33

8.5K 418 73
                                    

Multimedya: Ali

"Sevda..." dedi kadın gecenin ayazı içine sinen koru hoyratça kavurmaya başladığı zaman.

"Zamanında az yanmadın hanımın" dedi Dila ses tonu kısık ve sade çıkmıştı.
Fatma hanım şöminenin yanında duran demiri alıp rast gele ateşi karıştırmaya başlamıştı. Yanan ateş bile geçmişin izlerini silmeye yetmiyordu.

Dila, Fatma hanımın hikayesini her zaman olduğu gibi can kulağı ile dinlemişti. Eğreti gibi duruşunun altında eziklik yoktu, o Fatma kadını severdi.

Fatma hanım, güzel Dila'ya baktı. Yaşı on yirmisinde amma kafası zehir gibi hikayelerde dolanıp duruyordu. Hep anlatmasını isterdi. Oysa bilmezdi Dila geçmiş, Fatma hanım için hala tazeydi
Kudbettin ağa elinde baston içeriye doğru girdi. Dila hemen çömeldiği yerden kalkmış eli önünde yüzünü etmişti. Fatma hanım da babasına olan saygısından kalkmıştı.

"Hoş geldin baba" diyerek konuştu Fatma hanım, yüzünde tebessüm oluştu. Severdi babasının yanında olan varlığı lakin davranışlarını doğru bulmazdı.

Kudbettin ağa, kuru ayazı yiyince elleri katı bir şekilde şömine ye doğru uzattı. Teninde duran kuru soğuk kendini sıcağa teslim ederken çatık kaşlarını indirdi.

"Hoş bulduk kızım" dedi Kudbettin ağa sesi her zaman olduğu gibi düz ve yorgundu. Yılların paslı yorgunluğu vardı üstünde onun.

"Ekimler bitti baba biraz dinlen istersen"

Artık, yaşı yetmiş üstü olunca Fatma hanım korkuyordu. Zaten kalbi rahatsızdı. Hala niçin yoruyordu kendini hiç bilmiyordu.

"Bilmez gibi konuşma Fatma, benden başka işlerin başında duracak adam mı var desene" dedi ve koltuğa oturdu.
Yumuşak, yüzey bacaklarına iyi gelirken yerinden doğruldu. Yanan ateş azda olsa ağrıyan bacaklarına iyi geliyordu.

Fatma, içinden babasına duyduğunu kırgınlığı gizledi.

"Mirza yardım ediyor baba sen istemiyosun" derken Kudbettin ağa kaşlarını çattı.

"Sen öyle san onun işi gücü at üstünde sabah, akşam damlarda gezmek eşkiya senin oğlun eşkiya!" dedi sesi yüksek çıkmıştı.

Fatma hep susuyordu ama artık canına tak ediyordu. O onun torunu idi niçin bu denli öfke duyuyordu sebebi belli olsa da oğluna haksızlık ediyordu bu adam sürekli. Mirza, herkesin önünde saygı ile eğildiği değil aksine korkarak eğildiği bir adamdı ama oğlu haksız yere kimsenin canını yakmazdı.

"Elinden tutup iş buyurdun mu baba" dedi Fatma kadın ve sustu. Haklıydı elinden tutup hiç bir zaman yanına katmamıştı oğlunu. Varsa yoksa kendisine duyduğu öfkeyi oğlundan çıkartıyordu.

Kudbettin ağa, kızının ağzından duyduğu kelimeler ile Fatma hanıma bakmaya başladı...

"Ne bilirsin sen! Sabahtan akşama değin evdesin Fatma. O oğlun geldi de ben mi öğretmedim de hele" dedi sesinde öfke vardı.

"Benim oğlumsa seninde torunun baba..." derken sesi titremişti kadının yılların verdiği yorgunluk üstünde kol geziyordu. Fatma başını yerden aldı ve babasına çevirdi.

"Hayır baba, o hep geldi ama sen ona hep git dedin" dedi artık kendini tutamuyordu.

Susmayacak idi

"Sen onu el kadar olduğu zaman bile istemedin baba..." dedi gözleri dolu dolu, oldu Fatma hanım ayağa kalktı. " Beni mecbur bıraktığın bazı şeyler için seni affedemiyorum."

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now