بسم الله الرحمان الرحيم
(BÜTÜN BÖLÜMLER DÜZENLENDİ)
Bu bölümde hikayemden özetler içeren kesitler paylaştım. Beğenerek okuyacağınızı umuyorum.
Kesitleri okumak istemeyenlerin alt kısımdaki koyu tonda yazılı açıklama kısmını okumasını rica ediyorum.
İnstagram sayfamız "wattpadyazani"
***
"Seni istiyorlar BEDEL olarak."
Amcamın bu her şeyi özetleyen sözü beynimde defalarca dönmeye başladı. Ne de kolay söylemişti tek nefeste. Amcam konuşmaya devam ediyordu ama ben hiçbirini duymuyordum. Kulağımda hep aynı söz çınlıyordu. "Seni istiyorlar.. Seni istiyorlar.. Bedel... Bedel... Bedel."
***
"Gel gidelim buralardan. Kimse bizi bulamaz. Zorla verdiler seni biliyorum. Hiç birşeye mecbur değilsin. Bırak başkası için yaşamayı. Sadece ikimiz olalım."
Elimi uzatmak istedim. "Götür beni buralardan." Demek istedim. Onla gidip herşeyi, herkesi arkamda bırakmak, sadece kendim için yaşamak istedim. Ama bu mümkün değildi. Mutluluğum Fatih'in yanındaydı fakat ben, beni yok sayan, sevmeyen bir adama mecbur bırakılmıştım.
***
Belki aylarca yıllarca belki de hiç göremeyecektim ailemi. Annem dayanabilecek miydi buna?
Annemin şefkat dolu göğsüne sığındım. Kollarını sardı boynuma. Çok sarmadı beni. Belki çok sarsa bırakamazdı artık. Bundan korkuyordu.
"Rabbime emanet ol kuzum." Sözleri zor çıktı dudaklarından. Alnıma bir öpücük kondurdu duvağımı yüzüme kapatırken. Dizlerim artık beni taşıyamaz hale gelmişti.
"Bırakmayın beni nolur göndermeyin. Gitmek istemiyorum. Yalvarırım engel olun."
Feryat ediyordum fakat kimse duymuyordu sessiz çığlığımı.
***
"Ömer niye senle evlenmeyi kabul etti bir düşün bakalım."
Bu soruyu daha önce defalarca düşünmüştüm. Ama cevabı Kasım'dan mı öğrenecektim. Hayır bunu Ömer'e soracaktım. Ondan öğrenmeliydim.
***
Ömer'in sert tokadını suratıma yememle yere kapaklandım. Elimi yanağıma götürmüş, daha tokadın şokunu yaşarken saçıma yapıştı eli.
"Lan haddini bil. Sen kim oluyorsun da karşımda böyle havlıyorsun. Lan ben seni Kasım'ın elinden kurtardım daha ne istiyorsun?"
Kasımdan kurtarmıştı ama daha kötü bir ateşe düşürmüştü beni. Evliliğimin ilk gününde dayak yemiş üstelik şimdiden kumayla tehdit edilmiştim. Kendi hatasının bedelini bana ödetiyordu. İkinci kez başkasının bedelini ödüyordum.
***
"Elif hanım, bakın çok kötü birşey yaşamışsınız. Çok kötü şiddet görmüşsünüz. Bunu size kim yaptıysa cezasını çekmeli. Korkmayın. Bu sizin utancınız değil. Size birşey yapamazlar."
***
"Bu ikinci kaçışın oldu. Bir daha benden habersiz bu evden dışarı adım atarsan cesedini götürüp ailenin önüne atarım. Benden izinsiz nefes bile almayacaksın bu evde anladın mı."
Canımın acısıyla saçımı elinden kurtarmaya çalışırken daha fazla acıtmak için saçımı eline dolamış nefesini yüzümde hissettirerek haykırıyordu.
"Anladın mı dedim."
"Öldürsene hadi, yeter öldür artık. İstersen cesedimi köpeklere yem et ama kurtar beni bu azaptan."
