Bir sonbahar hikayesi

By angell4

99.5K 5K 1.2K

Ben ona bakıyordum, oysa başkasına... Ben onun elini tutmak istiyordum, oysa başkasınınkini tutuyordu. Ama b... More

Tanıtım
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
Yeni hikaye
14.Bölüm
Kırık kalpler
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
Not1
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
Yeni hikaye
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm Kesitler
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
Ruh ikizleri
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
Sohbet
Duyuru
35.Bölüm
Final

5.Bölüm

2.5K 144 25
By angell4

Burcu

Sabah telefonumda alarm sesine uyandım. Başım ağrıyordu, kendimi o kadar iyi hissetmiyordum. Çünkü tüm gece uyuyamamıştım. Dün olanları düşünüp durmuştum. Ona o kadar yakın olmak nerdeyse yüreğime indirmişti. Beni öpmesini çok istiyordum, ama ne kadar yanlış olduğunu biliyordum. Ben asla birinin diğer kadını olmak istemem, hele benim yüzümden kiminse üzülmesini asla. Her ne kadar içim acısa da bunu ne Berke, ne de Simgeye yapamazdım. Çünkü ben kendi mutluluğum adıma diğerlerinin mutluluğunu bozan insanlardan değildim ve asla da öyle olmayacağım. O yüzden bundan sonra artık Berke bir az mesafeli davranmayı karar vermiştim. Benim için her ne kadar zor da olsa, bunu yapmalıydım. Ama son bir kez kendime son defa izin verip bu günü onunla geçirmek istiyordum. Yarından itibarense ona iki metreden yakın yaklaşmayacaktım. Çünkü artık hislerim kontrolden çıkıyordu ve ben kendime hakim olamıyordum. Bu gün sette az işimiz vardı zaten. Onu bitirip Berke bir yerlerde takılmayı teklif edecektim.
Yataktan kalkıp üzerimi giydim. Kahvaltı yapmaya iştahım yoktu, o yüzden yıkanıp, saçlarımı at kuyruğu yaptım ve koltuğa oturup Berkin gelmesini bekledim. Doğru karar alıp almadığımı bilmiyordum, ama yapmam gerken olduğunun bu olduğunu biliyordum. Bir üzülürüm, iki üzülürüm, ağlarım ama bir şekilde Berki unuturdum. Kamera karşısında bir çifti canlandırmakla nasıl olacaktı bilmiyordum ama, yapacaktım, yapmalıydım. Zilin sesi beni kara düşüncelerimden ayırdı. Çantamı alıp koridora geçerek kapıyı açtım ve karşımda yine her zamanki gibi yakışıklı olan Berk duruyordu. Beni gördüğünde yine o muhteşem gülüşünü gösterdi.

"Hazır mısın? Gidelim mi?" Dediğinde gülümseme ile başımı salladım ve kapıyı kapatıp arkasınca arabaya doğru gittik. Bana yine kapıyı açtığında kafamla teşekkür edip, öne oturdum ve kemerimi bağladım. Kapıyı kapttığında bir derin nefes çektim ve kendimi bu güne hazırladım. Güzel bir gün geçirecektim ve bununla da Berk defterini kaptacaktım. Yanıma oturup arabayı çalıştırdı. Güzel kokusu arabanın salonunu almıştı, istemeden gözlerimi kapadım ve bir süre kokladım. Bu kokuyu hatırlamak istiyordum. Elde edemediğim mutluluğun kokusu olacaktı benim için. Gözlerimi açıp Berke döndüm. Konsantrasyonla ileriye bakıyordu.

"Berk, bu gün setten sonra napıyorsun?"

"Bir planım yok, neden?"

"Diyorum ki, setten sonra bir yerlerde takılalım mı? Sinemaya gideriz ordan da mesela sahile ineriz falan." Teklifim yüzüne gülümseme koydu. Derin bakışlı gözlerini bana çevirip baktı.

"Ben bu fikri çok sevdim. Varım Valla" dediğinde bir taraftan sevindim, ama diğer taraftan da üzüldüm. Son günümüz olacaktı ama güzel geçirmek için elimden gelen her şeyi yapacaktım. Radyoyu açıp kanalları değiştirmeye başladım. Birden Ferhat Göçerin en en en sevdiğim şarkısı salona doldu. "Mesafeler". Yüksekten bir ah çektim. Berk kaşını kaldırıp bana baktı.

