61

10.9K 685 69
                                    

Mirza

Yüzümde duran acı neyin sillesi idi.

Tüm gücüm alınmış gibi kulaklarım yakarışlarına sabit tutulmuştu. Yumruk halini alan parmaklarım tenimi mengene gibi sarmıştı. Yüreğim talan olmuş yangın yeriydi. Elimi ona uzatsam acılarını alabilir miydim?

Duvarın dibine düşen bedenim sağır olmuş gibiydi. Başımı ellerimin arasına almış çaresizliği o denli hissediyordum ki, bedenim tüm iradesini yitirmişti. Tüm varlığım toprak zemine çökmüş olacak olanları bekliyordu. Elimden birşey gelmemesi yediremediğim şeylerden birisi bile değildi.

Sevince bile insanın elinden birşey gelmez miydi? Ben Mirza, karşı köyün ağasıydım. Kasırgam tüm insanlara dağılırken bir kadının bedeninde gezen acıya engel olamıyordum. Tıp ki şuan olduğu gibi.

Ellerimi açıp dua etsem, ne diyecektim. Hayatım boyunca el açan bir adam olmamıştım. Yüreğim o an tekrar sızladı. Bedenimi ele geçiren yegane şeyin varlığı için hiç şükür etmemiştim ben. Kaybetmem için şükür etmek yüreğimi bin defa zehire bulandırdı.İnsan şükür etmeyi niçin sona bırakırdı. Hangi sebep engel olabilirdi.

İnanırdım. İnancım ondandı. Bilirdim, vardır bir sebebi. Var olduğumuz olduğu gibi.

Birşey bilmezdim bir sebebin bir gün kapımı çalacağına. Umudumu kaybetmiş bir adam gibi insanlar üzerinde hâkimiyet kurarken bile hiç düşünmemiştim. Bir gün olur da benim gönlüme bir sevda düşeceğini. İnsan bilmediği duygunun esiri olacağını önceden nasıl hissedebilirdi.

Omuzumda hissettiğim bir elin varlığı iyi gelmişti o an. Kimdi bilmiyordum. Lakin endişeli gözlerle bana bakan adama bakmaya başladım.

'O iyi olacak ağabey hekimler ebeler burada'

Mahmut'un sesi içimi pusunu az da olsa aydınlattı. Bir eli kırarken o elin bir gün senin omzunda olacağını nasıl bilirdi insan. Çok ezmiştim Mahmut'u, lakin ondan değildi. Biraz güçlü olsun istemiştim. Gözlerinde o merhameti her gördüğüm de daha da fazla yüklenmiş idim. Bilirdim aslında gücü her zaman sevgisinden alırdı. Ben bilmezdim, insan bilmediği duyguyu başkasında yadırgıyordu. Bilmezdi sayardım onu olmayan kardeşimden fazlasıydı benim için. Gözlerim, siyah harelerinden aşağıya doğru düştü. Başımı salladım Kelimeler boğazımda düğüm, düğüm kalmıştı.

Mihrimah, gün çiçeği...

Sahi iyi olacak mıydı? Gönlüme yeniden derman olup önümde duracak mıydı? O dursa bile razıydım. O yeter ki başımda dursun. İnsan bazı şeylerin kıymetini onların yokluğuna düştüğünde anlıyordu. Bu acımaz gönlüm her vakit ona yanar olmuştu.

Ne kadar bağırmıştım insanlara. Hep öfkemi kusmuştum. Şimdi en sevdiğime sesim kısılmıştı benim. Sımsıcak gözleri vardı. Öfke dolu olduğum zaman diliminde varlığıyla bedenimi etkisi altına alırdı. Tüm uzuvlarım bile bundan etkilenir ve huzuru hissederdi.

Gülüşü karanlık gecenin aydınlığı gibi sükut vururdu. Yokluğu, sahi onun yokluğu var mıydı? Eğer şu an ki gibi yüreğime hançer sokup duran şeyin adı ise bu yükü nasıl taşırdım. Nefesim kesilir gibi oldu.

Kaç dakika olmuştu. İçime yeniden nükseden bir his bedenini ayağa kaldırdı. Sert gözlerim evin bahçesinde gezinmeye başladı. İnsanların başı yerdeydi. Sonra onun sesini duydum. Bu ses tüm varlığımın titrediğini bana gösterdi. Gitmek için hamle yaptığım sırada bir el buna mani oldu. Duymadım, başka bir adam önüme geçti. Onu da yaktım. Yıkamadığım yüreğim gibi engelleri bir, bir yıktım.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin