14

11.6K 538 17
                                    

Mutluluk, bazen insanın içinde bulunan o hüzün de saklıydı.

Sevda,

Valkonik bir dağın lavları kenarlarından süzülürken yinede o dağa çıkmaktı. Yanıp kül olacağını bilsen de yine gitmeyi tercihi ederdin.
Bazen o dağ üzerine yıkılırdı ve sen o dağa yaslanmaya devam ederdin
Bilirdin sana zarar verdiğini lakin o dağdan vazgeçemezdin.

O dağ senin ardındı.

Aylarca gönlünde biriktirdiği sevdasını elleriyle tutuyordu Mihrimâh,  yanıbaşında durmuş gözlerini sevdiği adamın suretinden kaçırıyordu. Ali, kalıplı bedenini minderliğe dayamış Mihrimah'ın hafif ehli oturmuş halini seyrediyordu.

Ne vakittir hasret kalmış hissediyordu bu kadının varlığına böyle içinde kopan fırtınadan kendinin bile haberi yoktu.  Hâlbuki çoktan tutulmuştu.

İçeride bulunan kandil etrafı aydınlatıyodu.  Mihrimah hafif başını kaldırdında yanında duran adamın varlığına döndürdü başını.  Sevdiği adamın keskin bakışlarıyla karşı karşıya, kaldı. Ali oturduğu yerden doğruldu ve kıza doğru yanaşmaya başladı. Eliyle kızın çenesine dokundu bu dokunuş tüy gibiydi. Mihrimah'ın başını yukarı doğru biraz daha yukarıya kaldırıp gözlerine sabitledi.

"Yine kaçıyorsun gözlerini benden" dedi sesi tok çıkmıştı. Ali'nin eli çenesinden yanaklarına doğru uzandı. Hafifçe okşadı. Mihrimah, Ali'nin dokunuşlarıyla  yanakları cayır cayır, yanmaya başladı. Kalbi ağzında atıyordu. Ali'nin ellerini çekişi ile kendini boşluğa düşmüş gibi hissetmesi kelimeleri kifayetsiz bırakıyordu. Yarıda kalan cümleler gibi hissetmişti kendini. Hafif hüzün hissetti. Ali, kızın çehresinden çekmişti bakışlarını. Mihrimâh dudaklarını kemirmeyi bırakmış Ali'nin baktığı raflardaki kitaplara çevirmiş idi başını.

"Dedem zamanında çok okur yazardı rahmetli" dedi Ali hüzün barındıran sesiyle. Mihrimâh tebessüm edişini bırakmış Ali'nin kaşlarını çatmasıyla hüzünlendiğini hissetmişti.

"Allah rahmet eylesin" dedi Mihrimah sesi hafif buruk çıkmıştı.

"Amin" dedi Ali

Kızın derin gözleri içini delip geçiyordu. Öyle bir bakıyordu ki, içinde kopan tufanlardan haberi bile olmuyordu. Kıza doğru yaklaşsa içi tutuşuyordu. Daha yeni tanımaya başlamıştı oysaki ama tesiri günden güne içinde büyüyordu. Mihrimah'ın ellerine yaklaştırdı ellerini sonra tuttu ansızın. dokunmak istiyordu. Mihrimah, Ali'ye çevirdi yeniden bakışlarını içinde tuttuğu utanma duygusu yeniden kendini göstermeye başlamıştı. Ali, kızın elini sımsıkı tutmuş titremesine mani olmuştu.

"Bir kaç gün sonra geri döneceğim Mihrimah" dedi Ali, sesinde ilgi ve şefkat mevcuttu.

Hala kızın gözlerine bakmaya devam ediyordu. Başını olumlu anlamda salladı.  Genç kız diyecek başka birşey bilmiyordu saf hüzünden başka.
Kelimeler dilime gelmiyordu o an, ne dese içinde bulunduğu yangını söndürmeye yetmiyordu. Ali, yeniden gidecekti ve ona kavuşmuş iken onsuz kalacaktı.

Herşey güzel gidiyordu içinde tarif edemediği sıkıntı gün yüzüne çıkıp genç kızın yüzünü asmasına mani olamamıştı.
Ali'nin gözlerinde takılı kalan, iri gözleri Ali'nin yutkunmasına şahitlik ediyordu.

"Mihrimah, yakın vakitte seni isteyemeye geleceğim güzelim"  dedi Ali sesinde engelleyemediği, engel olmak istemediği mutluluk vardı. Mihrimah, Ali'den beklemediği cümle karşısında kaşlarını çattı.

"Ne" diye fısıldadı yaşadığı şaşkınlıkla.

Ali kızın şaşkınlıktan aralanan dudaklarına baktı ve yeniden gözlerine çevirdi kara bakışlarını.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now