"Seviyorsun galiba bu şarkıyı" dediğinde cevap vermedim sadece başımı salladım ve şarkıyı dinlemeye başlatım. Gözlerimi kapattım ve tüm beynimi şarkıya odakladım. Beni sakinleştiriyordu. Yüksekten şarkıya eşlik etmeye başladım.

Sar beni özüne
Saraylarım hanlarım yok ki vurma yüzüme
Al beni zorlama geçmiyor mu her acı her yara
Yatınca dizime

Ferhat sanki sözleri kulağıma fısıldıyordu. Bu şarkı şimdiki durumumu nasıl da net anlatıyordu. En çok ta dize yatmak konusu. Çünkü ben de Berkin yanında olduğumda her şeyi unutabiliyordum.

Anlasan aslında büyük korkularım var
Bakınca görünmeyen boşluklarım var
En kötüsüne hazırım benimle gelirsin
Yalnızlığa iki biletim var

Bilemem bilemem sonu çok mühim değil
Silemem silemem yazılmışı kim silebilir
Nasıl anlatsam hiç gitmediğim yerler gibisin
Yabancıydı senden önce meseafaler

Duyamam duyamam desem de hep sesin gelir
Sarıya kafa tutan yan yana iki mavidir
Nasıl anlatsam hiç gitmediğim yerler gibisin
Yabancıydı senden önce mesafeler

İstemeden gözlerim doldu. Bir yaş aktı.

"Burcu? Sakın bana ağladığını söyleme!" Kahkaha atarak başımı bir sağa sola edip burnumu çektim.

"Ya sen bana bakma, gerçekten çok seviyorum bu şarkıyı. Her seferinde beni ağlatmayı başarıyor"

"Öyleyse neden dinliyorsun?"

"Çünkü hislerimi anlatıyor." Kırmızı ışıkta durmuştuk. Dönüp bana garipçe baktı.

"En çok hangi satır?" Gözlerine baktım. Yapabildiğim kadar tüm duyguyu söylediğim satırların içine koydum. Çünkü bu satırları o bilmese de ben ona söylüyordum.

"Duyamam duyamam desem de hep sesin gelir
Sarıya kafa tutan yan yana iki mavidir
Nasıl anlatsam hiç gitmediğim yerler gibisin
Yabancıydı senden önce mesafeler" dudağımın altında hafifçe mızıldandım. Hala bana bakıyordu. Gözlerinde bir anlam arıyordum, ama ne hissettiğini anlayamıyordum. Çünkü 1 saniyede hem üzgünlük, hem hüzün, hem sevgi, hem sevinç gibi karışık bir şeyler gördüm yüzünde. Sanırım ikimiz de duygu karışıklığı geçiriyorduk. Öylece kala kalmıştık. O bana bakıyoru, bense ona, hiç birimiz gözlerimizi çekemiyorduk. Gözlerine dalıp gitmiştim. Keşke her sabah uyandığımda gördüyüm ilk şey onun gözleri olsa. Ama bu sadece bir masaldı. Sinyal sesiyle ikimiz de irkildik, çoktan yeşil ışık yanmıştı, Berk yola dönüp hızla gaza bastı. Sinyal sesiyle ben de gerçek hayata dönmüştüm. Evet bu masaldı. Çünkü o beni sevmiyordu. Bir süre sessiz kaldık. Sonra bana dönüp hafifçe gülümsedi.

"Sesin güzelmiş"

"Teşekkür ederim. Ben bir ara kendimi müziğe vermiştim"

"Hadi ya, alet de mi çalıyorsun?" Şaşkınlıkla sordu.

"Evet, keman"

"Off, en çok sevdiğim alet. Bir gün benim için de çalar mısın?" Dedi beklentiyle bana bakarak. Bir şey cevap veremedim. Çalmayacaktım. Çünkü kemanım benim için çok özeldi ve ben onu sadece en özelleriyle paylaşırdım. Evet, Berk de özeldi, ama ben onu o listeden çıkarmayı düşünüyordum. O yüzden yapamazdım. Ama bunu yüzüne söyleyemedim. O yüzden sahte gülümseme ile başımı salladım. Yüzümü çevirip pencereden baktım. İçim kan ağlıyordu. Ama yapmalısın, Burcu! Yoksa daha fazla eziyet çekecektim ve ben bunu bir kere yaşamışken, ikinci defa istemiyordum.
Sete vardığımızda arabadan inip karavana doğru yürüdüm. Karavana bindiğimde Tolgayı gördüm. Beni görür görmez ayaklanıp yanıma geldi ve kocaman sarıldı. Ben de kendimi onun kollarına bıraktım. Onun sarılması bana hep iyi geliyordu.

