16

9.8K 497 17
                                    


Gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu
Ağlardım
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım...

Atilla İlhan

🌼

"Olmaz öyle şey Mihrimah, sen ne dersin" şaşkın şaşkın dostuna bakan Pınar'ın sesi öfkeli çıkmıştı.

Arkadaşına baktığında minderliğe sığınmak ister gibi ellerini sımsıkı döşeklere yaslamış, beyaz ellerine kan oturmuştu sanki. İçli içli ağlıyordu. Gözleri solmuş bir güle benzemişti. Dudakları ten rengini almış
kurak topraklar gibi kurumuştu. Pınar Mihrimah'a bakmayı sonladırıp ileri geri hareket etmeye başlamıştı.

"Daha önce kabul etmedin üstelemedi kimse şimdi bu acele niye" diye söylenmeye başladı. Yangına körük ile gidiyordu ama bunu yapmazsa arkadaşı istemediği biri ile evlenebilirdi.

Sevdası vardı Mihrimah'ın gönlü boş değildi. Ömrü boyunca mutlu olmazdı.
Hem Mihrimah'ı isteyen çok olmuştu.
Ama ne Hatçe kadın ne Gül kabul etmemişlerdi. Hep yaşımı bahane etmişlerdi. Şimdi kabul etmeleri içinden şüphe tohumları oluşturmuş idi.

Mihrimah başını salladı yeniden

"Bu sessizliğin niçin Mihrimah! Senin sevdiğin bir adam var" diyerek ona sesini yükseltti. Kendine demeyi yediremediği cümleyi, pınarın dile getirmesi içini boğmaya başladı.
Mihrimâh'ın gözleri dolmaya başladı Ali aklından hiç çıkmıyordu.

"Pınar Ali askere dönecek, benim yüzümden hayatı kararır ise ne yaparım ben söylesene o asker" diyerek Pınar'a kaşlarını çattı. "Düşünmedim mi sanıyorsun sen bunları"

Pınar hiddetle Mihrimah'a doğru konuştu yeniden.

"Kararsın ne olacak! Sevda bu sevda. Hem askere dönmeden sana nikah kıyar" dedi başka bir çare göremiyordu.

"Olmaz öyle şey, Ali'ye birşey olursa işte o vakit ben ölürüm" derken sesi titriyordu. Kendinden çok düşündüğü tek adamdı çünkü o. "Belki beni unutur ve yoluna bakar" derken umutsuz idi. O belki bakardı ama kendisi bakabilir miydi? Asla.

Pınar birşey demedi daha fazla sadece arkadaşının haline üzüldü.

Mihrimah ayaklandı ve Pınar'ın önüne ilişti ve ellerini tuttu.Buz tutmuş eller ile duraksadı yeniden Pınar, nasıl olurda gülen yüzlü bu kızın gözlerine sinen acı onu bir günde öldürürdü.

"Aramızda Pınar" dedi sesi hem titriyor hem ağlamaklı çıkıyordu. Pınar başını salladı.

Vakit öğleyi çoktan geçmişti. Gül hanım bir daha kızının yanına çıkmamıştı. Evi süpürüp, akşam gelecek misafirler için bir kaç çeşit ikramlık hazırlamışlardı Hatçe kadın ile birlikte.

Gül hanım taş ocağın başında, içinde tuttuğu gözyaşlarına mani olmamıştı.
Evlenmek istemiyordu Mihrimah, ama elden ne gelirdi. Evlenip yuva kurması gerekti. Ocağın içinde ki köz ile kendi içinde ki köz birbirine karışmıştı. Yazmasının ucuyla gözyaşlarını sildirdi.
Hatçe kadının hakkı vardı bunu biliyordu. Kızının güzel bir yuvası olsun elini soğuk suya değdirmesin istiyordu.

Er, değil miydi? Elbet severdi.

Oda sevmemiş miydi?

Yıllarca hayvanları güdüyordu. Mihrimâh, Hasan öldüğün den beri omuzlarına yük olmuştu. Artık genç kız olmuştu. Yakışmıyordu ne eline ne gönlüne ağır işlerdi. Kızının yanında duran güçlü kuvvetli bir ailesi olsun, gönlüne yaş değmesin istemiyordu. Yaşı yarıyı çoktan devirmişti. Kalbi de ara ara onu yokluyordu. Hem Hatçe anasının durumunda malûmdu.Kadın gibi oturur konağın hanımı olurdu. Bunlar hep Hatçe kadının sözleri idi. İçine işleyen sözlerin haklılık payı çoktu
Bu sefer Hatçe kadın haklıydı. Ondan çıkmıyordu sesi.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now