdan ne beklentisi olabilirdi ki. Ben Kasım'a kuma olmamak için ölümü göze almışken Sevda kuma olmaya razı oluyordu. Ya da beni gönderip yerime geçmeyi düşünüyordu.

Bu sevgi değildir, hırstır bu, kaybetmeyi hazmedememektir. Sevgi kendi mutluluğundan önce sevdiğinin mutlu olmasını istemektir. Ömer'in benden başkasıyla mutlu olacağına inansam bir an bile durmazdım yanında.

Bir anda omzumda hissettiğim el irkilmeme sebep olurken başımı çevirdiğimde Samet'le karşılaştım.

"Nerelere dalıp gittin öyle seslendim duymuyorsun."

"Hiç dalmışım öyle."

Samet uzanarak başını dizime koyduğunda parmağımı saçında gezdirip okşamaya başladım. Mutluluğu, heyecanı yüzüne yansıyordu. Yüzündeki mutluluk beni de mutlu etmişti.

"Zaman ne çabuk geçiyor. Şu odada senle oyun oynadığımız, kavga ettiğimiz günler dün gibi."

"Senle bu oda için ne çok kavga etmiştik hatırlıyor musun?"

"Ne güzelmiş o kavgalarımız. Ne ara böyle büyüdük. O günlere geri dönmek mümkün olsa keşke. Hiç büyümeseydik."

Sesimin buğulanmasıyla Samet'in gözleri gözlerimi buldu.

"Pişman mısın büyüdüğün, evlendiğin için?"

"Ne büyümek ne de evlenmek benim elimde olan birşey değildi."

"Peki senin elinde olsa Ömer abiyle evlenir miydin?"

Buna verilecek cevabım yoktu. Ömer'le kötü şartlar altında karşılaşmıştık. Birbirimizi anlayamadığımız için hayatımızı mahvetmiştik.

Gözlerime bakıp cevap bekleyen Samet'e "Evet" diyebilmiştim sadece. Yüreğimdeki yangını dışa vurmaktan çekinmiyordum artık. Yüreğimin yarısını, canımın parçasını yitirmişken mutlu görünmeye çalışmak gereksizdi. Yine de kardeşimi böyle bir günde üzmek istemiyordum.

"Büşra çok iyi bir kız. Onu sakın üzme olur mu. O sana önce Allah'ın sonra ailesinin emaneti. Emanetine sahip çık. Kimsenin sizi üzmesine izin vermeyin."

"Büşra." Dediğimde yüzündeki hüzünlü ifadenin yerini tatlı bir gülümseyiş almıştı. Üç yıl önce aşk acısından omzumda ağlayan kardeşim, şimdi başka bir kızın adı geçince içten tebessüm ediyordu.

Kapının dışından gelen seslere dikkat kesilince Ömer'in beni aradığını farkettim. Kapıyı açıp baktığımda Harun'la konuşuyorlardı. Harun düğüne geleceğine söz vermişti ve sözünü tutmuştu. Uzun zamandır görmediğim için özlemiştim. Harun'la konuşurken ailece geldiklerini öğrenince sevinmiştim.

İçeri girdiğimde Gülsüm anayı görmeyi bekliyordum ama Sultan ananın da geleceğini düşünmemiştim. Yanlarına gidip ellerini öperken Gülsüm anayla birbirimize sıkıca sarılmıştık. Sultan anaya karşı eskisi kadar güler yüzlü olamıyordum. Son yaptığını unutamıyordum. O günden sonra elimden geldiğince uzak durmuştum ondan.

Kırgın değildim aslında. Kendisinden beklenen birşeydi bu. Sadece kızgındım. Yine de burda ev sahibi sayıldığım için güler yüzlü davranmaya çalışıyordum.

Bu evdeyken bambaşka biri oluyordum. Ailemle, özlediğim akrabalarımla vakit geçirmek bana çok iyi geliyordu. Konakta yardımcılar misafire hizmet ederken burda her işi kendimiz yapıyorduk ve gelen misafiri ikramsız göndermiyorduk. Gelen misafirlerle ilgilenip keyifle sohbet ederken Sultan ananın gözü üzerimdeydi. İlk kez beni böyle keyifli görüyordu sanırım. Yanına gittiğimde lafını söylemeyide ihmal etmemişti.

"Sen hanımsın. Otur yerinde biraz ağır ol. Ağanın karısı hizmetçi gibi dolaşmaz ortalıkta."

"Hanımlık konakta kaldı. Ben bu evin kızıyım. Misafirime hizmet etmem onurdur benim için."

Sözlerimin hoşuna gitmediği surat ifadesinden belli oluyordu. Kendimi bu evde baş köşeye oturmuş hizmet bekler halde düşünemiyordum. Ablam da ben de hala bu evin kızıydık ve o da hiç bir işten geri kalmıyordu.