"Nasılsın fıstık?" Kulağıma fısıldadıkta gülümsedim. Ayrılıp koluna vurdum.

"Merak etme iyiyim." Dudaklarım bir şeyi söylüyordu ama gözlerim başka şey diyordu ve Tolga da bunu görüyordu.

"Bana da yapma, Burcu" dediğinde aşağı baktım.

"Tamam, dürüst olacağım. İyi değilim, ama bu günden sonra iyi olacağım" Tolgaya baktığımda soru işaretleriyle bana bakıyordu.

"Bu gün ne olacak ki?"

"Bu gün son kez Berkle takılacağım, ama yarından itibaren artık onunla arama mesafe koyacağım" dediğimde Tolganın kaşları çatıldı.

"Bunun doğru şey olduğuna emin misin?"

"Emin değilim, ama yapmak zorundayım, yoksa ben aklımı kaybedeceğim, Tolga" dedim yavaşça. Tolga üzgün ifadeyle bana bakıp yine beni kendine çekti. Başımı omuzuna koyup gözlerimi kapattım. Her şey iyi olacaktı. Artık hiç bir şey yüzünden kendime acı çektirmeyeceğim. Tolgadan ayrılıp gülümsedim ve gitmek istediğimde Tolga kolumdan tutup ona bakmamı sağladı.

"Ne olursa olsun, ben hep senin yanındayım, biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum canım ve bunun için de sana hep minnettar olacağım. Ben anlayan tek insansın." Tolga güzel tatlı gülüşüyle yanağıma öpücük kondurduğunda Berk içeriye girdi. Dönüp ona baktığımda bir anlık kıskançlık ifadesini gördüm. Kaşlarımı çattım. Ben galiba kafayı yemeye başlamıştım artık. Berk ve beni kıskanmak. Alemsin Burcu. Berk sonra kendini toparlayıp bize yaklaştı.

"Naber millet?"

"Hiç, abi, ben gidiyorum, çekimim var, Burcu sana emanet. Görüşürüz, fıstık" bana göz kırpıp Tolga karavandan indi. Berke baktığımda tuhaf tuhaf bana bakıyordu.

"Neden bana öyle bakıyorsun?"

"Sizin aranızda bir şey mi var?" Dediğinde kahkaha attım.

"Kim? Benimle Tolga mı?" Kafasını salladı yavaşça.

"Saçmalama Berk, nolacak. Tolga benim çok iyi arkadaşım."

"Diyorsun" ellerini göğüsünde birleştirip bana ciddiyetle baktı. Noluyordu anlamıyordum.

"Evet de, sen neden soruyorsun ki?"

"Hiç, baya bir yakınsınız da, benden bir şey saklıyor musun diye soruyordum" dediğinde kafamı sallayıp omuzuma vurdum.

"Alemsin, Berk" diyip makyözün yanına gittim. Berk de gelip yanımdaki masaya oturdu. İkimizi de makyaj yapmaya başladılar. Bir anlık kafamı çevirip ona baktım. Gözleri bendeydi. Ona baktığımı gördüğünde gülümsedi ve başını aynaya taraf çevirdi. Ben de aynaya dönüp kendime baktım. Yanaklarım kızarmıştı, ama dudağımda küçük bir gülümseme vardı. Beynimde sadece bir soru dolaşıyordu.
Berk beni kıskandı mı?

İşte 5ci bölüm :) bir az kısa oldu ama, Berkle Burcunun geçireceği günü ayrıca bir bölüm yapmak istedim. Umarım beğenmişsinizdir. Lütfen oy ve yorumlarınızı unutmayın! Sizi seviyorum! Gelecek bölümde görüşmek üzere :)

Continue Reading

You'll Also Like

Mecburuz~Algon By Elifonuz

Historical Fiction

5.9K 304 11
"Ben kalbini kalbimde saklıyorum bey oğlu"
1.9K 110 5
Konulara göre hayali hikayeler olacak. Orhan ve Nilüfer aşkı da işlenecektir. Sadece aşk değil tarihsellik de ön planda olacaktır.
1.5M 46.8K 38
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
5.2M 284K 29
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...