***
Telefonun kapanma sesiyle kendimi toparlayıp elimi Fatih'in elinden çekmeye çalıştım ama öyle bir sıkıyorduki çekmem mümkün değildi. Elinin sıcaklığı elimi sarmıştı. Ateş gibiydi eli ateşti benim için. Beni yakacak bir ateş. Telaşla etrafıma bakındım. Ömer'in gelmesi an meselesiydi. Daha iki gün önce onu etrafımda görürse öldüreceğine yemin etmişti. Ömer boşa laf etmez, dediğini yapardı. Şuan sadece ölmek istiyordum. Ömer gelir de beni bu halde görürse tek yapacağı şey beni öldürmek olsun. Onun dışında başıma gelecek herşey ölümü aratacaktı bana.
***
Ağlayarak doğumhaneye girerken son bir kez baktım arkama. Yoktu işte gelmemişti. Herkesin eşi yanındayken ben kimsesiz kalmıştım. Ben acı içinde kıvranırken o ise başka kadının yanındaydı.
***
Ömer'in kapıdan girmesiyle sessizce yastığa döktüğüm gözyaşlarım hızını arttırmış, sesim hıçkırığa dönmüştü. Ömer yanıma oturup gözyaşlarımı silmek için elini uzattığında elimle engel oldum.
"Sakın dokunma bana. Çek o pis ellerini. Bebeğimi öldürdün sen. Bebeğimin katilisin."
***
"Sevda hamile. Şükürler olsun Rabbime sonunda bana torun yüzü gösterecek. Şu konak çocuk sesiyle şenlenecek."
Sultan ananın keyifle söylediği söylediği sözler yüreğime hançer gibi saplanırken Ömer'in yüzüne baktım.
***
Araba uzaklaştıkça uzaklaşıyordum herşeyden. Ömer'den, kızımdan, evimden, geleceğe dair umutlarımdan... Uzaklaştığım şeyler arasında sadece kızım vardı bana ait olan. Geri kalan herşey Sevda'ya kalmıştı. Belki odam bile onun olurdu artık. Ömer'le herşeyimi paylaştığım yatağım bile onun olurdu. Ömer, o yatakta dokunabilir miydi ona.
***
Merhaba kadınım. Merhaba gönül yaram.
Bu merhabam sana gelişimin değil, senden gidişimin habercisi. Sen bu satırları okurken ben çok uzaklarda olacağım diye başlar ayrılık mektupları. Nerden bilirdim ki birgün sevdiğim kadına bu sözü söyleyeceğimi. Aslında sen bu satırları olurken ben çok yakınında olacağım. Yüreğin kadar yakınında.
Ben gidiyorum. Yaralı bir yürekle gidiyorum. Giderken seni yanımda götürmeyi isterken sadece yüreğimde götürebiliyorum. Senin mutluluğun için senden vazgeçiyorum.
Ben çok direndim. Sen bitirdiğin halde ben bitiremedim. Sözlerin yüreğimi yaralasa da yaramı yok sayıp yine sana geldim ben. Sensiz yapamadım. Ama sen bensiz yapabiliyorsun. Bensiz daha mutlusun. Seni her aradığımda keyifli gelen sesinden anladım ki ben sana iyi gelmiyorum. Yanımdayken hiçbir zaman öyle mutlu edemedim seni.
Bensiz daha huzurlu uyuyorsun. Daha özgürsün. Daha mutlusun. Ben seni mutlu edemedim. Nerde hata yaptım bilmiyorum. Neden yüzünü hiç güldüremedim? Oysa ki tek isteğim senin mutluluğundu. Belki de hep bencil davrandığım için kaybettim seni. Ben senle hayatımın en güzel günlerini yaşarken seni de mutlu edebileceğimi sanmışım.
Ben senden bir süre ayrı kalmak istesem de boşanma ihtimalini yok saymıştım. Senin isteğini kızgınlığına veriyordum. Geçer sanıyordum. Ama sen bir sözünle hem beni hem de evliliğimizi bitirdin. ÖMER'DEN KURTULDUM.
Senin istediğin olsun güzel kız. Kurtul Ömer'den. Peki ben Elif'imden kurtulabilecek miyim? Seni yüreğimden söküp atabilecek miyim?
Onun için gidiyorum. Elif'i Ömer'den, Ömer'i Elif'ten kurtarmak için gidiyorum. Seni yüreğimden sökmeden dönmeyeceğim. Galiba hiç dönmeyeceğim.
Olurda varlığıma ihtiyaç duyarsan, biri seni üzerse, başına birşey gelirse Serhat'ı ara. O bana bir şekilde ulaşır. İnan, bana her ihtiyacın olduğunda yanında olacağım. İstemediğin sürece adımı bile duymayacaksın. Korkma, ailemden kimse sana zarar veremeyecek.
