4

17.1K 852 22
                                    

Ne prangalar eskittim hasretinden
Öldüm de, bir sana öldüm.

                                |4|

🍂

Ayten abla ile  yollarımız ayrıldıktan sonra eve doğru yürümeye başladım.
Bizim köyün yolları taşlıktı ayağıma takılan küçük taşlar dört tarafa savruluyordu. İçimde bitmek bilmeyen umut heyecanlanmama neden oluyordu. 
Ama ben içime peyda olan o umudu istemiyordum çünkü Ali'yle bir yolum olmayacağını en başından beri biliyordum.

Ali, beni hiç görmemişti, şimdi gördüğü için tuhafıma gidiyordu. Hiç görülemeyecek biri değildim. Kalbim gücenmiyordu ona. Aklım yüreğimde duran sevdaya düşsün istemiyordum. Eve vardım usulca kapının tokmağına gitti elim durdum. Yüzümde tebessüm oluşturmak istiyordum. Zormuş.... İnsanın yüreğinde sızı olduğunda yüzünde bir tebessüme bile yer kalmaması.

Eskimeye yüz tutmuş, kahverengi boyaların pul pul döküldüğü kapıyı açtım. Bahçenin avlusunda nenemi buldu gözlerim elinde testi ile bahçede olan çiçeklere su döküyordu. Çok büyük değildi bahçemiz, ama rengarenk çiçeklerimiz vardı. Bir söğüt ağacımız vardı derdimi bir tek ona anlattığım.

Birde yanlızlığım saklıydı işte...

Nenemin hafif eğilen omuzlarına hüzünle baktım. Yıllar hayli yormuştu onu, uzun gri saçları vardı iki örgüsünü arada örerken nadir görürdüm. Fazlada göremezdim zaten çıkarmazdı hiç yazmasını. Sanki anıları bir bir dökülecek gibiydi saçlarının tellerinden.

Her saç telinde anılarımız saklı değil miydi?

Babamı kaybedeli yıllar olmuştu. Anam ve nenemin boynu hayli bükülmüştü. Nenem babama düşkün bir kadındı. Belki babam doğmadan toprağa verdiği evlatlarının üstünü babamın sevgisi ile kapattığı içindi.

Biz üç kadındık, üçümüzde yaralıydık işte. Kanadı kırılmış kuşlar gibiydi her yanımız, ne bir eksik, ne bir fazla bir bütün gibiydi.

"Ninem kolay gelsin" dedim ve yanına  doğru ilerledim. Nenem kaşlarını çatmış bana bakmaya başlamıştı.

"Nereye kaldın Mihrimah anan tandır başında sıcaktan bozardı kadıncaz" demişti.

"Anca geldim nene" diye söylendim ona karşılık. Nenem birşey demeden önüne dönmüştü. Yemenilerimi çıkartıp mutfağa girdiğim de anam yere çömelmiş önünde sini onun üzerinde hamur yoğuruyordu. Bende yanına çömeldim. Hamuru leğenden çıkarıp siniye vurdu.

Geldiğimi anladığı zaman yüzünü bana kaldırdı.

"Sen mi geldin gızım. Geç kaldın biraz" 

"Anca geldim ana" dedim başını salladı. Sımsıcak gözlerime esen yel tüm huzuru ile içime kondu.

Yazardan

"Ana ver ben devam edeyim"
Mihrimah anasına yazmasından taşan saçlarına bakıp üzgün bir iç geçirdi.

Gül hanım kızına tebessüm ederek bakmıştı, nasıl güzeldi içi gidiyordu güzel kokulusuna hiç kıyamıyordu. Kocasının ona yadigarıydı.

"Yok kızım elin bulaşmasın az kaldı. Sen ocağa iki çırpı atıver bende hamuru biraz daha yoğurayım" Mihrimah ayağa kalkıp bahçedeki ocağa doğru gitmişti. Ocakları taştan ve küçüktü onlara anca yetiyordu.

Yanan ateşe çırpıları atmıştı tutuşmasını beklerken alnında ki teri yazmasının ucuyla sildirdi. Sıcak havada ocak başında beklemek zordu. Anasının seslenmesi ile bakır kalıplara koyulan hamurları fırına vermiş başında beklemeye başlamıştı.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now