Kına gecesi için herşey eksiksiz hazırlanmıştı. Beklediğimizden kalabalık olmuştu ve çok eğlenceli geçiyordu. Bense herşeye rağmen bugün herşeyi bir kenara bırakıp eğleniyordum. Bütün akrabalarım, sevdiklerim bir aradaydı. Sadece Fatih'in ailesi gelmemişti düğüne. Zaten aileyle kopuk olan bağları bu son olayla iyice kopmuştu.

Erkeklerin eğlencesi ayrı bir yerde olmuştu ama geç saate doğru kalabalık dağılıp sadece yakın akrabalarımız kalınca erkekler de aramıza katılmıştı. Ben yorgun halde otururken Ömer de yanıma oturmuştu. Onun da yorulduğu halinden belli oluyordu. Ablam yanımıza gelip benle Ömer'i halaya kaldırmak istemişti ama başarılı olamamıştı.

Uzun süren halaydan sonra Samet işaret vermiş ve başka bir müzik çalmaya başlamıştı. Mardin yöresine ait ve çiftlerin karşılıklı oynadığı bir oyundu bu. Samet karşıma geçip beni kaldırmak için elini uzatmıştı. Daha önce Samet'le birkaç kez bu oyunu oynamıştık ve ona söz vermiştim evlendiğin gün karşılıklı oynayacağız diye. Ogün gelmişti ve sözümden dönemezdim. Neyseki salonda kalabalık yoktu ve birkaç kuzenimden başka erkek yoktu. Samet oynamaya başlayınca ben de karşısına geçip ona eşlik etmiştim.

Oynarken Ömer tam karşıma geçmiş beni seyrediyordu. Ömer'in bakışları üzerimdeyken heyecanlanmıştım bir an. İlk kez onun karşısında oynuyordum.

Samet Ömer'i farkedince geri çekilip Ömer'i karşıma davet etmişti. Ömer itirazsız karşıma geçince bir an tereddüt etmiştim ama müziğin bitmek üzere olduğunu farkedince devam etmiştim. Ailemin karşısında Ömer'le oynamaya çekiniyordum. Ömer başta acemilik çekse de alışması zor olmamıştı. Müzik her zamankinden uzun çalmıştı bu defa.

( Mardin yöresine ait Reyhani oyunu)

Oynarken gözlerimiz birbirine kenetlenmiş haldeydi. Etraftakilerin varlığını bile unutmuştum. Ta ki müzik bitip alkış tufanı kopana kadar. Islıklar alkışlara eşlik edince utanmıştık ikimiz de.

                       ***

Düğün günü erkenden uyanıp Büşra'yla birlikte kuaföre gitmiştim. Ömer de Samet'le ilgileniyordu.

Annemin kendi düğününde giydiği pembe renkli elbiseye, modaevinde çalıştığım sırada orjinalini bozmadan farklı bir tasarım yapıp kendi nişanımda giymek için saklamıştım. Nişanımda olmasa da kardeşimin düğününde giymek nasip olmuştu. Üzerine işlediğim taşlara uygun eşarbı da takınca hiç makyaj yapmadığım halde yakışmıştı.

Kuaförde işimiz bitince Ömer ve Samet bizi almaya gelmişlerdi. Samet Büşra'yı beyazlar içinde görünce nutku tutulmuştu. Gülümseyerek onları izlerken başımı çevirmemle Ömer'in de Samet gibi hayranlık dolu bakışlarıyla karşılaşmıştım.

"Nasıl güzel mi kıyafetim? Annemin gelinliği."

"O kıyafeti hatta dünyayı güzelleştiren sensin."

Sessiz konuşmaya çalışsa da sesi duyulmuş ve etraftakiler kıkırdamaya başlamıştı. Yüzüm kızarmış halde başımı eğmişken Samet Ömer'in yanına gelip elini Ömer'in omzuna koydu.

"Enişte olmuyor böyle. Bak sonra benim hatun da isteyecek böyle sözler. Kötü örnek oluyorsunuz."

Fotoğraf çekimi için gittiğimiz mekanı ben ayarlamıştım. İçinde göleti ve taze açmış çiçekleriyle bu mevsimde çok güzel oluyordu burası.

Çekim sırasında rahat hareket etmeleri içim onları yalnız bırakıp göletin kenarına oturduk. Ömer'le birlikte çekilmiş çok resmimiz yoktu. Düğünümde haberimiz olmadan çekilmiş birkaç resim ve o uyurken çektiğim resimler vardı. Çekim bitene kadar Ömer'le göletin kenarında oturup kendi düğünümüzden konuşmuştuk. Herşeye rağmen hayatımın en özel günlerinden biriydi o gün.

Çekimden sonra Büşra'yı evine bırakıp konvoy halinde giderek evinden duasıyla çıkarmıştık. Evden çıkan gelin, yakın yere gitse de ailesinden ayrılmak zor geliyordu. Düğün mekanına giderken onu sakinleştirmemiz zor olmuştu.

Çalgılı düğün yerine Kur'an ve dualar okunan, sohbet verilen bir düğün tercih etmişlerdi. Verilen sohbette evlilikten, eşlerin birbirileri üzerindeki haklardan, çocuk terbiyesinden bahsediliyordu. Sohbeti dinlerken bunların çoğuna uymadığımızı farkettim. İslam dinine saldırmak isteyenlerin ilk silahı İslamın kadına değer vermediği hakkında iddialarıydı. Oysa ki İslam kadar kadını yücelten, kocaya kadına eziyet etmemeyi emreden, kadının ayakları altına cenneti seren başka bir din yoktur. Peygamber efendimizin kız çocuklarına verdiği değerden bahsedilirken Sultan ananın yüzüne baktım. Gözgöze geldiğimizde hemen başını çevirmişti. Kızım olacağını öğrendiğinde üzüldüğü halini unutamıyordum.

Eskiden böyle değildim. Bana yapılan kötülüğü çabuk unutur, hemen affederdim. Unutamasam bile çok üstünde durmazdım. Ömer'i defalarca affedişim bundandı. Ama artık unutamıyordum. Eskiden unutup affettiğimi sandığım şeyler bile şimdi canımı yakıyordu.

Düğün sona erip herkes dağıldığında aile fotoğrafı çektirmek için bir araya geldik. Beş kişilik ailemiz dokuz kişi olmuştu. Ama fotoğraf çekmek için bir kişi eksikti. Ömer.. Onu bulup fotoğraf çekmeye ikna etmem zor olmuştu. Hatta sonrasında başbaşa fotoğraf bile çektirmiştik.

Eve dönmeden önce babamın mezarını ziyaret ettik. Samet bu gününü babamsız geçirmek istememişti. Evlendiğimden beri ikinci gelişimdi. En son geldiğimde karnımda bebeğim vardı. Anne olma heyecanı vardı. Bu kez eksiktim.. bu kez yaralı.. Kızım da babamın yanına gitmişti. Ben de bir an önce onlara kavuşmak için bekliyordum.

Başımı kaldırdığımda ablamın da ağladığını farkettim. O bana göre daha şanslıydı. Babamla daha fazla vakit geçirmişti. İçimizde babama en düşkünümüz oydu. Babamı kaybettiğimizde kendini toplaması çok uzun sürmüştü.

Mezarlıktan ayrılıp eve dönene kadar gözyaşım dinmemişti. Ailemin en mutlu gününe hüznüm gölge düşürmüştü. Neyseki kendimi toparlamam uzun sürmemişti.

Büşra'yı odasına bırakıp alt katta kalmak için eşyalarımı alırken annem geldi yanıma.

"Büşra'yla konuştun mu?" Diye sormasıyla şaşırdım.

"Ne konuşacağım ki?"

"Kızım onu da ben mi söyleyeyim. Gelinle ne konuşulur bilmiyor musun?"

Kıkırdayarak gülen ablamı gösterip "O konuşsun. Hem o Büşra'yla daha samimi" dediğimde itirazı gecikmemişti. Sağdıç eşi ve görümce olduğum için o görev bana aitmiş. Ama ben ne söyleyeceğimi bile bilmiyordum. Böyle şeyleri hiç konuşmamıştım kimseyle. Kendi özel sorunlarımı bile birkaç kez utanarak ablama sormuştum sadece.

Tekrar Büşra'nın yanına gidip özel konulara hiç girmeden biraz sohbet ettikten sonra alt kata indim. Ablamla oturup sohbet etmeye çok vaktim olmamıştı. Uzun süre sohbet ettikten sonra telefonunu çıkarıp gözümün önünde salladı.

"Bunun içinde çok güzel birşey var."

"Ne var?" Deyip elimi uzatınca geri çekip telefonu kurcalamaya başladı. Telefonu elime verdiğinde ekranında gördüğüm şeyle yüzümde kocaman bir tebessüm oluşmuştu. Göletin kenarında başım Ömer'in omzuna yaslı otururken ablam resimlerimizi çekmiş. Ortadaki köprüye çıkıp çektiği için çok güzel çekilmişti resimler. Ablama sarılıp yanağına öpücükler bıraktıktan sonra resimleri kendi telefonuma almıştım.

