56

11.1K 724 57
                                    

Sizi rahatsız etmeye geldim

Kapalı olan gözlerimi aralamaya çalıştım. Bedenimi çok yorgun ve bitkin hissediyordum. Karşımda gördüğüm bir adam sureti oldu. Yabancı adamın yaşlı suretine bakmaya başladım  Bedenimi hakaret ettirmeye çalıştım. "Yavaş ol kızım ben Hekim Ferit" diye konuşmaya başladı.

O sırada gözüme ilişen Fatma ananın bana bakan telaşlı sureti oldu. Gözlerimi onun üstünden çekip odada gezdirmeye başladım. "Mirza" diye dudaklarımdan çıkan isimle Doktor ve Fatma ana birbirine bakmaya başladı. Bu kısa bakışın altında yatan sebep çok farklı idi. İçime yeniden bir sıkıntı peyda olduğunda Fatma ana ellerimi tuttu.

"Kızım..." Gözlerini benim gözlerimden kaçırdı. "Nasıl desem..." Suretine biçilen hüzün kırıntıları etrafa dağıldı.

"Mirza, jandarmalarla gitmek zorunda kaldı" diyen kadının sesi oldukça kısık çıkmıştı. Kalbime saplanan sözleri içimde zehir zemberek olmuştu. Dudaklarımdan ağır bir yutkunma geçti. "Neden ana" diyen yanıma engel olmadım.

"Dün gece dereyi açmak için o taşları bir bir elleriyle kaldırmış kızım. Vardarlar ona ateş açmışlar Mirza da boş durmamış iki el sıktı dedi Mahmut"

"Vurduğu adamın durumu henüz belli değil"  başımdan aşağıya kaynar sular döküldüğün de gerçekler bir bir üzerime dağıldı. Dün gece beni sarmalayan adamın yokluğu ilk defa içimi yakıp geçti.

"Mirza, yapmadı"diyen sesim titredi.  O böyle birşey yapamazdı değil mi? Daha ne kadar tanıyordum ki yapmaz diyordum ben.

Buna inanmak istemiyordum.. Başımı iki yana sallamaya başladım. O gece sabaha karşı o adamı hamamda bulan kadındım ben. Öyle birşey olsa anlamaz mıydım? Ellerinin hali aklıma gelince yutkundum. Daha onlara merhem sürmeden kopup gitmişti benden. Gözünden akmayan yaş içine akıyordu. Yüreğim öyle yanıyordu ki, bu hissi anlatamazdım.

"İnşallah kızım" diyen Fatma ananın  sesi umutsuz çıkıyordu. Gözlerim sabit bir noktaya bakıyordu."Ben sana dedim Fatma, Mirza bunu yapmaz! Eğer öyle birşey oldu farz edelim. O yerden kaçmaz" diye söyleyen doktora baktım. Umutlu oluşu yüzüne vuruyordu. Elimi zonklayan başımın üzerine koydum. Ağrısı gözlerime vurmuştu. Tüm direncim yerle yeksan olmuştu. O sırada doktorun sesini duydum.

"Mihrimâh, düzenli beslenmeye dikkat etmelisin. O vakit baş ağrıların ve baş dönmelerin ortadan kalkacaktır. Su içmeyi sakın ha ihmal etme bulanmaların olabilir telaş etme bu aylarda normal.  Bebek henüz çok küçük" diyen adam ile bakışlarım ona kaydı.

Bu adam ne diyordu böyle! Ağzım beş karış açık kalmıştı.

"Ne"

Doktor Ferit bana tebessüm ediyordu.

"Bebeğin sana tutunmaya çalışıyor kızım, rahmin biraz aşağısında olduğu için kendini ihmal etme ve üzme. Sık yürüyüş yapman lazım. Gerisini ben Mirza ile konuşurum" diyen adamın sözlerine kulak veremiyordum. Benim bebeğim mi olacaktı. Bende anam gibi bir ana mı olacaktım.

"Ferit bu nasıl bir haberdir böyle Allah'ım sana şükürler olsun! Yavrumun yavrusu mu olacak" Fatma ana hem ağlıyor hemde konuşuyordu.

"Valla bizim oğlan biraz hızlı davrandı"  dedi Ferit bey Fatma ana yanımda durmuş  gözlerimin içine bakmaya başlamıştı.

"Güzel kızım rabbim kucağımıza almayı nasip etsinÇok şükür çok" diyen kadın ellerini havaya kaldırdı. Beni alnımdan öptü. İçimde yeşeren bir bahar mı vardı şimdi o bahara kucak açacak kadar güçlü hissediyor muydum. Ellerim karnımın üzerinde durdu. Ağlamak istiyordum. Hemde içim çıkana kadar.  Değişik duygular içinde kendime hakim olmakta güçlük çekiyordum.

MİHRİMÂH |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now