Dün aileme seni istemediğimi söyledim. Onları vazgeçirmek için daha fazlasını söyleyecektim ama dilim varmadı. Onların yanında gururunu kırdım özür dilerim. Sadece seni ailemden korumak içindi. Sen benim herşeyimken hiçbir şeyim olmadığını söyledim. Sensiz aldığım her nefes canımı yakarken seni istemediğimi söyledim.
Kendimden nefret ediyorum. Seni üzdüğüm için, bir kez olsun seni güldüremediğim için, canını yaktığım için. Keşke herşeyden, herkesten kaçtığım gibi kendimden de kaçabilsem. Şu lanet olası adamdan seni kurtardım ama kendimi kurtaramıyorum.
Sen giderken 'Gitme' demeyi çok istedim. Ama seni alıkoymaya hakkım yoktu. Ayrı kaldığımız her an seni zorla da olsa alıp götürmek istedim ama kıyamadım sana.
Bu sana veda mektubum. Gözlerine bakıp veda edemedim. Baksam gidemezdim. Baksam yenilirdim uğruna öldüğüm bakışına. Seni kollarıma sarsam bırakamazdım bir daha. Korktum gülyüzlüm. Senden vazgeçememekten korktum. Sen benden çoktan vazgeçmişken seni yine varlığımla cezalandıramam.
Senden tek birşey istiyorum. Kendine dikkat et. Kimsenin seni üzmesine izin verme. Seni önce Allah'a sonra sana emanet ediyorum.
Hoşçakal kadınım. Hoşçakal karanlık dünyama doğan güneşim.
Seni çok seviyorum..
***
Merhaba sevgili kitap dostu..
Eğer bu bölümü okumaya karar verdiyseniz kitabımın tanıtımı ilginizi çekmiş demektir..
Başta Normal bir töre hikayesi gibi görünse de alışılmışın dışında sürprizlerle dolu bir kitap olacak..
Şimdi kesitleri okurken aklınızda oluşan senaryoyu silin. Çünkü tahminlerinizin sınırını zorlayacak bir hikaye olacak.. Biraz kafanız karışmış olabilir ama kitabı okudukça herşey çözülecek.
Bu benim ilk kitap deneyimim. Beğeneceğinizi umuyor, olumlu veya olumsuz düşüncelerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.. Düşüncelerinizi özel mesaj yerine yorum olarak benle paylaşırsanız memnun olurum. Mesajlara bakma imkanım olmuyor.
Kitapta yazılanlar harfi harfine bana aittir, (ç)alıntı yoktur. Aksini iddia edenlere veya yazdıklarımı kendi kitabında iznim olmadan kullananlara kul hakkını hatırlatılır. Kitaptaki Elif'in bedel verilmesi gerçekten yaşanmış bir olay. Evlendikten sonra yaşadıkları ise tamamen benim kurgum. Aslında bir çoğu etrafımda yaşanan ve şahit olduğum olaylar. Bazılarınız böyle şeylere şahit olmadığı için ağır gelebilir, abartı gelebilir. Kadını ezik bir obje gibi gösterdiğimi düşünüp tepkiler aldığım da oldu. Böyle şeylere hiç şahit olmamış arkadaşlar, benim kimseyi ezik gösterme çabam yok ve olamaz. İnanın gerçekten burda yazmaya utandığım olaylar ve bunlara boyun eğen kadınlar çok var etrafımda. Ben bir kısmını buraya yazarak insanların neler yaşayabileceğini az da olsa göstermek istedim.
Kitapta adı geçen bölgeler veya o bölgelerin insanlarını kötüleme amaçlı kasten yazılan birşey kesinlikle yoktur. Mesela kendim Bitlis' li olduğum için kendi memleketimi kullanmak istedim sadece. Her yerde, her yörede yaşanabilecek olaylar bunlar.
Kitaplarım her türlü eleştiriye açıktır fakat eleştiri sınırını aşıp bazı değerlere veya yazana hakarete, karalamaya dönüşürse yorum yapan kişi uyarılmadan engellenecektir. Saygısızlığa en fazla bu kadar saygı gösterebilirim.
Keyifle okuyacağınızı umuyorum. Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
Selam ve dua ile..
NECLA KURŞUN