53

11.4K 588 70
                                    

Bir vuslata düştüğü zaman gözleri o gecenin karanlığından daha kara olurdu ay. Gecenin karanlığında adamın hissettiği tüm duygular düşüncelerinin kıyısından geçiyordu. Kollarında duran kadın tüm uzuvlarıyla kendi vücudunda hüküm sürüyordu. Kokusu tüm çiçeklerin dahi kıskanacağı bir türdü. Huzuruyla ona çekiliyor kokusu ile mest oluyordu. Çıplak omuzlarının üzerine vuran ay ışığı kendi eksininde bir yakamozu oluşturmuştu. Kadın, hiç olmadığı kadar güzel adam daha önce hiç çekilmediği bir duyguyla ona kenetlenmişti. Kadını sımsıkı sardı.

🕯️

Gün ışığıyla gözlerini aralayan Mihrimah, mahmur bir ifadeyle arkasına doğru esnedi. Arkasında on sımsıkı saran bir sıcaklık ona hiç yabancı gelmiyordu. Yorgan tüm mahremiyetini kapatmış olsa da ardında yatan adamın çıplak vücuduyla bir bütün oluşunu hissedince kızaran yüzü utandığının simgesiydi.

Beline sımsıkı sarılan kolu kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu lakin nafileydi çünkü adam sımsıkı onu sarmaya devam ediyordu. Arkasını dönmek için bile başarılı olamadı. Derin bir nefes aldı. Kalçasını geriye ittirdiği sırada sert bir cisim karşısında dudaklarından derin bir yutkunma meydana gelmişti. Saç diplerime saplanan nefes hızını biraz daha arttırmıştı. Ansızın hareketlenen sert kolları kızı kendine biraz daha sapladı.

Mihrimâh kalçasını aşağıya doğru sıyırmaya çalışıyordu.

"Rahat dur"

Adamın sesi asabi ve boğuk çıkmıştı. Kaşlarını çatan Mihrimah, ellerini adamın büyük ellerinin üzerine yerleştirdi. Ellerinin üzerinde küçük kalmıştı. Parmağını kaldırmaya kalktığı vakit bile başarılı olmamıştı.

"Anamlar uyanmadan kalkmam lazım" dedi hafif yumuşak çıkan sesi oldukça sitem içeriyordu. "Geç olmadan"

Adamın dudaklarından bir tebessüm peyda oldu. Onun kolları arasında huzur bulduğu kadını bırakmaya hiç niyeti yoktu. Çırpınışlarına devam eden Mihrimah, kendini biraz daha aşağıya ittirdi.

"Bir yerlerin rahat dursun kadın!"

Adamın koca cüssesi arkasını ona doğru dönmesine bile müsade etmezken nasıl kurtulayacağını kara kara düşünmeye başlamıştı. Kıpırtısız bir süre olduğu yerde durdu. Adamın sıcak bedeni zaten onu mayıştırıyordu. Biraz daha bu pozisyonda kalsa uyuyacak gibiydi.
Elleri adamın onu saran elleri üzerinde durdu. O soğuk ellerin altında sımsıcak hissediyordu.

Ellerini açmaya çalıştı lakin pek başarılı olamadı.

O ne olduğunu anlamadan adamın ona saran kolla kalkan bedeniyle açılan yorgan çıplak bedenini ürpertmeye yetmişti. Elleriyle yorganı kendine sarmasına fırsat olmadan Mirza kızın üzerine çıkmış kollarını iki yanına sabitlemişti. Önüne düşen siyah saçları oldukça dağınık gözüküyordu. Boynundan kızın gerdanına doğru düşen künyesi tüm soğukluğu ile kızı titretti.

Kızın, çıplak bedenine bakmadan gözlerine bakıyordu.

"Dilini mi yuttun güzelim oysa az önce çok dilliydin" diye dudakları iki yana kıvrıldı. Gülmek bir adama bu denli yakışabilir miydi? Bu hissettiği de neyin nesi idi?

Adamın çıplak cüssesi altında cümleler kurmakta güçlük yaşayan Mihrimah, oldukça suskundu. Kelimeler diline gelmemekte oldukça ısrarcı idi. Gözleri adamın dağınık saçları, keskin yüz altlarında dolaşmaya başladığın da gözleri önüne gece yaşadıkları anlar geldiğin de başını, adamın yüzünün kıyılarından çekip odanın ceviz oyma tavanına kaymıştı.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now