Ablam, annemleri alıp evine gittikten sonra Ömer'le birlikte bizim için hazırlanan yatağa gitmiştik. Yatağa girdiğimde ne kadar yorulduğumu hissettim. Bu kez Ömer'den önce davranıp kendim onun kollarında yatmak için yaklaşınca yüzünde içten bir tebessüm oluşmuştu.

                     ***

Telefonuma gelen mesaj sesiyle yorgun gözlerimi aralamaya çalışırken gün ışığı odaya dolmuştu. Mesajı Büşra yollamıştı. Sabah uyandıklarında bana haber vermesini söylediğim için uyandığını haber veriyordu.

Yengemin mutfağına girip güzel bir kahvaltı sofrası hazırladıktan sonra tepsiyi alıp Büşra'ya götürdüm. Kapıyı Samet açmış tepsiyi elimden aldıktan sonra içeri girmem için ısrar etmişti. Onları rahatsız etmekten çekinsem de Büşra'nın çağırdığını söyleyince mecburen içeri girmiştim. Büşra odasından çıkıp başı eğik halde elindeki beyaz çarşafı bana uzatınca şaşkın halde yüzüne baktım.

"Niye bana veriyorsun?"

"Bakmayacak mısın abla?"

Düştüğüm duruma inanamıyordum. Resmen kapıda çarşaf bekleyen kadınlara dönmüştüm. Uzattığı elini geri iterek gülümsedim.

"O senle eşinin özeli, beni ilgilendirmez."

"Ama abla..."

"Bir rahatsızlığın var mı ya da sormak istediğin birşey?"

Hayır anlamında başımı sallayınca yüzünü öpüp tekrar çıktım evden. Gülsüm ana arayıp evlerine döneceklerini söyleyince Ömer'le birlikte onları görmeye gittik. Umreye gideceğimiz için vedalaşacaktık.

Sultan ananın elini öpüp "Hakkını helal et" dediğimde sadece "Helal olsun" demişti. Ama karşılıklı helalleşmek lazımdı. Benim onun üzerinde elbette hakkım vardı. Allah her günahı affeder, sadece kul hakkını hak sahibine bırakır. Sultan ana Ömer'le aramı bozmak için çok uğraşmış, bu konuda çok hakkıma girmişti.

"Benim sende hakkım varsa helal olsun." Dediğimde sert bakışlarına maruz kaldım.

"Senin ne hakkın olacak bende. Ben senin büyüğünüm. Nerde görülmüş büyüğün karşısında böyle konuşmak."

Hiç birşey söylemeden Gülsüm anaya döndüm. Elini öptükten sonra bana sımsıkı sarılınca duygulanmıştım.

"Hakkını helal et anne. Seni çok üzdüm."

"Helal olsun kızım. Sen de helal et. Asıl biz seni çok üzdük."

Konuşurken o da duygulanmıştı. Arada bir birbirimizi üzsek te o evdeki en büyük destekçim oydu. Bana çok hakkı geçmişti. Onun yaşadıklarını ben yaşamayayım diye yeri geldiğinde Ömer'i yeri geldiğinde Sultan anayı karşısına almıştı ama yine de gücü yetmemişti buna. En korktuğu şey benim onun kaderini yaşamamdı ve o evdeki her kadın gibi ben de mahkum olmuştum o kaderi yaşamaya.

Bölüm sonu..
Selam canlar. Nihayet beklenen gün geldi. Rabbim nasip ederse iki gün sonra umre yolcusuyum inşallah. Bir süre bölüm yayınlama imkanım olmayacak.  Döndükten sonra ise orda yaşadıklarımı Elif'in ağzından yazmaya çalışacağım.
Bu kadar helallik almışken sıra bizde. Hakkınızı helal edin. Benim hakkım varsa helal olsun. Nasip olursa umre dönüşü tekrar görüşmek üzere. Rabbime emanet olun.

Continue Reading

You'll Also Like

Heja By Elif

Science Fiction

9K 377 7
Küçük yaşta,babası tarafından,Karabağ aşireti'nin ağasına satılmış bir kızın hikayesi.
290K 12K 23
Yaşama sımsıkı tutunan kelebek ateşe uçtuğunun farkında değildi kanatlarının kül olacağından. Hem yanacak hem yakacaktı herkesi. Umut tohumu önce kal...
1.3M 72.3K 91
#2 24 Kasım 2017 Kızılkara beyliğinin biricik kızı Evra Kızılkara, küçük yaşta savaşta babasını öldüren gözü kara Şahranbolu Beyinden intikamını alma...
La Havle By H.

Spiritual

125K 12.8K 30
Aslında ismimi seviyorum. Asr-ı Saadet'te yaşamış her biri çok değerli iki hanım sahabenin ismi. Ama gel gelelim çevremdeki kimse olaya bu açıdan bak...