59

12.5K 684 71
                                    

     Küçüktü, adam için küçücük bir kadındı hâlbuki o. Tüm hisleri ceryanda kalmış gibiydi. Üşümüş, tıkanmış lakin yara almadan koştuğu tek kadını idi  Yediremediği sevdasına zeval gelmesi olmuştu. Geçirdiği onca onsuz ay hasretini dindirme fırsatı bile vermeden ona karşı gelmişti. Neden bile demedi koştu kadınına.

Yüreğinin acıdığını hissediyordu. Gönlünde duran sevdaya bir başka adam tarafından yer verilmesi o kadar derin acıydı ki anlatamıyordu. Onu kendine saklarken onun bir başkası tarafından sevilmesi! Acıtmıştı. Gözünden değil, gönlünden akmıştı yaşları koca adamın. O adamdan ne farkı kalmıştı şimdi. Onun gibi yakmamış mıydı kadının. Çaresiz bir sızıydı bu. O adam sevdası için kendi canını kurtarması yetmiyor gibi sevdasını ona emanet etmişti. Bunlar ona ağır geliyordu.

Kapının ardından izlediği kadın tüm sızılarını iyileştirmeye başlamıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kapının ardından izlediği kadın tüm sızılarını iyileştirmeye başlamıştı. Tüm yanlızlıklarını, yaralarını, kimsesizliğini. Kimsenin yüzüne vurmaya cesaret edemediği ama kendi yüzüne tokat gibi çarptığı gerçeği.

Sevgisizliği

Beyaz yastığa dağılan kadının koyu saçları karanlık geceye ışık tutar gibiydi. Yüzünde gezinen hoşnut bir ifade adamın dudaklarının yana doğru kıvrılmasına sebep olmuştu. Ona ağlamak değil, en çok mutluluk yakışıyordu. Onu mutlu edeceğim dediği günler geliyordu aklına.

'Neden' dudaklarından çıkan kelime sadece kendisine idi.

Kara bir geceye gözlerimi açtığım vakit boğazımın kuruluğu öksürmeme sebep olmuştu. Kuru öksürüğüm boğazıma takılıp düşerken derin bir nefes aldım. Yattığım yumuşak yatağın ortasına çöken belimi yukarıya doğru kaldırdım. İçerisine loş bir hava veren şöminenin yanan ateşi ilkbaharın hafif ayazını üstümden almıştı. Sızlayan başım tüm eklemlerime geçmiş gibiydi. Üzerimde duran yumuşak örtüyü yan tarafıma bıraktım.  Üzerimde bulunan entari yukarıya doğru savrulmuş diz kapaklarıma uzanmıştı. Bakışlarım tülü açık pencereye kaydı. Düşüncelerim ona kaymaya başlamıştı. 

Karanlık geceye sinen başka şey ise bugün olanlar olmuştu. Mayışmış tüm duygularım soğuk suya çarpılmış gibi ilkildi. O ormanda onun yokluğuna koşusum gibiydi tüm herşey. Son hatırladığım ise onun kollarında oluşumun olduğu gibi. Yüreğimin bir yerlerinde batan bir sızı vardı. Şimdi ben ne yapacaktım. Elim karnımda durdu. Bebeğim içimde kıpır, kıpır gezen küçüğüm. Şimdi onun için herşeye yapardım. İçime düştüğü ilk an herşeyden vazgeçmeye hazırdım ben. Vücudumun her yanını saran onun bana verdiği hislerdi. Daha doğmadan kalbimi saran sıcacık bir tını gibiydi.

Duyduğum kapı sesiyle başımı  yan tarafıma çevirdim.

Bu oydu koca cüssesiyle içeriye doğru adımladı. Bakışları beni bulduğu zaman keskin yüz altları gevşemiş düz bir hal almıştı. Elinde tuttuğu odunları şöminenin yanına koydu. Bir tane içlerinde alıp yanan ateşin üzerine bıraktı. Eğildiği bedenini bana çevirdi. Bakışlarımı ondan çektim.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now