27

8.8K 481 30
                                    

🗝

Çaresiz gecenin içine süzülen cılız ay ışığı etrafı hafiften sarmaya başlamıştı. Mihrimah, oturduğu sedirde kara kara sevdasını düşünüyordu. Aylar geçmişti ne bir haber gelmişti Ali'den ne de köye geldiğini duymuştu bir yerde! Sanki bir yere çıktığı vardı da. O gecenin ardından aylar geçmişti. İçi yana yana geçirdiği zaman onu hem beden olarak hem ruh olarak zayıflatmıştı. O yari bir defa görmek ona yetecek gibi gelse de kahır edeceğini de ortadaydı. Hasreti hiç dinmemişti.

Ali'nin anasının kötü bakışları ve babasının kurduğu ağır cümleleri hala aklından çıkmıyordu. Ali anasına ve babasına inanmıştı biliyordu.

Koca kış geçip gitmişti. İlkbaharın esen hafif rüzgarı söğüt ağacının yanında duran sedirde halinden hoş bir vaziyette oturan Mihrimah, kandili eliyle söndürdü. Yıldızlara daha yakın olabilmek içindi hâlbuki.

Ali, yıldızlar kadar uzağındayım dememiş miydi? Elini uzatsa dokunabilir miydi? Bir çocuk edasıyla elini uzattı.
Her gece olduğu gibi bu söğüdün altında onu beklemişti. Bir umut belki de gelir demişti içinden bir ses. Sanki gönlü konuşurdu. Ali seni bırakmaz. Ali, kimsenin sözüne bakmaz. Ama her geçen gün umudu tükenmeye başlıyordu. Biraz daha vurmuştu rüzgar yüzüne ve saçlarını okşamıştı.

O adam, bir daha yakınına çıkmamıştı. Ali'nin anası ve babasını bir daha görmemişti. Görmek istemiyordu. O sürmeli kadının gözlerin de gördüğü kini ve ona ettiği hakaretleri unutulacak değildi!

🗝️

Günler geçip gidiyordu. Öğlen vakti, Mihrimah, döşekleri tele asmış sopayla onları dövüyordu. Tozu havaya karışınca iki öksürüvermişti. Çalan, kapı ile elinde duran tahta sopayı kenara bıraktı.

Kapıya, doğru yürümeye başladı. Kapının tokmağına yana kaydırıp açtı. Görüş alanına Ayten girmişti. Ne zamandan beri görmemişti bu kadını. Ayten yüzünde gülümsemesiyle ona bakıyordu. Bir eli belinde diğer eli davul gibi olan karnında duruyordu. Mihrimâh, o an hissettiği kırık bir duygu ile sarıldı. "Ah güzelim benim" diyerek sarılışına karşılık verdi ve saçlarını okşamaya başladı.

Ayten duyduklarından sonra kaç defa bu kapıya gelmiş olsa da Hatçe kadının ve Gül hanımın Mihrimah evde yok diyerek onu gönderdiğini biliyordu. Yolda bir kaç defa denk gelseler de bir türlü fırsat bulup kızla konuşamamış idi. Mihrimah, kendini kadından çekti.

"Hoş geldin gel içeriye abla"

Mihrimah'ın yüzü solmuş ve eskiye nazaran daha da zayıflamış bedeniyle ağırca yutkundu Ayten, güzel kızın hali hal değildi. Buna sebep olanlar utansın dedi içinden.

Mihrimah, kapıyı kapattı.

"Hoşbuldum gülüm"

İki kadın söğüdün altında ki sedire oturdu. Mihrimah, yastıklara uzanıp iki yastığı kadının arkasına koydu. Ayten doğruldu ve eliyle karnını okşamaya başladı.

"Nasılsın"

"İyiyim aba iki döşek vardı onların tozunu alıyordum bende siz nasılsınız küçük hanımla..." dedi. Al al, yanakları ve büyüyen karnı ile ne güzel olmuştu Ayten.

"Beni tekmelemediği zaman iyiyiz bizde  son ayımıza girdik kızımla Allah'a şükür" dedi ve karnını okşamaya devam etti. Mihrimah onun hamile olduğunu söz gecesinde öğrenmişti. İçi rahatsızca kımıldandı. Sekiz aya yakın zaman geçmişti demek.

Mihrimah, tebessüm etti yeniden.

Ayten, karşında ona tebessüm eden kıza, içi çok yanmıştı. Ali'nin askere teslim olmasından sonra duydukları onu da sarsmıştı.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now